Millet Erdoğan’a Sahip Çıktı
Bunun sıradan bir seçim olmadığını hepimiz biliyorduk. Açıkçası bugüne kadar aşağı yukarı tahminlerde bulanabileceğimiz seçim dönemleri oldu. Ancak bu seçimlerin aynı zamanda AK Parti açısından da zorlu bir sınav olacağı apaçık ortadaydı.
Bu sınavdan çıkarılması gereken dersi, Cumhurbaşkanımız balkon konuşmasında üstüne basa basa vurguladı. Bunları vakti geldikçe konuşacağız.
Bizler, epeydir Anadolu insanının kök saldığı bu topraklarda insan kılığına girmiş ahlaksız ikbal avcılarına inat, yeniden toparlanmak için gayret sarf eden insanlarız.
Millet Erdoğan’a Sahip Çıktı
Yıllardır bu ülkede her kesimden insanı mağdur eden, dışlayan ve yok sayan, güçlü, nüfuzlu üstelik devletin her alanına sızan ve imkanlarından ziyadesiyle yararlanarak kirli tezgahlarla kaos ortamları oluşturan ve bundan asla vazgeçmeyen bir zihniyetin karşısında hak, hukuk, özgürlük, ahlak ve erdem mücadelesi veriyoruz.
Erdoğan ise bu zorlu sürecin en büyük kahramanlarından biridir. Siyaset sahnesine adım attığı günden itibaren durmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan milleti için çalıştı ve mücadele etti.
Bilhassa beka meselesi diyerek girdiğimiz bu seçimlerde tam 53 bin kilometre yol kat ederek il il, ilçe ilçe dolaşarak, gerek sosyal medya ortamlarında gerekse TV programlarında halkına ulaşmaya çalıştı. Ona minnettarız. Bu ülke bu denli çalışan, milleti için dertlenen ve risk alan başka bir lider görmemiştir.
Buna rağmen kalktı o gece herkese teşekkür etti. Bu kadar da mütevazi, şahsiyetli bir insan. Kim ne derse desin bu seçimlerde verilen oylar, doğrudan Erdoğan’a idi.
AK Parti teşkilatlarında çalışan, gayret sarf eden, samimi insanları tenzih ederim. Ancak kahir ekseriyeti Erdoğan’ın gösterdiği performansın binde birini dahi göstermedi. Gösterselerdi sonuç daha farklı olurdu. Onlar ancak işin edebiyatını yapıyor.
Dolayısıyla bu zorlu sınavı geçemediler. Neden bu “dava”yı sahiplenmediler ve kendi ikballerini öne çektiler? Bir grup uyanığın tekelinde oyuncağa dönen medyası neden hala algı üretemiyor? Sivil toplum örgütleri torpille adam atamaktan neden bu işin ucundan tutamadı?
Neden topyekûn bir ahlaki çöküş yaşandı? Bu gevşekliğin, münafıklığın, kibrin, yalancılığın, çapsızlığın ve liyakatsizliğin nedenlerini elbette konuşacağınız ama bu yazıda değil.
Konuşacağız çünkü bu parti bu ülke için büyük önem taşıyor. Milletimiz bu parti üzerinden geleceğe umutla bakmak istiyor. Güçlü, zengin, özgür bir ülkede yaşamak gibi soylu düşüncelerimiz var bizim.
Dolayısıyla bu parti, bu hareket; bir grup kendini bilmez, paraya tapan, darphanede dava basan, çıkarcı, korkak, ezik, lüpçü bir o kadar da kibirli tayfanın elinde heba edilemez.
Evet, AK Parti birçok ilde büyük kayıplar yaşadı. Lakin buna rağmen yine bu seçimlerden de galip çıkmasını başardı. Bunu teselli olsun diye söylemiyorum.
Türkiye toplumu bir sancı yaşıyor. Gerçekten çetin bir dönemden geçiyoruz. Ama sonuç ne olursa olsun gelecek için umutlarımız var.
Özgürlük adına, hukuk adına, kaliteli bir yaşam adına umutlarımız var. Çünkü hala elimizde sorumluluğunu bilen kaliteli insanlar var. Erdem, ahlak ve vicdan sahibi insanlarımız var. Bu sorumlulukla yolumuza devam etmeyi sürdüreceğiz.
Ne kadar engellemeye çalışsalar da ne kadar operasyonlara tabi tutsalar da asla özgürleşme yolundan bu ulvi amaçtan bir kez olsun geri adım atmayacağız.
Ne olursa olsun milletimiz bu seçimlerde, kendilerine yıllardır göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, pis köylü, taşralı, mantıksız, cahil, koyun sürüsü, çomar, makarnaya kendini sattı diye aşağılayan kesimlere geçit vermedi. Ve hala bu zihniyete tepkili olduğunu ortaya koydu.
Kürt kardeşlerimiz de PKK’ya ve onun siyasi uzantısı HDP’ye gerekli cevabı verdi. Bu seçimlerde millet iki net mesaj verdi. Bunlardan ilki; bize rağmen, terör örgütleri ya da proje partiler marifetiyle bu ülke üzerinde operasyon yapamazsınız. Ve bu çerçevede liderlerine sahip çıktılar.
Öyle ki bu seçimlerde Erdoğan, il il gezip milletle kurduğu muhabbeti tazelemesiydi AK Parti ciddi anlamda çöküş yaşayacaktı. İçeriden bu gönül bağını kopartmaya çalışanlara rağmen millet Erdoğan’ın samimiyetine inanarak onu yine ayrı bir köşeye koydu.
İkinci mesaj; doğrudan içeride kendilerini dindar muhafazakâr olarak takdim eden ancak kul hakkı yiyen, torpille iş tutan, menfaatçi, kibirli, elinden iş çıkmayan, millete tepeden bakmaya başlayan tayfaya yönelikti. Millet, böyle insanları artık yanında yöresinde görmek istemiyor.
Cumhurbaşkanımız da bu mesaj doğrultusunda gereğini yapacaktır. Bundan zerre kuşku duymuyorum.
Yorum Yazın