Kirli Sosyal Medya Algıları
Son günlerde sosyal medyada moda olmuş bir akım var yine. #10yearschallange etiketiyle paylaşılan fotoğraflar bir hayli ilgi görüyor. Sanal dünyada büyük kitleleri peşinden sürükleyen böyle trendlere alıştık artık.
Lakin her fırsatı değerlendiren ve kirli algı yaratma peşinde olan bazı hesaplar boş durmadı, başörtüsü üzerinden giderek nefretlerini kustular.
Konuyu bilinçli olarak başörtüsüne getirenler, önce kapalı sonra açık fotoğraflarını paylaşarak sözüm ona ne kadar aydınlandıklarını anlatmaya çalışıyorlar.
Bu şekilde yaparak hayatın sırrını çözdüklerini çağdaş uygarlık seviyesini yakaladıklarını zannederek vermek istedikleri mesajla amaçları aslında ortalığı germek.
Zaten pek çoğu ya FETÖ’cü ya da başörtüsü takmadığı halde takarmış gibi yapan operasyonel hesaplar. Başörtüsü takarak günahlarının affolunduğunu düşünenler kadar, başörtüsünü çıkardığında evrendeki mesajı keşfettiğini düşünenleri de Rabb’im ıslah eylesin.
Bu durumda artık bu ülkede insanların kılık kıyafet üzerinden yargılanması, eleştirilmesi, ayıplanması, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesinin sonu gelmeyecek mi diye düşünmeden edemiyorum.
16 yıldır Ak Parti iktidarında kimsenin inancına, kıyafetine, yaşam tarzına karışılmamışken, bunun temcit pilavı gibi sürekli ısıtılıp kamuoyuna servis edilmesi birilerinin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramıyor.
Oysa millet olarak fikriyatımızı, enerjimizi bu ülkenin kalkınmasına, geleceğine yormamız gerekiyorken, böyle suni gündemlerle uğraşıyor olmak maalesef çok acı. Tam da İbn-i Haldun’un “İnsan beyni değirmen taşı gibidir. İçine bir şeyler atmazsanız kendi kendini öğütür” dediği gibi.
Ve yine mevzuya binaen Gamze Özçelik’e tesettür üzerinden yapılan çirkin eleştiriler ve hazımsızlıklar. Gamze Özçelik kurmuş olduğu “Umuda Koşanlar Derneği” ile karınca kararınca ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışan bir sivil toplum örgütünün başında olan olan bir hayırsever. Kendi kararıyla tesettüre girerek güzel bir adım daha atmış oldu.
Cemil Meriç bir sözünde “En büyük ihtiyacımız hoşgörü. En büyük düşmanımız önyargıdır” der. Gamze Özçelik’i kutlayıp, güzel dileklerde bulunmak varken, hoşgörüden uzak, insafsızca yapılan karalama kampanyalarına akıl sır ermiyor doğrusu.
İnsanlara iyilik yapmak için herhangi bir siyasi kimliğe sahip olmaya gerek yoktur.
Bu yüzden kendi siyasi görüşlerinden, kendi yandaşlarından olan hayırseverlerin çalışmalarına alkış tutanlar, başkasına gelince riyakar, gösteriş meraklısı diyebiliyorlar.
Bakınız Gamze Özçelik, başörtülü fotoğraflarının sosyal medyada belli kesimler tarafından tepki görmesine binaen ne söylemiş: “Tepkileri pek dikkate almıyorum. Benim için insanların değil, Allah’ın ne düşündüğü önemli. Hakikate kalplerini kapatanlar tepki gösterebiliyorlar.
İnsan günahlardan, gıybetten ve hasetten arınmadıkça kalbinde kara lekeler taşır. Kalpler karardığında da insan gerçeği göremez, duyamaz. Yaşam ve sosyal medyada maalesef pek çok şey kalplerimizi kararttı ve gerçekleri göremez olduk. Ben tepki gösterenlere kızmıyorum bile. Çünkü hakikati bilmiyorlar.”
“Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır” diyor Mevlana. Evet, insan hakikati ne kadar dile getirirse getirsin karşımızdakinin anlayabilme kapasitesine gücümüz yetmiyor.
Başkan Erdoğan 80 milyonun cumhurbaşkanıdır
Malum geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fazıl Say’ın davetine icabet ederek konserine katılması da bir takım çevreler tarafından eleştirildi.
Bu ülkede gündemin hep kaos olmasını isteyenler; Erdoğan ve Say’ın konser bitiminde vermiş olduğu samimi görüntülere karşı deyim yerindeyse buhran geçirdiler. Erdoğan’ın, Say’ın annesinin vefatı sonrasında başsağlığı dilemesiyle başlayan diyalog süreci; Say’ın Ankara’da vereceği konsere Erdoğan’ı davet etmesiyle başka bir boyuta taşınmıştı.
Başkan Erdoğan da tahmin ettiğimiz üzere bu konsere katılarak takdir edilecek bir davranışta bulunmuş oldu. Ancak hem sağ hem de sol kesimden bu güzel gelişmeyi hazmedemeyenler kendilerini belli ettiler.
Bir kısım hep istiyor ki Erdoğan sevilmesin, alkışlanmasın, sadece sınırlı bir zümrenin cumhurbaşkanı olsun. Oysa Başkan Erdoğan tüm toplumu kucaklayıcı, dil, din, ırk ayırt etmeyen ifadeleriyle 80 milyonun cumhurbaşkanı olduğunu her zaman ifade etti.
İşte buna tahammülü olmayanlar bu ülkedeki her güzel gelişmeye köstek olmaya devam ediyorlar. “Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır” der Aristotales ve devamında Sadi Şirazi noktayı koyar: “Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmazsan cahilsin demektir”
Başkan Erdoğan bu konsere gitmiş olmakla hem bir insanlık örneği vermiş oldu hem de bilgisine, ferasetine ve siyasi kimliğine yakışan bir davranış göstermiş oldu.
Erdoğan, konsere gitti artık AKP’ye oy moy yok diyenleri de gördük ama onlar hakkında birkaç kelam dahi olsa etmeyeceğim.
Yorum Yazın