Sayın Abdullah Gül'ün Hatırlattıkları
Öncelikle Sayın Abdullah Gül’ün ara sıra değil daha çok sıklıkla medyaya mülakat vermesini fikirlerini açıklamasını önemsiyorum. 1995’ten yani Refah Partisinin 1. parti olduğu Aralık seçimlerinden beri siyasette hep kritik vazifeler almış bir siyasetçi olarak konuşmalıdır Gül.
Merhum Erbakan hocamızın tensipleri ile siyasete giren ve yollarının ayrıldığı 1999’dan sonra Sayın Erdoğan’ın en yakın dava ve yol arkadaşı olan Sayın Abdullah Gül, Dış işleri bakanlığı, Başbakanlık en son olarak da Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuş bir devlet adamıdır.
Kendisinde olağan üstü devlet bilgi birikimi ve tecrübesi olduğu aşikârdır. Bu açıdan da konuşması ülkemize çok faydalı olacaktır.
Ayrıca 2014’ten itibaren resmen ama fiilen ise daha evvel bilhassa 2011’den itibaren Sayın Erdoğan ile yollarının neden ayrıldığını anlamamız da kolaylaşmaktadır.
Yine muhtevaya girmeden evvela şunu açıklıkla belirtmeliyim ki 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül değil Türk siyasetinin dünya siyasetinin dahi gördüğü en nazik beyefendi ve kibar siyasetçilerindendir. İncinse bile usulen incitmemeyi hedefler her daim.
O yüzden bende burada siyaseten yollarımız ayrılmış olsa da kendisinin yeni edindiği yol ve dava arkadaşlarından on yıllarca çok incinmiş olsak da Sayın Gül ile alakalı yaptığımız tespitlerde asla kırıcı incitici olmamayı tercih edeceğiz.
Eski bir siyasi büyüğümüz olarak da kendisinin sağlığına her zaman duacı olduğumuzu bilmesini ve bir gün tekrar hatalarını anlayarak bizim yanımıza gelmesini temenni ettiğimizi de arzuluyorum.
Ama memleketimizin faydasına olacağı kanaatimizle bu yazıyı kaleme alıyorum. Kendisine hep saygı içerisinde olacağız...
Manşetten başlayalım; Sayın Gül’ün Karar Haber’de yer alan röportajına…
Ne demiş Sayın Gül?
''Din siyasetin dışında olmalı''
Çok sorunlu bir cümle ve gazete manşeti.
Eski Cumhuriyet gazetesinin manşetlerini hatırlatıyor.
Ya da Ertuğrul Özkök’ün dönemin Hürriyet gazetesinde veya Zafer Mutlu’nun dönemin Sabah gazetesinde attığı manşetleri hatırlattı bana.
Merhum Erbakan hocamıza 28 Şubat medyasının ya da şu an ağırlaştırılmış müebbet ile hapiste yatan eski generallerinin sözlerini ''Din siyasetin dışında olmalı''
Öyle mi Sayın Abdullah Gül?
Mesela ne kadar dışında olmalı?
Misal bu sözünüz eşinize üniversite de okuma imkânı vermeyen ''Kamusal alanda başörtüsü laikliğe aykırıdır'' sözlerini de kapsıyor mu?
Ya da Erbakan hocamızın Faiz lanet bir olgudur. Faizci ekonomik politikalar yanlıştır demesi de dinin siyasetin içerisine girmesi midir?
Bunu Karar Gazetesine manşet yaptıracak kadar mühim gördüğünüze göre Dinin siyaset içerisinde olduğuna dair gözlem ve bulgularınız olduğu muhakkak Sayın Gül!
Bunu neden müşahhas misallerle izah etmediniz de sadece bir manşet olarak kaldı? Basit bir iki emsal verebilirdiniz…
Sayın Erdoğan’ın ''Faiz hakkında nas var'' demesi mi siyaseti dinin içerisine dâhil etmiştir. Sizin yol yürüdüğünüz ve Dışişleri bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olduğunuz dönemlerde laikçi medya ve CHP’liler tarafından dile getirilen iddialardan farkı nedir bu manşetin?
Ya da Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok hizmete açtığı projelere Diyanet İşleri Başkanımızı da götürmesi ve ona dua ettirmesi midir “Dini Siyasetin içerisine dâhil eden gelişmeler?”
O zaman 28 Şubat medyası ve generallerinin kabahatleri ne idi?
Siz yıllarca neyin mücadelesini yürüttünüz ve eziyetlerini çektiniz?
Muhterem eşiniz Hayrunnisa Gül hanımefendi Çankaya Köşkünde başörtüsü ile otururken de “Dini siyasetin içerisine kamusal hayata dâhil ettiler“ iddiaları da doğru muydu yoksa size göre?
Bu kadar laikçi hatta din düşmanı ile niye mücadele edildi ve bugünlere gelindi?
Şu sözlerinizi yeni yol ve dava arkadaşınız CHP genel başkanı Sayın Kılıçdaroğlu bile söylemekten imtina eder.
Ayrıca merak ediyorum Din Allah’ın dini. Dinler Cenabı Allah tarafından insanlar yaşasın, uygulasın ve hayatın içerisinde olsun diye Peygamberlere ve onların vaz ettiği insanlığa tebliğ ve tenzil edilmiştir.
Merhum Ali Şeriati’nin dediği gibi “Din Dünya da yaşanmayacak ise Ahirette mi yaşanacaktır?“
Dini bırakın siyasetin içerisinden hayatın hangi alanından dışarı çıkarabilirsiniz İslam itikadına göre?
