Hristiyan Siyonistlerin Planı
1897 yılında Yahudilerin Filistin’e gitmesini ve Batı Şeria’da bir İsrail devletinin kurulmasını öngören iki tane Siyonist kongre düzenlendi. Buna itiraz eden bir Yahudi’ye, Uluslararası Hristiyan Elçiliği Temsilcisi Van der Hoeven şöyle cevap vermişti: “İsraillilerin ne düşündüğü umurumuzda değil. Biz, Tanrı’nın söylediğine bakarız. Ve Tanrı o toprakların Yahudilere ait olduğunu söylüyor.”
Kutsal topraklar, Hristiyan Siyonizmi için(Evangelizm) Yahudilerden daha öncelikli bir durumdadır. Çünkü orası için ayrı bir plan hazırlandı.
İnanışlarına göre Hristiyanlığı seçen 144 bin Yahudi dışında kalan tüm Yahudiler ve Müslümanlar katliamdan geçirilecek. 1865 yılında Evangelistlerin sayısı yaklaşık 4 milyon civarındaydı. Bugün ise 80 milyon civarında oldukları düşünülüyor.
Bu sapkın topluluk, Ortadoğu’da büyük bir savaş çıkartmak suretiyle, Tanrı’yı kıyamete zorlama senaryosunun da mimarı konumundadır. Ortadoğu’da dört büyük ülkeyi tasfiye ederek Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurma projesi de yüzyıllık planın bir parçasıdır.
Kutsal topraklar üzerinde başlayacak bir Armageddon Savaşı ile yeni bir dünya imparatorluğunun temellerini atmak gibi sapkın bir inanışa sahipler.
Burada inanç tartışmasına girmeyeceğim. Benim için önemli olan bu şeytani ve sapkın inanışa mensup kişilerin 300 yıldır milim sapma göstermeden İslam coğrafyasında yürüttükleri operasyonlardır.
Ne diyordu Henry Kissinger: “Savaş davullarını duyamıyorsanız sağır olmalısınız. Gelecek olan savaş, o kadar şiddetli olacak ki bunu bir süper güç kazanacaktır. O da ABD (Evangelist). Her şey yolunda giderse Ortadoğu’nun yarısı İsrail olacak. Yeni dünya düzeninde tek süper güç; küresel hükümet olacak.”
Kissinger, daha açık nasıl ifade etsin ki? Ortadoğu’da büyük bir nükleer savaş çıkaracaklar. Yine Eski Ahit kehanetlerine göre bu savaşta şiddetli yağmurla birlikte kükürt kaynayacak, dağlar düşecek, depremler gerçekleşecek. Kissinger gibi yeni dünya imparatorluğunun tesisi için çalışan fanatiklere göre bunun için büyük bir nükleer patlamanın olması gerekiyor.
Bakınız 1982 yılında kaleme alınan Oded Yinon planında; “İslam ülkeleri için nüfusun dağıtılması mümkün olan en yüksek mertebedeki milli hedefimizdir aksi takdirde hangi sınır içerisinde olursak olalım varoluşumuzu sürdüremeyiz. Zaten kendilerinin olmayan, birer yabancı oldukları bu ülkeyi kaybeden Haçlılar gibi oluruz" deniliyor.
Yine aynı planın bir başka bölümünde; “Suriye ve daha sonra Irak'ın feshi ve Lübnan'da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılması İsrail'in uzun vadede Doğu cephesindeki bir numaralı hedefidir. Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpkı bugün Lübnan'da olduğu gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde Sünni bir eyalet, Şam'da kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan'da, mutlaka Havran'da Kuzey Ürdün'de başka eyaletler kuracaklardır” denilerek bölgenin haritası çıkarılıyor.
Planın yazıldığı yıl aynı zamanda İsrail’in, Türkiye’nin azınlık ve etnik sorunlarıyla ilgilenmeye başladığı bir yıldır. (1983) PKK terör örgütünün de ortaya çıktığı ve Barzani’nin izniyle Kuzey Irak’a yerleşmeye başladığı tarihler… Kürdistan projesinin fikir babalarından Ariel Şaron’un o dönem Büyük İsrail projesi kapsamında söylediği şu söz önemlidir: “Türkiye bu proje çerçevesinde ilgi alanımız içerisindedir.”
Bakınız daha geçen yıl, ABD Silahlı Kuvvetler Akademisi Stratejik Araştırmalar Merkezi, önümüzdeki 10 yılda kendi menfaatleri açısından oluşabilecek riskler ve bunlara yönelik müdahale yöntemlerine ilişkin metotların incelendiği kapsamlı bir rapor hazırladı.
Bu rapora göre; önümüzdeki 10 yılda yaşanacağı öngörülen ve ABD için tehdit olduğu belirtilen 23 farklı gelişme için 8 farklı müdahale yöntemi tavsiye edildi. Bu beklentilerden bir tanesi de Türkiye'de etnik temelli bir iç savaşın yaşanması durumudur. Ve elbette iç savaş sonrası bölgede kurulması planlanan Kürdistan’ın hayata geçirilecek olmasıdır. Geçenlerde bir grup insanın Oslo’da toplantı yaptığını da buraya not olarak düşelim.
Küresel çete, kuzeyde bir Kürt devleti ortada bir Sünni ve güneyde de bir Şii devleti olacak şekilde emelini gerçekleştiriyor. Bir sonraki hedef topraklarımız olacaktır.
Fransa’daki gösterilerin Belçika’ya sıçraması oradan da başka ülkelere sıçrayacak olması tehlikenin sadece oralarda olduğunu göstermez. Ülkemize odaklanalım. Ve önlemlerimizi alalım
Yorum Yazın