FETÖ'nün Siyasi Ayağı
CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu nu haftalık gurup toplantısında dikkatle dinledim. Dinledikçe yorumlarımı yapma gereği duydum...
Aynı kendisi gibi maddeler halinde sayıp tek tek manipülasyonlarını ve yalanlarını burada acizane çürüteceğim inşallah!
Kemal Kılıçdaroğlu “FETÖ nün elemanlarını devlet organlarına yerleştiren iradeye FETÖ’nün siyasi ayağı denilir”
Güzel!
O zaman TSK’ya 50 bin tane askeri taa öğrenciliğinden itibaren kim yerleştirdi?
Bunun muhatabı o dönemlerde ki 40 yıllık genelkurmay askeri yetkilileridir.
Askeriye ’ye bırakın sivil iktidarın adam yerleştirilmesini; o yıllarda alnı secdeye giden tüm dindar askerler ordudan ihraç ediliyordu.
Bu çerçevede 2004 yılındaki MGK kararlarına gelelim!
MGK’ da denmiş ki “Ordu’da veya devlette Fetullahçı bir yapılanma vardır” ve bu imzaya açılmış MGK’da ve kabul edilmiş...
Bununla alakalı hiç bir işlem yapılmamış ve siyasi iktidar yani Erdoğan suçluymuş!
Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum?
Bu MGK’da ki Şener Eruygur değil miydi Sayın Erdoğan’a “Karının başını aç” diye tehdit eden?
O günkü MGK’da Erdoğan’ı ve çiçeği burnundaki Ak Partiyi “Karılarının, kızlarının başörtüsü” sebebiyle, darbe ile tehdit eden cuntacıların hazırladığı irtica raporuna mı itibar edecekti siyasi iktidar?
Kaldı ki Kemal Bey sorabilir miyiz?
TSK’ya Fetullahçı subayları 1986’dan beri alan ve onları koruyan ama gerçek samimi dindar askeri öğrencileri atan, genelkurmay yetkililerinin yaptıklarından neden Ak Parti ve Erdoğan mesul oluyor?
O esna da ortada ne Ak Parti ne Erdoğan vardı?
Nasıl sorumlu tutarsınız askeriyedeki FETÖ’ cülerden dolayı Ak Partiyi?
Yine Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki “FETÖ en güçlü dönemini Ak Parti zamanında yaşadı”
El hak bu doğrudur...
Neden doğru?
Çünkü 1968’lerden itibaren CHP, AP ve ANAP zamanlarında doğmuş, büyümüş, gelişmiş bir hareket, tabii ki belli süre sonra olgunlaşacaktı.
1986’da Harp Okuluna giren ve 15 Temmuz 2016’da kanlı askeri darbe teşebbüsünü gerçekleştiren subaylar büyüdü, gelişti ve genelkurmaydaki terfi heyetleri tarafından, 2010’lu yıllarda General olmuşlardı!
Bu da Ak Parti dönemine denk gelmiştir!
Peki bundan nasıl Ak Parti mesul olur?
50 yıllık bir ihanet hareketinden, 10 yıllık bir siyasi parti nasıl sorumlu oluyor? (2013 de patladı cerahat çünkü)
Fetullahçı hareket, Devlet tarafından 2013 yılı sonunda “FETÖ” yani suç örgütü sayıldı!
Hem ortada suç örgütü olduğu kabul edilen bir yapı olmadan ve OHAL’de olmadan, kimi nasıl memuriyetten hatta askeriyeden atacaktınız?
Siz ki Kılıçdaroğlu; FETÖ ile mücadeleye onların medya, banka ve okullarının önlerine giderek mani olmaya kalkmış bir parti olarak bunu hangi yüzle söyleyebiliyorsunuz ?
Velev ki diyelim Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ nun tüm hezeyanları palavraları bir an için doğrudur… (böyle bir şey yani doğru ile Kemal beyi yan yana getirmek pek mümkün değil de) Sayın Cumhurbaşkanımız Kemal beyin dediği meczup ifade ile FETÖ’nün Siyasi Ayağı…
15 Temmuz’da kendi siyasi ayağına karşı mı darbe yapmıştır?
Marmaris’te otelde istirahat halindeki Türk Devlet Başkanına FETÖ’nün silahlı timleri-F 16’larla suikast yapıp çoluğu çocuğu, torunu torbası ile yok etmek için kendi siyasi ayağını mı bombalamıştır?
Öyle mi Sayın Kılıçdaroğlu?
Peki, bunu da geçtik…
Bu darbe yapan FETÖ’nün silahlı timleri, tankları, suikast ekipleri 15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmek veya esir almak üzere Atatürk Havalimanında beklerken yine oraya Ankara’dan gelen bir siyasi parti başkanına selam çakarak yol verdiler!
Sayın Erdoğan öldürülmek üzere CIA- ABD işbirlikçisi yerli üniformalı katillerce beklenirken hangi siyasi partinin onurdan nasibini almamış başkanı elini kolunu sallayarak ve darbecilerce selam çakılarak tankların arasından sıvıştırılmıştı?
Kim bu FETÖ’nün kolladığı ve bir belediye başkanının evinde kırmızı kravatı ile televizyon başında, çay içerek “Darbenin başarılı olması” için sabahı bekleyen onurdan nasibini almamış siyasi parti genel başkanı?
