Henry Kissinger'dan Davut Bey'e

ABD eski Hariciye Vekili Henry Kissinger’ın 98 yaşında olup halen yaşadığını biliyor muydunuz?

1968 yılında Henry Kissinger dönemin ABD başkanı Richard Nixon tarafından ulusal güvenlik danışmanı olarak atandığında başta kendisi dâhil herkes çok şaşırmış!

Nixon Cumhuriyetçi idi. Cumhuriyetçi Parti de ise Nixon’un en büyük rakibi ve köklü bir aileye mensup olan Nelson Rockfeller’in adeta sağ kolu idi Henry Kissinger.

Şaşıranlardan birisi de hasta yatağında ki bir önceki başkan Eisenhower idi. Nixon’un Kissinger’ı tercih ettiğini ilk duyduğunda sabık BaşkanEisenhower ''ama o bir profesör'' diyerek hayretini belirtti.

Peki, bir Profesör ABD başkanının ulusal güvenlik danışmanı olamaz mıydı? Eski ABD Başkanı Eisenhower’a göre olamazdı.  ‘’Profesörlerden bir şeyleri incelemesini istersiniz ama onları asla herhangi bir işin başına getirmezsiniz'' demiş Eisenhower.

Neden bilmiyorum benim aklıma Stratejik Dışişleri Bakanımız ve sabık Başbakanımız geldi.

İlk başta Başbakan ve Dışişleri Danışmanı olan Stratejik Davut Bey daha sonra ise Sabık ABD başkanının hiç olmaması gerektiğini düşündüğü bir şeylerin başına getirildi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından. Hoş Henry Kissinger dediğim gibi halen yaşıyor ve 98 yaşında...

Muhtemelen de sağlığı ve hafızası yerindeyse Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyordur. Dünya siyasi tarihinin en mühim hariciyecilerindendir kendisi...

Ama ABD eski başkanı Eisenhower gibi mi düşünüyordur bilemiyorum. Çünkü Eisenhower söz konusu Profesörü yani Kissinger’ı hafife almış ve bu vazifeler için kifayetsiz görmüştü. Acaba Kissinger Stratejik Davut Bey için ne düşünürdü?

Hattı zatında Doktora tezini yazarken Harvard Üniversitesinde ''Politika ve Bürokrasi özleri itibarı ile taban tabana zıttır'' demişti. Zaten Beyaz Saraya ilk gittiğinde de Bürokrasiye olan hoşgörüsüzlüğü herkesçe biliniyordu Henry Kissinger’ın.

Bürokrasiye karşı bu alerjisi rütbesiz ama güçlü karşı-istihbarat ajanı rolünden son derece hoşlandığı kara kuvvetlerinde başlamış ve kıdemli öğretim üyelerine ve dekanlara boyun eğmektense yeni kurumlar oluşturmaya içgüdüyle yöneldiği Harvard’da görev dönemi boyunca sürdürmüştü. Ona göre politikanın esası durumsal oluşudur. Başarısı kısmen varsayıma dayanan bir tahminin doğru çıkmasına bağlıdır. Bürokrasinin ise esası güvenlik arayışıdır. Bürokratik tarzda politika yürütme çabası genelde olayların tutsağı olmayı getiren bir hesaplana bilirlik arayışına yol açar. ( Niall Ferguson- Kissenger Biografi sayfa 310 )

Yine Kissinger’a göre çoğu insanın dış politikaya ilişkin başkanlık konuşmalarında anlayamadığı husus, bunların genellikle ''Washington’daki bir iç tartışmayı yatıştırmaya yönelik'' olduğuydu. Kissinger’a 1968 de ulusal güvenlik danışmanlığının önerilmesinden sadece bir kaç ay evvel ''Amerikan Dış Politikası diye bir şey olmadığını öne sürecek kadar'' ileriye gitmişti. Yine Kissinger’ın savına en iyi örnek Vietnam’daki ABD stratejisinin küçük düşürücü başarısızlığı idi. Kendisi Güney Vietnam’a bir kaç ziyaret yaptıktan sonra Vietnam politikası diye bir şeyin olmadığını yazdı.

İşte 1968 yılında tüm 70’li, 80’li, 90’lı hatta 2000’li yıllara bile Prof. Henry Kissinger’ın politikaları ABD Hariciyesini derinden etkiledi dersek abartmış olmayız. O resmi vazifede olsun ya da olmasın her zaman görüşüne başvurulan hatta Amerikan Hariciyesinin perde gerisindeki akıl olduğu kabul edildi.

Bugün 98 yaşında ve hem ABD için hem de Dünya Siyaseti için önemini muhafaza etmektedir. Henry Kissinger’ın Almanya doğumlu bir Yahudi olduğu ve özelde Rockfeller ailesine genelde ise Küresel sermayeye yakın bir isim olması bir yana Stratejik Davut beyimizle kıyasladığımızda acaba 1969’da öldüğünü bildiğimiz ABD eski başkanı Dwight David Eisenhower Türkiye’yi izlediği dış politika ile stratejik bir çukura düşüren Davut beyimizi görse ne derdi?

Ya da Sayın Erdoğan’a da Selefi Başkan Richard Nixon’a gösterdiği şaşkınlığı ve tepkiyi gösterir miydi?

Akademisyenden politikacılardan başarılı olanları var mı?

Tabii ki bu istatistikçilerin cevaplayacağı bir soru?

Ama Eisenhower, Kissinger da tutturamadığı tahminini Davut Bey’de mi tutturmuştu?