Suriye- Irak ve Pençe Kilit Harekatları
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep'in Karkamış ilçesine Suriye'nin kuzeyindeki teröristlerden yani CHP'nin "Terörist değil onlar, bize mi saldıracaklar?" dediği PYD-YPG den atılan roket neticesinde biri çocuk biri öğretmen 3 vatandaşımız katledildi.
Ben de bunun üzerine herkes gibi Ayn-el Arab'ı bombalamak yetmez oraya kara harekatı elzemdir demiştim.
Ayn-el Arab, Tel Rıfat, Münbiç tıpkı Azez ve Afrin gibi Türkiye'nin kesin tahakkümü ve denetimi altına girmeden bu serseri veya planlı YPG roketleri gelmeye devam eder.
Kara harekâtı ile piyademizin süngüsü bu şehirlere dikilip bayrağımız dalgalanmadan huzur olmaz sınırlarımızda…
Burada büyük Türk hükümdarı, Batı Hun İmparatoru Başbuğ Atilla'nın meşhur sözünü anmadan geçemeyeceğim.
Ne demişti Atilla?
"Şayet hudutlarınızda sorun varsa o hudutlarınızı genişletin…"
780 bin km2 vatan topraklarımıza hudutlarımızdan evlerimize ve vatandaşlarımızın üstüne füze yağıyorsa bu hudutları sorun yaşadığı yerlerden genişletmek vaktidir.
O halde Misak-ı Milli hudutlarımızı düşünmek çok görülmemelidir milletimize...
Bu çerçevede bir parantezde Pençe- Kilit operasyonlarına açmak isterim.
2019 yılından beri muhtelif başlıklarla Irak’ın kuzeyinde yurdumuzun güvenliği ve uluslararası hukuktan alınan salahiyetle yürütülen askeri müdahalelere verilen umumi bir isimdir Penç- Kilit Harekatları...
Evet yüzlerle ifade edilen şehitlerimiz ve gazilerimizle, güvenlik güçlerimizin büyük fedakarlıkları ile süren bu harekatlar neticesinde Irak’ın Kuzeyinde terör örgütü PKK ya büyük darbeler indirilmekte ve aynı yurt içinde olduğu gibi Irak’ın kuzeyinde de bitme noktasına gelmesine çalışılmaktadır...
Irak'ta tıpkı Suriye'yi Fransa ya bıraktığımız gibi bizim Lozan'da İngilizlere bırakmak zorunda kaldığımız bir vatan toprağıdır.
Arap, Kürt ve Türk halklarının bulunduğu bu ülke maalesef 1. ve 2. Körfez savaşlarından sonra Amerika Birleşik Devletlerince üç parçaya bölünmüş ve adeta emperyalist politikalara lokma edilmiştir...
Dünyanın en büyük petrol rezervlerinin bulunduğu bu ülke de Misak-ı Milli hudutlarımız dahilindeki Musul ve Kerkük şehirleri de yer almaktadır.
Yaklaşık 38 yıldır Türkiye Cumhuriyeti ne, onun güvenlik güçlerine ve sivil vatandaşlarına kurşun sıkan, mayın döşeyen karakollarına baskınlar düzenleyen terör örgütü PKK'nın en büyük yuvaları işte Irak'ın kuzeyinde ve ABD tarafından üç parçaya ayrılan ülkenin en kuzeyinde bulunmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’mizde bu örgütü yerinde bertaraf etmek için değişen angajmanlarımız dahilinde buralara tamamen yerleşmiş ve teröristlerle adeta göğüs göğüse çarpışmaktadır.
Her gün birkaç şehit ve gazi haberini adeta kanıksamış durumdayız kamuoyu olarak...
Artık hepimiz biliyoruz ki teröre karşı çok büyük bir bedel ödemekte ve evlatlarımızı şehit vermekteyiz.
Bu durumu kabullenmiş durumdayız. Ancak büyük milletimiz hiç bir şikayette bulunmadan vatanseverliğin adeta destanını yazarak devletinin ve kahraman silahlı kuvvetlerinin yanında yer almaktadır...
Vatan varsa şehitte var diyerek adeta Irak'ın kuzeyinde bundan sonrada önümüzdeki günlerden itibaren Suriye’nin kuzeyinde başlayacak harekatlara tam destek vermektedir...
Canı ve malı ile destek olmaktadır...
Peki bu yüzlerce şehit verdikten ve terör aynı Türkiye’nin içinde olduğu gibi buralarda da bitirildikten sonra tekrar hiçbir şey olmamış gibi güvenlik güçleri geri mi dönecektir...?
Türk milletinin kan döktüğü yeri terk ettiği ne zaman görülmüştür...?
Bin yıllık Anadolu’da ki müktesebatımızdan biliyoruz ki şehit kanı dökülen yerler asla terk edilemez...
1. Dünya savaşı sonrası bir oldu bitti ile elimizden kaybettiğimiz bu topraklar öz be öz vatan topraklarıdır ve bir daha terk edilmeyecek hudutlarımız içerisinde kalmalıdır...
Şayet Suriye ve Irak kendi toprak bütünlüklerini sağlayamıyorlarsa oraların eski hükümranı olarak ülkemiz silahlı kuvvetleri orada güvenliği sağlar ve 100 yıl evvel kaldığımız yerden devam ederiz...
Biz Irak'ı İngilizlere, Suriye’yi de Fransızlara bırakırken oraları yek pare ve üniter birer devlet olarak bırakmıştık.
Birkaç parçaya bölünmüş ve her şehrinin ayrı bir terör örgütü tarafından kontrol edilip Türkiye'ye silah sıkılıp füze fırlatıldığı bir tehdit yuvası olarak bırakmadık.
Ama birileri 100 yıl evvel Sevr projesi ile yapamadıklarını şimdi yapmaya kalkarlarsa ülkemizin 100 yıl önceki durumda olmadığını da hesaba katmaları iktiza etmektedir...
Yani büyük Türk Hükümdarı Atilla'nın tavsiyesi yerine gelmiş olur.
Var olan hudut sorunlarımızda hal olmuş olur...
Yorum Yazın