Samimiyet Kurtuluştur
“Eğer dilinle söylediğini kalbinle doğrulamıyorsan Hakk’a doğru bir adım bile ilerleyemezsin.”
Samimiyet, insanın gerçek düşüncelerini saklamadan, kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan açıkça ortaya koymasıdır. Samimi insan içinden geldiği gibidir, yapaylıktan uzaktır ve bu nedenle etrafındaki kişileri de olumlu etkiler.
Samimi insan katıksızca Allah’ın hoşnutluğunu amaçlar, yaptığı işlerde, söylediği sözlerde, ibadetlerinde ve günlük hayatında gönülden Allah'a yönelir.
Dünyevi menfaat ve beklentisi olmaksızın, yalnızca Allah emrettiği için salih amellerde bulunur samimi insan. Yapılan amel şayet Rabbimizin rızası hedeflenerek yapılmışsa ‘salih amel’dir ve Allah Katında geçerlidir. Allah rızası gözetilmeden yapılan işler yalnızca ‘amel’dir. Ancak pek çok insan bu gerçeği göz ardı ederek ve yaptıklarını yeterli görerek yaşar.
Allah kolayın en kolayını bize nimet olarak vermiştir; samimi olmayı. Ve gerçek anlamda samimi inananlar kurtuluş bulacaklardır. Samimi olan insana, Allah ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini zaten ilham edecektir. Rabbimiz sonsuz rahmetiyle imkânları insanların önüne getirir.
İnsan tefekkür ederken de Allah’ın verdiği o büyük nimetleri; samimiyetini ve vicdanını kullanır. Kâinattaki ve kendi bedenindeki nefes kesici tasarımlara sahip sistemleri gördüğü ve üzerinde samimiyetle düşündüğünde Allah’a olan sevgisi ve O’na duyduğu saygı dolu korkusu daha da artar.
Kendisine ‘şahdamarından yakın’ olan Allah'tan içi titreyerek korku duyması, sadece O'nun razı olacağı davranışlar sergilemesi, kişinin samimiyetinin göstergesidir. Samimiyet asla taklit edilerek yaşanamaz.
Kur’an'a baktığımızda müminlerin hatasız olmadıklarını, aksine hata yapan, ancak fark ettikleri anda bağışlanma dileyen insanlar olduklarını görüyoruz. Allah’tan içi titreyerek korku duyan mümin, güzel ahlak özelliklerine ulaşmak için çaba gösterir. Bu sırada unutup yanılabilir ya da hata yapabilir. Ancak asıl önemli olan yapılan hatadan samimiyetle, bir daha tekrarlamamak üzere kararlılıkla vazgeçmektir. İnsanın hayatını hata yapmadan yaşaması zaten imkânsızdır; dünya bir imtihan ve eğitim mekânıdır. Hata yaptığında Allah'a karşı ne denli acz içinde olduğunu fark eden mümin, bunun için şükreder, bağışlanma dileyerek tevbe eder ve Rabbine yönelir. Yüce Allah Kuran'da pişmanlıkla, samimi ve dürüst olarak tevbe eden kullarını bağışlayacağını “...Hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir sakınca (bir vebal) yoktur. Ancak kalplerinizin kasıt gözeterek (taammüden) yaptıklarınızda vardır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab Suresi, 5)ayetiyle vaat eder.
Dinden uzak cahiliye toplumlarında hata yapan insan hatasıyla özdeşleşir ve samimiyetsizliğe itilir. Çünkü kendini ne kadar düzeltse de, toplumun kişiye bakış açısı pek değişmez. Bu yüzden yalanlarla ve düzmece yöntemlerle, kendisini insanların gözünde yüceltmek için uğraşır. İnsanların kendisi hakkındaki düşüncelerini çok önemser. Bu çaba insanın kendine yaptığı bir zulümdür. Bu zulümden kurtuluşun en temel şartı da Allah'a karşı samimi ve dürüst olmaktır. Çünkü din, "insanlar ne der?" endişesini ortadan kaldırır ve müminleri samimiyeti engelleyen davranışlardan uzaklaştırır:
Toplumdaki küçük düşme, haksızlığa uğrama gibi kavramlar, şeytanın insana verdiği telkinlerdir. Mümin için ise önemli olan insanların gözündeki değil, Allah Katındaki değeri, yalnızca O’nun bağışlaması ve hoşnutluğudur. Samimi olan kulların üzerinde şeytanın zorlayıcı gücü yoktur.
Ancak samimi insan vicdanlı düşünerek ve Allah'ın her an kendisini gördüğünün bilincinde olarak hareket eder. İnsanların düşünce ve isteklerine göre hareketlerini ayarlamaz, Rabbimizin rızasına yönelir. İnsan zaten Kur’an’a tabi yaşıyor ise Kur’an'a göre hareket etmek samimiyeti getirecektir.
Yüce Allah’ın ‘gizlinin gizlisini’ bildiğini kavramak, insanın dürüstlükten ve samimiyetten ayrılmamasını sağlayacaktır. Mümin yaptığı her hatadan sonra Allah’a yönelir, çünkü dünyada da, ahirette de ceza ve ödül yalnızca Allah’tandır. Hatasını fark ettiği an telafi edip, Allah’ı razı etmeye çalışması, kişinin samimiyetin kanıtıdır. Bağışlaması bol olan Rabbimiz bir Kur’an ayetinde “Rabbiniz sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O da, (Kendisi'ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır.” (İsra Suresi, 25)buyurur.
Allah, Kur’an’ın ve Kendi derin sırlarını açarak, samimi kullarının kavrayışlarını arttırır. Kalp gözü derinlemesine açılan insan da, –Allah’ın dilemesiyle- çok güçlü bir imana kavuşacaktır.
Yorum Yazın