Georgia Guidestones, Evangelizm ve Biyoterörizm
1979 yılının Temmuz ayında ABD'nin Georgia eyaletinin Elbert County şehrinde 5.47 metre yüksekliğinde 108 tonluk bir anıt dikilir. Güya kendisini Robert R.C. Christi olarak tanıtan, şık giyimli, orta yaşlı, ince ve uzun boylu esrarengiz bir şahıs gelmiş ve masraftan da kaçınmayarak bu büyük anıtı inşa etmiş. Bu taşlar, Georgia’nın Stonehenge’i olarak da ifade ediliyor.
Bu devasa anıtı finanse eden grubun sponsorlarının isimlerinin gizli kalması özellikle talep edilmiştir. Robert R.C. Christi ismi de zaten bir takma isimdir.
Amerika’nın kendi Stonehenge’i denilebilecek bu taşlar, 22 Mart 1980 senesinde Georgia Eyaleti’nde bulunur. Bu bölge aynı zamanda Amerika’nın soykırım uyguladığı Kızılderililerin ayin yaptığı bir bölgedir.
Bu taşlara “Rehber taşı” denmesinin sebebi, “Armegeddon Savaşı’ndan sonra hayatta kalanlara, medeniyet kurmaları için bir rehber niteliğinde olmasından kaynaklanıyor.” Yani geleceğe vurgu yapan bir anıt burası.
Anıtın üzerinde 8 modern dil ve 4 antik dilde yazılmış 10 emir bulunmaktadır. Bu 10 emir, yapının dört büyük parçasının yüzeylerine İngilizce, Rusça, Arapça, İspanyolca, Çince, Hintçe, İbranice ve Swahi dilinde kazınmıştır.
1. Doğa ile sürekli bir denge içinde insanlığı 5 yüz milyonun altında tut.
2. Akıllıca üretim-sağlığı ve çeşitliliği arttır ve daha geliştir.
3. İnsanlığı yaşayan yeni yaygın bir dilde birleştir.
4. Tutku-iman-gelenek ve diğer uygunsuz şeylere hakim ol.
5. İnsanları ve ulusları adil yasalar ve adil mahkemelerle koru.
6. Bütün anlaşmazlıkları ulusüstü bir mahkemeye bağla. Anlaşmazlıklar dünya mahkemesinde çözülsün.
7. Gereksiz yasa ve yetkililerden kurtul.
8. Kişisel hakları sosyal görevlerle dengele.
9. Gerçeği, güzelliği, aşkı, sonsuzlukla ahenk kurma arayışını takdir et
10. Dünya üzerinde bir kanser olma-doğa için yer bırak-doğa için boşluk bırak.
Bakıldığında her bir maddenin “Yeni Dünya Düzeni” çerçevesinde hedeflenen maddeler olduğu görülmektedir.
Dünyanın birçok bölgesinde aşılama görevini yerine getiren Bill Melinda Gates Vakfı’nın da sahibi olan Gates, hedefini şöyle açıklıyordu. “Dünya’da 6,8 milyar insan var ve bu rakam 9 milyara doğru çıkıyor. İyi bir aşılama programı ve sağlık hizmetiyle bunu %10-15 azaltabiliriz.”
CNN’in patronu Ted Turner ise bir ara ağzından şöyle bir cümle kaçırmıştı; “225 milyon insandan oluşan bir dünya kurguluyoruz” demişti.
Projenin başını çeken David Rockfeller de 1952 de Dünya Nüfus Konseyi’ni kurarak, dünya nüfusunu doğum kontrol ilacı üretimi, nüfus planlaması projeleri uygulamalarıyla azaltmayı hedeflemişti. Türkiye’de bir ara hatırlarsınız doğum kontrol çılgınlığı vardı. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden yürüyen bilinçlendirme programları, projeler, etkinlikler, seminerler vs.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise tam tersi “Üç çocuk yapın” çağrısında bulunduğunda malum kesimlerin nasıl tepki verdiğini hatırlayınız.
