Karanlıktan Aydınlığa
Allah'a, O'nun Resulüne ve size indirmiş olduğumuz nura (Kur’an’a) iman edin… (Teğabun Suresi, 8)
Kur’an, ayetlerinde Kur’an’ı böyle tarif ediyor; nur. Kur’an eşi benzeri olmayan, eksiksiz, doğruyu yanlıştan ayıran bir nurdur. O sadece elimize alıp okuduğumuz bir kitap değil. Allah, Kur’an’dan bizi muhatap alır, bizimle Kur’an’dan konuşur. Kur’an’ı her okumamızda ve Allah bizimle konuştuğunda içimizdeki ışık canlanır, ruhumuz aydınlanır, imanımız nurlanır. Çünkü zaten Allah kelâmının kendisi Allah’tan gelen ışıktır.
Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur… (Hadid Suresi ,9)
Kur’an, nurunu takip ettiğimizde bizleri en doğruya ulaştıracağı bilgisini verir. İndirildiği andan itibaren sadece dönemine değil tüm zamanlara hitap eden ve tüm insanlığa yol gösteren, insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran kitaptır. Evrenseldir ve her kime ulaşmışsa muhatabı da odur.
Muhatap almak ya da almamak veya inanıp inanmamak herkesin kendi bileceği iştir. Bu, inanan ve inanmayan kimseyi ilgilendirmez. Öyle buyuruyor iman ettiğimiz Kitap;
Hak Rabbinizden gelendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. (Kehf Suresi, 29)
İnanıp inanmamak herkesin kendine ama dinimize, Kur’an’a, inancımıza laf söyleyemez kimse; işte orada durmalı... Bu tür çirkinlikler inananlar için öfke sebebidir; yanlışı eleştirmek, doğruyu ortaya koymak bizler için zorunludur ama bunu Kur'an ahlâkının edep ve nezaket kurallarıyla bağdaşmayan bir üslûpla yapmayız. Geçen hafta da öyle oldu. Bir muhalefet milletvekilinin haddini aşıp, okul öncesi Kur'an kurslarını hedef alarak orta çağ karanlığına gönderme yapması açıkça bir mantık çöküntüsü idi çünkü.
Anne babaların, çocuklarının gideceği anaokulu ya da hangi sosyal faaliyetlerde bulunacağı konusunda kararı kendilerinin veriyor olması normalken din eğitimini sakıncalı görmenin, bunun çocuğu yanlış yönlendireceği düşüncesinin hiçbir dayanağı yoktur. Tam aksine inançlı yetiştirilen çocuk ruhsal yönden daha dengeli olur. Tarafsız ve önyargıdan uzak bir şekilde yaptıkları araştırmalar sonucunda psikologlar, dinin, çocuğun ruhuna seslendiği ve onun ruhsal yapısına uygun düşeceği görüşünde birleşirler. Allah inancı çocuklara küçük yaşlarda öğretilmelidir Dinin özü güzel ahlâktır. Allah’ın beğendiği üstün ahlâk özellikleri de özellikle çocukluk döneminde şekillenmeye başlar
DİB Başkanı Sn. Erbaş'ın da dediği gibi çocukların din eğitimini orta çağ zihniyetine benzetmek kabul edilebilir bir şey değildir. Bu çirkin ifadeler cehalettir; ya orta çağdan ya da Kur’an'dan bîhaber olmanın getirdiği cehalet!
Allah'tan mesaj, kesin kanıt olan ve hidayete ulaştıran Kur’an, insana ömrü boyunca önündeki iki yoldan hangisini seçeceğini işaret eder. O yolda, Allah'ın doğrularıyla yaşamak için, Kur’an'ın ışığından yararlanır insan. Şiddetli ışık gözleri kör eder ancak Kur’an’ın güçlü ilahi ışığı, göremeyen gözleri açar. Kalpler imanla, ruhlar Kur’an ahlâkıyla nurlanır…
Bazen Yunus gibi balığın karanlık karnında bazen Yusuf gibi karanlık kuyuda kaldığımız zaman bizi aydınlığa çıkaran o nurdur. Anne karnındaki karanlıklardan çıkardığı gibi.
Ya da (inkâr edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur. (Nur Suresi, 40)
Yorum Yazın