Hala Kararsız mısın?
Neden küstün? Evladın tenzil-i rütbe aldı diye mi? Araya onca adam koyduğun halde hayal ettiğin koltuğa erişemedin mi? Belediyeler eskisi gibi çağırmıyor mu artık? TV programını mı sonlandırdılar?
Gazetede köşe kapıp, köşeyi dönemedin mi? Mülakattan istediğin notu vermediler mi? Emeklilik yaşına mı takıldın? Dava artık eskisi gibi para etmiyor mu? E peki “davası” olan küser miydi? Bu yüzden Erdoğan’ın kulağını mı çekmeyi düşünüyorsun?
Dur o halde ben sana anlatayım.
Bakın, bay kararsız, bay küskün, bay kulak çekici!
Edirne’de, 15 Temmuz gecesi, DHKP-C marşı eşliğinde ülkesinin işgal edilecek olmasını rakı içerek kutlayanları gördün mü?
O gece, 251 kardeşimiz Gladyo/FETÖ’cü teröristler tarafından şehit edilirken, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanırken, insanlarımızın üzerine mermi yağarken, tanklarla çiğnenirken bakın onlar nasıl kutlama yapıyorlardı.
Bunlarda din, iman, vicdan, ahlak, vatan duygusu olmadığını bilmiyor musunuz? Sen kulak çekmeye çalışırken bunlar seni yağlı kazığa oturtacak haberin var mı?
Ne diyordu herif? “Bu seçim bir intikam seçimi olacak.” Parlamenter sistem göbek büyüten bir sistemdi. Elli yıldır göbekleri yağ bağlayan bu insanların kurduğu saltanatta ezilen, sömürülen, hakkı-hukuku gasp edilen, sefil bir hayata mahkûm edilen sen değil miydin?
Adına parlamenter dedikleri düzenin dişlileri arasında hepimiz ezilmedik mi? Bak, herif intikam alacağız diyor.
Ülkesi işgal altındayken kutlama yapan bir zihniyet, “vatanına sahip çıktın” diye senden 15 Temmuz’un intikamını almak istiyor.
Herif, oy kabinini bahane ederek laf arasında “hücrede hesap vermekten” bahsediyor bay kararsız! Yapmaz mı sanıyorsun? Yapmadılar mı?
“Teröristlerin başımın üstünde yer vardır” diyor herif. Böyle düşünen biri seni ne yapmaz?
PKK, açıkça “Erdoğan-Bahçeli faşizmini bitirin” diye bağırıyor. FETÖ’nün kaçakları hemen her gün video yayınlayarak “Erdoğan’ı bitirin çağrıları” yapıyor. Bitirecek misin bay kulak çekici?
Kadın, üzerimize kurşun yağdıran teröristler için “Mehmetçik içeride” diye hayıflanıyor. Hanımefendiyle birlik olup çıkaracak mısınız teröristleri, bay kararsız?
Biliyoruz, içeride güce iman etmiş, sürekli iki kötüden hangisinin daha az zarar vereceğini hesap ederek ömür tüken, zayıf, çelimsiz, korkak bir zümre var.
İttihatçı olduklarının farkında bile olamayan Kemalizm’in çarkından geçmiş düz dangalakları saymıyorum bile.
Bunlar son elli yıldır “halka hizmeti, Hakk’a hizmet” gören ilkeli siyasetçileri yemek için olmadık fırıldaklar çevirmediler mi?
Tamam, yağmurda beraber ıslandığı adamlar da adam çıkmadı. O, imparatorluk bakiyesi bu şerefli milletin, ciğeri beş para etmez yazar, aydın, sanatçı, siyasetçi, bürokrat bir kesimin elinde aşağılanmasına, hor-hakir görülmesine isyan ederken trenden inip karşı tarafa geçtiler. Bunları gördük yaşadık. Cehenneme kadar yolları var.
Onlar da Erdoğan gitsin derdinde. Haftalardır, Mansur’un, Ekrem’in oylarını sayıyorlar. Erdoğan’a ceza kesmek isteyen bu kirli ortaklığı parlatıyorlar.
Sevgili dostlar, sakın “kararsızım” “kulaklarını çekelim” “uyarı verelim” diyerek bu büyük operasyona ortak olmayın.
‘’Yalnızca Türkleri değil, onların tarihini de yenmek gerek” diyordu General Michail Grigor Cernayev. Bizim direncimizi kırmak, ruhumuzu teslim almak ve bizleri vicdanlarımızın önünde küçük düşürmek istiyorlar. Vicdan… Yani tarih, yani inancımız, vatanımız, şerefimiz ve namusumuz…
“Yabancı her şeyi yabana atar” diyordu bir amca. “Çünkü yabandan gelmiştir.” “Yabancı yabanîdir, hâlden anlamaz.” Bu güzel ülkeyi yabancıların eline kaptırmayalım kardeşim. Bunlar yabancı. Bunlar halden yani inancımızdan, kültürümüzden, tarihimizden, vatanımızdan anlamaz.
Erdoğan’ın kellesini koparmak için başlatılan bu savaşta safınızı net olarak belirlemek zorundasınız.
FETÖ’nün “adaleti”, PKK’nın “barışı” ve Amerika’nın “demokrasisi” arasında bir fark yoktur. Parçalanmış ülkeler, kollar, bacaklar… Enkaz altında kalmış çocuklar, darbeler, çatışmalı ortam, idam ya da suikast yoluyla öldürülen liderler, yerinden yurdundan edilmiş, evleri başına yıkılmış milyonlarca zavallı insan, terör saldırıları, cinayetler, kan ve gözyaşı…
“Tayyip Efendi eninde sonunda asılacaktır”, “Katil Erdoğan” türünden manşetleri bunlar atmadı mı? Terör yuvası haline gelen medyalarına el konulunca da “özgür basın susturulamaz”, “adalet istiyoruz” palavralarıyla yine adalet maskesi takarak ülkemizi işgal etmeye yeltenmediler mi?
Bizler, aynı ananın sütünden beslenen kardeşler olarak bu toprakların anamızın ak sütü kadar helal olduğu bilinciyle bin yılık maziyi geride bıraktık. Tarihleri boyunca Allah’ın adaletine ve kudretine sığınmış olan bu milletin evlatlarına son iki yüzyıldır tuzak kuruluyor.
Ne vakit birbirimizi kucaklamak için kollarımızı uzatsak ne vakit ayağa kalkmaya çalışsak içimizdeki omurgasız, satılmış, hain tayfanın da destek verdiği küresel operasyonlara maruz bırakıldık. Bu yüzdendir ki biz son yüz yılımızı “atını yeniden denize sürecek cesur bir Fatih aramakla” geçirdik.
Bulduk kardeşim. Biz Fatihimizi bulduk. Ülkesinin bekası uğruna canını ortaya koyan bir lider bulduk. Şimdi onu almak istiyorlar elimizden. Bu şeref yoksunu vatansızlara ne liderimizi vereceğiz ne de bir karış toprağımızı. 31 Mart’ta bunu dünya âleme ilan edeceğiz. Allah, ülkemizi bu zihniyetin eline bırakmasın!
Yorum Yazın