Mağdur Aday Tiyatrosu Kazandı
Evet, 24 saati doldurduk.
Artık tebriğin dışında da bir şeyler yazalım değil mi?
Ak Parti şayet öncesi olan Fazilet ve Refah Partileri dönemini de sayarsak yaklaşık 25 yıldır yönettiği İstanbul’u kaybetti.
Bu insan hayatında ciddi bir süredir.
Misal ben 1994 de 27 yaşındaydım şimdi 52’yim. 15 yaşında bir çocuk şu an da 40 yaşında. Yeni doğmuş bir çocuk hep Erdoğan Patentli bir İstanbul da doğdu büyüdü.
Son 31 Mart seçimlerinde bu 25 sene doldu.
Sayın Binali Yıldırım gibi çok başarılı ve parlak bir aday ile bu seçime hazırlanan Ak Parti, favori gösterildiği seçimde CHP, İP ve onlara dışardan destek olan HDP’ nin adayı Ekrem İmamoğlu ile yaklaşık eşit bir oy aldı. Bunun üzerine olan gelişmeler malum. Uzunca itirazlar ve yeniden sayım istekleri, sonuç vermedi ve İstanbul tekrar seçime adeta mahkum edildi.
Şayet oylar tekrar sayılsa idi hiç yeniden seçim eziyetine gerek kalmayacaktı. Ama bir el girdi devreye ve tekrar seçimden çok daha kolay olan yeniden sayımı yaptırtmadı ve Nur Topu gibi mağdur bir Belediye Başkan adayımız oldu… Adı da Ekrem İmamoğlu.
Velhasıl tekrar girilen seçimden de bu mağdur ve mazlum adayımız bu kez merhametli halkımız tarafından açık ara Başkan seçildi!
Eyvallah...
Sandıktan çıkan her zaman baş tacı dediğimiz için kutladık ve tebrik ettik söz verdiğimiz gibi.
Demek ki mağduriyet öyle bir etken ki isterse siz Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en muvaffak icracı bakanını dahi aday yapsanız karşısında yine de mağlup olabiliyorsunuz ?
O halde yeni trend de bu olmalıdır...
Ben şahsen yeni parti kurması gündem de olan bir iki Ak Partili eski Devletlülere de bu tılsıma sarılmalarını âcizane tavsiye ederim...
Şaka bir yana mağduriyet edebiyatı bayağı tesirli.
Ben Ak Parti’nin neden kaybettiği veya rakibi Ekrem beyin neden kazandığı ile çok analiz yapmayacağım bazı çok büyük analistler gibi. İlerde lüzum ederse yazarız yine.
Ancak kim neyi kaybetti, kim neyi kazandı bunu anlamak için etrafınıza, dış basına seçim gecesi kutlamalarına baksanız bir fikir sahibi olmamanız mümkün değil.
İsrail ve Yunan basınından, PKK teröristlerinin üstlendiği Kandile, ABD dış işleri sözcüsünden AB’nin Türkiye düşmanı ilerleme raporlarının hazırlayıcılarına kadar, hepsini izleyin okuyun ve değerlendirin.
Bunları seçimden öncede çok söyledik… Demek ki mağduriyet bunun da ötesinde bir şey…
Demek iyi bir mağdur aday bulursanız, ülkenizi parçalayacak sırtlanları bile sevindirmeyi başarabilirsiniz.
Türkiye’yi 100 sene evveline, bilhassa SEVR Projesine tekrar mahkum etmek isteyen, tüm enerji kaynaklarımızı, kıtalar arası geçiş güzergahlarımızı, dağlarımızı, ovalarımızı, denizlerimizi paylaşmak için, 1815 yılında ki Viyana Kongresinde ŞARK MESELESİ kararlarını alanların ekmeklerine yağ sürmek için bekleyen hazır kitlelerimiz mevcut...
Yeter ki yalan makinesi de olsa, bir mağdur aday bulun... Karşısına da değil Binali Yıldırım’ı isterseniz mezardan Hz. Ömer efendimizi kaldırın getirin aday yapın yine o mağdura kazandırırsınız.
Ne diyelim... Şimdilik buna da Eyvallah...
Yorum Yazın