Bu manşetin altında ki imza size hiç yakışmadı Sayın Cumhurbaşkanım.
Siyaset uğruna asıl siz dini mevzu etmiş ve tıpkı 2007 yılına giderken katı laikçilerin sizi suçladıkları gibi şimdi siz de Sayın Erdoğan’ı isim vermeden suçlamışsınız?
İnanıyorum ki siz de vicdanen rahat değilsinizdir bu manşetten?
Kendinize yapıldığında hoşunuza gitmeyecek bir tavrı neden başkasına münasip gördünüz Sayın Gül? Yeniden aday olabilmek ve sizi refüze edeceklerinden emin olduğunuz din karşıtı bir kısım CHP’lilere şirin gözükmek uğruna değer miydi efendim?
Diğer başlıklarınızı da çok sorunlu buldum verdiğiniz mülakatta. Misal enflasyonun ciddiye alınmadığını ve bunun ülkeye büyük yıkım getireceğini söylemişsiniz. Bunu da dünyada hiç enflasyon diye bir olgu yokmuş gibi hiç salgın ve savaş yaşanmamış gibi ifade etmişsiniz Sayın Gül!
Türkiye’de ki enflasyonu ise Lütfi Elvan ve Naci Ağbal’ın görevden alınmalarına bağlıyorsunuz.
Sayın Gül sizce bu iki yüksek faizci bakan ve bürokratın en az yüzde 19’luk politika faizleri devam etse idi dünyada en çok büyüyen 2 ülkeden biri ve ihracatımız yıllık 300 milyar dolarlara dayanır mıydı?
Tek kötülük sadece yüksek enflasyon mudur?
Misal değerli bir Türk lirası ile ihracatı düşük ama ithal çöplüğüne dönmüş (Babacan ekonomisi) üretemeyen Türkiye daha mı iyi idi? Niçin bu müspet gelişmeleri de zikretmezsiniz Sayın Gül?
O zaman sizin CHP’den ve onun muhalefet tutumundan (ki bu muhalefet değil adeta felaket tellallığıdır) ne farkı kalır?
Ama unuttum kusuruma bakmayın. Siz sadece kötü şeyler olunca kamuoyuna mesaj veriyordunuz! İyi şeylerle ya da iktidarı ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı motive edecek ve başarılarını kutlayacak mesajları pek vermiyorsunuz.
Gerçi geçen hafta ‘’Tahıl Koridoru’nun’’ açılışında Dünyaya öncülük eden ve kıtlığa mani olacak liderliğini bir ağız övmüştünüz. Lakin bunu Amerika, AB ülkeleri ve size nişan veren majesteleri bile övdükten sonra sizin bu bahse hiç girmemeniz de dikkat çekerdi.
Mesela ekonomiye olan eleştirilerinizin yanında terörle mücadelede olan başarılara ve hariciye politikalarımızda ki fevkalade yüksek performansına da bir alkış tutsaydınız bu eleştirilerdeki samimiyetinize inanırdık değil mi?
Sayın 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül: Siz bu ülkenin yetiştirdiği en değerli siyasetçilerindendiniz. Sizin 2007’de Cumhurbaşkanı olabilmeniz için sizi seven Ak Parti kitlesi büyük mücadele vermişti. Ama siz 2013 Gezi Vandalizm’inde o emperyalist uşaklarına “mesajı aldık” dediğinizden beri inanın sizi tanıyamıyoruz.
Neydi alınan mesaj efendim?
Mega projelerin ismini ilk defa sizden duyduğumuz ve açılışını yaptığınız Yavuz Sultan Selim köprüsünü istemiyoruz diyen Vandallardan ne mesajı almıştınız?
Yoksa dünyanın en büyük havalimanını istemiyoruz demeleri mi sizi tatmin etmişti?
Veyahut Avrasya tünelinin, Marmaray’ın yapılmasına karşı olunması mı size mesaj ulaştırmıştı?
Ya da Türk Devleti, ABD’nin kuzey Irak petrollerini bizim irademiz dışında Akdeniz’e oradan da kendilerine hortumlamalarına karşı çıkıyordu da bu mu sizi üzmüştü?
Türkiye, ABD ve AB’nin emrinden çıktığı için içerdeki işbirlikçiler efendilerinin emri ile sokaklara dökülüp her yeri yakıp yıkıyorlardı bunun mu mesajını almıştınız Taksim Gezi Platformunun sözcülerinden?
Hani uçağın yönünü değiştiremediniz de pilotunu mu değiştirmek istediniz Sayın Gül?
O zamandan beri Türkiye’nin milli ve müstakil politikalarından her seferinde rahatsızlığınızı ifade ettiniz. Tabii ki farklı düşünmek sizin ve yeni yol arkadaşlarınızın da hakkı. Yeniden siyaset yapmak ve millet ittifakının adayı da olmak da en tabii hakkınızdır.
Ama siz Sayın Erdoğan’ın yanındayken sizden razı olan kitle yani Erdoğan’ın yanında ki yüzde 52 asla sizden razı olmayacak ve asla sizinle yol yürümeyecekler.
Ha bir de tavizsiz Ulusalcı Kemalist bir kitle var halen CHP’nin tabanında. Onlarda sizi hiç sevmediler ve size sıcak bakmıyorlar!
Öyle ki Yılmaz Özdil bile Erdoğan mı? Gül mü? Diye tercih sorulursa tabii ki Erdoğan derim diyor.
Bence o kitlenin gönlünü almak için daha çok mülakat vermeniz lazım. Hem de sadece Karar gazetesine değil Cumhuriyet, Sözcü vb. diğer gazetelere de…
Yorum Yazın