Yani FETÖ’nün suikastle kurşunladığı adam FETÖ’nün siyasi ayağı olacak ama FETÖ’nün selam durup tankları geri çekip yol verdiği onur yoksunu ise masum, demokrat bir siyasi parti başkanı olacak öyle mi?
Ve bunu da o parti gurubunun canlıları ayağa kalkıp alkışlayacaklar gurup toplantısında?
Hah, hah...
Vay iki ayaklı canlılar vay...
Rezil bir kasetle gelen çoban bu sürüyü daha çok otlatır!
Gelelim HSYK (bugünkü adı ile HSK)’ya sızan, 160 Fetullahçı hakim, savcı meselesine?
Evet!
Kemal Bey haklıdır...
2010 yılı 12 Eylül referandumunda “Evet” çıkınca, Sayın Kadir Özbek’in başkanı olduğu HSYK yönetimi komple istifa etmiş ve yerlerine sonradan “Fetullahçı” olduklarını öğrendiğimiz yeni hakim ve savcılar yerleşmişti.
Hatta bu durum dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan’ın da dikkatini çekmiş ve dönemin Adalet Bakanından izahat istemiştir.
Ama Başbakanın, bağımsız yargıda seçimler sonucu oluşan HSYK yönetimine müdahale etme yetkisi yok ki!
Buna karşılık ne yapabilirdi ki mevcut yasalar gereğince?
Hatta hiç unutmam o zamanlar sağ olan, CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç yargı ve HSYK için ''Dedeler gitti İmamlar geldi'' demişti…
Yani, Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay zamanında, yargıdaki örgütlü güç gitmiş ve Fetllahçılar dolmuştu.
Bizim gibi saflarda darbeci yargı gitti diye seviniyorduk. ''Meğerse Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşuz''
Neyse mevzumuza gelelim...
Kemal Bey, bu 160 hakim ve savcı ya tepki verdi mi militan diye?
El Hak verdi!
Pekala Kemal Bey, 17-25 Aralık'ta yargı ve emniyet susturuculu darbeye, FETÖ tarafında teşebbüs edildiğinde ne yapmıştı?
HSYK’nın bu 160 militanın görevlendirdiği Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Aktaş denen şeref yoksunu FETÖ’cüler Erdoğan’ın ve ailesinin harem-i ismetlerine tasallut ederken; sahte tapelerle seçilmiş iktidarı devirmeye çalışırken sayın Kılıçdaroğlu ne yapıyordu ?
Ben söyleyeyim mi?
Bay Kemal o tarihten sadece bir kaç gün önce FETÖ’nün Pensilvanya, New York, Washington DC’de ki örgüt yöneticileri ile kahvaltı yapıyordu.
İspat mı istiyorsunuz?
Hay hay... Buyurun işte ispatı!
Bu resmin çekildiği tarih Kasım 2013’tür...
Yani 17-25 Aralık FETÖ yargı darbe teşebbüsünün hemen arifesinde..
Suç örgütü yöneticileri, kasetle iş başına getirdikleri Kemal Beye, Aralık ayında ne yapması gerektiğinin yol haritasını çıkarıyorlardı!
Yani FETÖ’den sufle alıyordu Bay Kemal?
Öyle ya !
Kemal Bey, 160 hakim ve savcının Fetullahçı olduğunu biliyordu da ABD’deki örgüt yöneticilerini mi tanımıyordu?
Onlarla ne adına görüşüyordu?
Darbeyi onlarla veya o zaman ki ABD Ankara büyükelçisi Ricardione ile planlamıyorsa şayet?
Bir açıklama istesek!
Peki, başka ne yapıyordu Kemal Bey?
FETÖ’nün tamamen yasa dışı ve montajlanmış illegal tapelerini Meclis de gurup toplantısında mikrofona verip Dünya’ya dinletiyordu.
Yani FETÖ’ye yardım ve yataklık ediyordu!
Başka ne yapıyordu Bay Kemal?
Yine FETÖ’nün yargıdaki savcıları olan Ö.Şişman ve H.Celepoğlu gibi şu an cezaevinde ağır hapse mahkum olmuş, suçlu FETÖ örgüt üyelerince, MİT tırları çevrilip Türkiye Cumhuriyeti’nin haremi ismetine girildiğinde ''Türkiye teröristlere silah gönderiyor'' diye ülkesini Dünyaya gammazlıyordu!
Peki, Kemal Bey madem FETÖ’nün ne olduğunu biliyordu ve hükümeti defalarca uyarmıştı bu MİTtırlarını çeviren terörist savcılarında Fetullahçı olduğunu ya da en azından o 160 hakim ve savcıca özel vazifelendirilmiş olduğunu bilmiyor muydu?
Ya da CHP’liler bilmiyor muydu?
Pekala neden daha evvel 160 hakim ve savcıya karşı çıkan Kemal Bey şimdi onların karar ve tasarruflarını hem de illegal olarak müdafaa ediyordu?
Peki bu kadar mı?
Tabii ki hayır!
Kemal Bey, FETÖ'nün hain bir örgüt olduğunu öğrendikten sonra ki destekleri artarak devam etti?
FETÖ’ye neden engel olunmadığı ile alakalı bugün hükümete ve sayın Cumhurbaşkanımıza sözüm ona eleştiri getiren Kemal bey bu hususta da samimi olmayı bırakın bizzat Fetullahçılarla işbirliğinde ve birlikte hareket etmiştir.
Alın size FETÖ'nün siyasi ayağı diyerek yazımı sonlandırıyorum...
Yorum Yazın