Dimyat'a Pirince Giderken...
Mevlana'ya sormuşlar:“O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki, ne bilirsin?
O da cevap vermiş:“Haddimi bilirim!''
Çok mühim bir meziyettir haddimizi bilmek ve ona göre yaşamak.
Âdemoğluyuz! Hırslarımız, nefsimiz, hedeflerimiz ve hayallerimiz vardır. Tabii ki de olacaktır. Ama bunlar aklımızın gerçeklerinin önüne geçtiğinde bizi biz olmaktan çıkarıp başka bir şey yapıyor.
Nereden geldiğimizi ve evvel emirde ne olmak istediğimizi unutmamalıyız… Daha dün çok daha küçük hedefleri hayal ederken onun bin misline kavuştuğumuz halde onu beğenmemek belki de bizi tekrar o küçük hedefleri arar hale getirebilir.
Hayat düz bir hat şeklinde seyretmez her zaman. Hatta çoğunlukta değildir. Umumiyetle dalgalı bir seyirdedir.
İnsanlık tarihini biraz incelediğimizde dahi dalgalı ya da sıkıntılı ve acı zamanların düz, normal ya da huzurlu zamanlara nazaran çok daha uzun süreleri kapsadığını göreceğiz.
Daha net ifade ile savaşlı yıllar savaşsız yıllara nazaran daha çoktur tarihte. Kriz içerisindeki yılların sayısı (buna iktisat, enerji, gıda, hayvancılık vs. dâhildir) kriz içerisinde olmayan yılların sayısından hiçte aşağıya değildir. Hattı zatında krizler, savaşlar, insanoğlunun imtihanlarındandır ve başından hiç eksik olmaz.
Kuran-ı Kerim’de Bakara suresi 155.ayette Cenabı Allah şöyle buyurur;''Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!'' dedikten sonra devamı olan 156.ayette de Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde,“Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” denmesini ve mükâfat ile doğru yola (istikamet üzeri) erişenlerin ancak bunlar olduğunu ve yine devamındaki 157.ayette müjdeler; ''İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.''
Yani ne kutsal kitabımız ne de biraz olsun inceleyeceğimiz insanlık tarihi; hayatın düz ve rahat olmadığını, her an bir yerlerde sıkıntılarla imtihan edilebileceğimizi bize açık seçik söyler.
Öyleyse sıkıntılara ve her türlü imtihana her zaman her halükarda hazır olmalıyız. Bu demek değildir ki her hale boyun eğeceğiz ve daha iyisini arzulamayacağız.
Yukarda da söylediğim gibi daha iyi ve güzeli arzu etmek, hedeflemek fıtratımızda var. Lakin yola çıktığımız anları yani evvel emri hiç unutmadan, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmadan.
Ramazan-ı şerifimiz mübarek olsun... Cenab-ı Allah Teâlâ Ramazan Bayramına bizleri muvassal kılsın.
Yorum Yazın