Değişime Direnen Muhalefet
60 yıldır bu ülkede saç, sakal, bıyık, başörtüsü tartışıldı. Profesörlerimizin en büyük icatlarından biri “ikna odaları” oldu. Atatürk heykelini deterjanlı bol köpükle yıkamak çağdaşlıktan sayıldı. Sayılıyor.
Generaller ise yaşamın her alanına hükmetmeye çalıştı.
Ondan daha da önce; başında şapka, ezanı Türkçe, modern giyimli, balo tertipleyen, Cuma namazı da kılan, kendinden başka varlık tanımayan ancak içi boş, ruhu alınmış bir Türk iskeleti icat ettiler.
Bu iskeletlere 50 yıldır andımız adlı bir metin ezberlettirdiler. Kendilerinden başka kimseyi Türk olarak kabul etmediler. Sonuç; ülkenin yararına olabilecek tek bir çivi dahi çakılmadı. Varsa göstersinler.
En iyi anladıkları iş; saç, sakal, bıyık, başörtüsü tartışmaları ve heykel bakımı…
Moiz Kohen’in talebelerinde değişen bir şey anlayacağınız. Hala içimizde Abdullah Cevdet ve Mahmut Esat Bozkurt zihniyetinde dolu adam var.
Bilirsiniz İttihat Terakki Cemiyeti Siyonistlerden geçilmiyordu. Emanuel Carasso, Nisim Russo, Nissim Mazliyah gibi ajanların yanı sıra dışarıdan Haim Nahum, Avram Galanti ve Moiz Cohen gibi etkili isimler de destek veriyordu.
Osmanlı'yı sekülerleştirmek ve bin yıllık kadim ittifakları param parça ederek ülkeyi ebediyen kontrolleri altında tutmak istiyorlardı. Bugün de öyledir.
Bu ülkede yapılan darbelerin gerçek nedeni budur.
2002 tarihine kadar keyifli bir hayat sürdüler. Darbe dönemlerinde boşaltılan kasalar diğer darbeye kadar devam etti.
Her on yılda bir milletin ayağa kalkmaması için irtica ve bölücülük bahane edilerek ülkeyi soyup soğana çevirdiler.
Bir gecede %6200'e fırlayan faizlerden kimler zengin oldu dersiniz?
Dün şeriat isteriz diyerek Abdülhamid'i indiren paralel devlet örgütlenmesi bugün karşımıza şeriat istemiyoruz diyerek çıktı. Yapı, aynı yapı. Amaç, aynı amaç…
27 yıl sonra 1950'de girdikleri ilk serbest seçimlerde büyük bir hezimete uğrayan CHP'nin bugün milletle inatlaşması hala devam ediyor.
Buna rağmen bugün bunun bir CHP- AK Parti yarışı ya da kavgası olduğunu düşünenler varsa yanılıyor.
Türkiye’nin, yeniden tarih sahnesine adım atacağı çok önemli bir dönemeçte İttihat Terakki’nin tüm bileşenleri bir araya gelerek direnç gösteriyor.
Neticede bu iki ayrı dünyanın, iki ayrı sistemin iki ayrı inancın iki ayrı iklimin kavgasıdır.
Bir yazımda ifade etmiştim. Bugün, Batı’dan Doğu’ya, Doğu’dan Batı’ya doğru gelen yıkıcı güçlerin arasında ayakta kalma mücadelesi veriyoruz.
2.Fatih olarak gördükleri Erdoğan'dan nefret etmelerinin bir sebebi de; Türkiye'nin küresel bir aktör olacağı korkusudur.
Türkiye, yüzyıldır hiçbir büyük savaşa girmedi. Tıpkı Osman Gazi gibi “Ben Müslüman kardeşime kılıç kaldırmayacağım.” diyerek kardeş kavgasına da girmedi. İçeride bir kardeş kavgası yaşanmadı.
İHA, SİHA, MİLGEM, ATMACA, ALTAY, yerli oto vs hiçbirinden memnun değiller. Ekran karşısına geçip bu projelerle dalga geçiyorlar.
Libya-Türkiye hattında yaşanan gelişmeler, Suriye’nin kuzey’inde bertaraf ettiğimiz yüzyıllık İsrail projesi gibi sınır ötesinde gösterilen başarılar muhalefetin ilgi alanına giremiyor.
Kim ne derse desin Türkiye’de özgür, vicdanlı ve işlek kafalı yenilikçi insanların gayretleriyle alışılmadık gelişmeler yaşanmakta.
Böylesi bir dönemde muhalefet, hala mevcut eski düzeni korumak ve onu daha da güçlendirmenin derdinde.
Türkiye’nin kendileri yüzünden neleri yitirdiğini fark edemeyecek kadar sağduyudan yoksun bir muhalefet var karşımızda. Hâlbuki istemeseler de dünya hızla değişiyor ve gelişiyor. Türkiye de bu değişime ayak uydurarak her geçen gün büyüyor.
Buna direnmek mümkün mü?
Muhalefete kalsak bir 50 yıl daha saç, sakal, bıyık konuşuruz biz.
Velhasılıkelam Türkiye muhakkak bir gün, dünyada hak ettiği yere ulaşacaktır. Çünkü bu değişim dalgası artık ciddi bir devlet politikası haline gelmiştir. Kim değişimin ve yeniliğin karşısında yer alırsa kaybeder.
Yorum Yazın