Saadet Partisi Nereye Gidecek?
Mesele sadece, Saadet Partisine ait % 1 küsurluk oyun zillet ittifakından çıkıp cumhur ittifakına gelmesi değildir. Emperyalizmin emrindeki bir ittifaka Müslümanların % 1 de olsa destekçi olmamalarını sağlamaktır. Sayın Oğuzhan Asiltürk bu yüzden Saadet Partisinde bir değişimi arzu ediyor.
Bu çerçeve de kongreye gidecek olan Saadet Partisinin mevcut yönetiminin, emperyalizmin emrindeki zillet ittifakından ayrılmasını sağlayacak, yeni bir parti yönetimine ve genel başkana kavuşması için, yüksek istişare heyeti başkanı ve Milli Görüş’ün tartışmasız tek lideri olan Sayın Oğuzhan Asiltürk, 53 maddelik bir manifestoyu aynı zaman da sosyal medyada kamuoyuna sunmuştur...
Bu girilen yolda bir geri dönüş gözükmemektedir.
Peki, Sayın Oğuzhan Asiltürk kongre sonrasında Saadet Partisinde başkan olarak kimin olmasını arzu etmektedir?
Kulislerde aylardır duyduğumuz bu isim hiçte yabancı değil. Merhum Erbakan hocamızın ekonomi danışmanlarından ve 1996-97 arasında bir sene müddetince efsane bir ekonomi programını uygulatan akademisyen bir dava adamı Prof. Dr. Sayın Mete Gündoğan’dır.
Sayın Asiltürk, nasıl daha önce yüksek istişare üyesi ’de olan eski genel başkan Mustafa Kamalak’ı vazifede başarısız bulup yerine Temel Karamollaoğlu’nu getirdiyse şimdi de başarısız bulduğu Karamollaoğlu’nu kongre ile yollayıp yerine Mete Gündoğan’ı getirmek için kolları sıvamıştır.
En azından siyaset kulislerinde son aylarda ve dahi Sayın Asiltürk’ün son manifestosundan sonra bilhassa son günlerde çok sık ve net olarak sızan bilgiler bu minvalde seyretmektedir.
Şahsen ben Saadet Partisinde hiç bulunmadığım için bu kulislerin sıhhat derecesini sordum.
“Sayın Asiltürk’ün böyle bir gücü var mı?” diye gerek Saadet Partisi’ndeki gerekse partiden ayrılıp başka partilerde siyaset yapan ve Asiltürk’ü yakından bilen tanıyan isimlere sordum.
Hepsinin ittifakla verdiği cevap aynı idi.
''Evet sayın Asiltürk’ün buna gücü var!’’
- Hatta kulisler şunu da söyledi; ‘’ Sayın Asiltürk’ün Saadet Partisinde meşru sınırlar içerisinde her şeyi yapmaya gücü ve kudreti var. Teşkilata ve delegasyona tam anlamı ile hakim” dediler…
Bunu öğrendikten sonra akla şu soru gelebilir; % 1 veya 1,5’luk bir oy potansiyeli için bu kadar zorlamaya değer mi?
Bir defa bu soru kendi içinde bir tenakuz ( çelişki ) ihtiva etmektedir.
Burada bir zorlama varsa dahi bunu yapan dışardan ( misal cumhur ittifakı kastediliyorsa ) değil, bizzat içerden, göbeğinden Milli Görüş lideri Sayın Asiltürk’tür.
Ayrıca bu zorlama bir oy potansiyelinin bir yerden kalkıp başka bir yere geçmesi değildir.
Saadet Partisi bir görev ve bir dava partisidir.
Kendileri ile aynı fikir ve ideallerde olmayanlar dahi kabul eder ki Milli Görüş’ün en köklü temsil edildiği yerdir.
Zira Milli Görüş’ün kurucu lideri merhum Necmeddin Erbakan hocamız bu partinin kurucusu ve genel başkanlığını yapmıştır.
Şu andaki yönetim, Saadet Partisini kuruluş amaçlarından çıkartıp, emperyalizmin güdümündeki zillet ittifakına monte etmişlerse de bu durumun geçici olması gerektiği herkesçe ifade edilmekte idi.
Çünkü içerisinde FETÖ’den PKK’ya LGBT’lerden her türlü bölücü ve marjinal ideolojiye kadar çok karmakarışık anlayışları ihtiva eden zillet ittifakına, hiç kimse Saadet Partisini yakıştıramamaktadır.
Yani yazımın başında da belirttiğim gibi olay 1- 1,5’luk bir rey ’in kimin hanesine yazılacaktan ziyade, ittifakların birbirlerine olan psikolojik üstünlüğünden de öte, bir dava ve ideoloji partisinin, elli yıllık politik, bin yıllık ise bir “Kızıl Elma - İ'la'yi Kelimetullah” fikriyatının, emperyalizmin güdümündeki bir ittifaktan kopup asıl olması ve ait olduğu yere gelmesidir.
Zira muhterem Oğuzhan Asiltürk’ünde ifade ettiği gibi rakamların ya da kemiyetin ( nicelik ) değil keyfiyetin ( niteliğin ) kıymetli olduğu bu davaya gönül verenlerce kabul edilir.
Sayı az da olsa hakkın söylenmesi esas kabul edilir.
Güçlünün değil, haklının sesi duyulmak istenir bu davada.
Peki, Saadet Partisine gönül verenler Milli Görüş’ün çilekeş tabanı ''PKK- FETÖ ve LGBT'' ile aynı yerde ve minvalde siyaset yapmaktan oy kullanmaktan memnun mudurlar?
Bu suale eminiz ki herkesin vereceği cevap menfidir.
Zaten değişimde bu yüzden dillendirilmiştir en yüksek seviyede. Yani Milli Görüş liderince.
Benim kanaatim ve tahminlerim bir kaç ay içerisinde yeterli imzanın bulunup Saadet Partisinin kongreye gideceği yönündedir.
Yapılacak bu ilk kongrede de değerli ekonomist ve merhum Erbakan hocamızın başta “Denk Bütçe” fikri olmak üzere birçok harika ekonomik görüşlerinin mimarı olduğunu bildiğimiz Sayın Mete Gündoğan’ın genel başkanlığa seçileceği yönündedir.
Tabii bunlar kuvvetli de olsa hep ihtimal dâhilindedir.
Önümüzdeki aylar neler olacağını nasipse hep birlikte göreceğiz.
Yorum Yazın