Diğer taraftan tetanoz aşısıyla HCG’nin insana taşınması sonucu, kadınlar kısırlaştırılması ve hamile kadınların çocuğunu düşürmesi hedeflendi.
Avrupa Birliği Ocak 2012 raporuna göre; 2050 yılında dünyada çiftlerin ancak %5 'i normal yollarla çocuk sahibi olabilecek. Önümüzdeki 40 yılda, dünya bu çok acı bir tabloyla karşı karşıya kalacak.
Nükleer silahlardan artık genetik ve biyo-teknolojik silahlara doğru bir kayma söz konusu. Çünkü hem çok tesirli hem de daha az maliyetli.
Avrupa Konseyi Sağlık Birimi Şefi Wolfgand Wogard, bir dönem şöyle bir itirafta bulunmuştu. ”Domuz Gribi salgınının dünya çapındaki panikten faydalanmak isteyen ilaç firmalarının başlattığı “Sahte bir salgın” olduğunu ifade etmişti.
Kuş Gribi dünyaya 2,2 trilyon dolara mâl oldu örneğin. Domuz Gribi’nin maliyeti ise 4,2 trilyon dolardan fazla.
Gebelik döneminde bebeğin beyin gelişimini yavaşlatarak kafatasının küçük doğmasına yol açan Zika virüsü, Ebola ve AİDS gibi laboratuvarda üretilen ve medya aracılığıyla korku salınarak insanları aşılamaya sevk eden birtakım hastalıklar dünya nüfusunu azaltmaya yönelik birer terör hadiseleriydi.
Finlandiya eski Sağlık Müdürü Dr. Rauni Kilde, bir televizyona yaptığı açıklamada, “ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan, hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir” diye konuşmuştu.
1986 yılında “Sessiz savaşlar için sessiz silahlar” projesi. CFR üyesi Jhon Holdren’in küresel ısınma ile mücadele kapsamında atmosferin spreylemesini savuması. Ve bunun hayat bulması. Öyle ki bugün bile semalarımızda gördüğümüz uçaklarda, içeriğinde baryum ve alüminyum bulunan ve insanları Alzemir hastası yapan birtakım kimyasallarla güya atmosferi koruyorlar.
Sonra GDO’lu ürünler vs. tüm bunlar “Yeni Dünya Düzeni” çerçevesinde planlanan uzun soluklu projelerdir.
Ne diyordu Nicholas Rockefeller; “Küresel bir değişimin eşiğindeyiz. Beklentimiz tam zamanında gelecek bir bunalımdır. Uluslar, Yeni Dünya Düzenini o zaman mecburen kabul edeceklerdir." CFR üyesi Paul Warburg ise "Her şey tek dünya devleti içindir" diyordu.
12 Eylül sonrası ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği görevini de yürüten R. Strausz Hupe ise; “Milli devletleri tarihe gömmek, ABD'nin ve bizim en önemli misyonumuzdur” demişti.
Netice itibariyle karşımızda Tanrısal bir güç yok ancak bir dünya imparatorluğu kurmak amacıyla /inancıyla dünyayı her geçen gün kaosa sürüklemek isteyen, insan ve hayvan ırkını azaltmaya çalışan, Ortadoğu'yu kana bulayan ve bilhassa Türkiye'yi/Erdoğan'ı hedef alan, dinimiz İslam'ı yok ederek tek dinli (ortak din), tek dilli yeni bir dünya devletler federasyonu kurmak amacıyla hareket eden küresel bir sistem var.
Kısacası din, para ve politikanın iç içe geçtiği dehşet verici bir projeden bahsediyoruz. Önce bunu bilelim istiyorum. Düşmanlarımızı hafife almayalım ve bu anlamda topyekûn bilinçlenelim.
Yorum Yazın