Biz Vicdanı Öldürmedikçe…
“Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır biz onu öldürmedikçe.” (Balzac)
Vicdan, insanın davranışlarının doğruluğunu ve uygunluğunu değerlendirme yeteneği ve içsel ahlakî rehberidir. Vicdan, Allah’ın, kulunun kalbindeki sesidir; vicdandaki bilgiyi veren Allah'tır.
Vicdan, insanın karşı karşıya olduğu durumlarda doğru ve yanlış arasındaki farkı değerlendirmesine yardımcıdır. Hayrı kabul eden, haksızlığı ve kötülüğü kabul etmeyen emin bir yol göstericidir.
Vicdan, başkalarının duygularını anlamaya ve onları önemsemeye yardımcıdır. Bu, empati geliştirmek için önemlidir.
Vicdan, insanın iç huzurunu korumasına yardımcıdır. Vicdanına uygun davranışlar sergilemek, kişinin kendisiyle barışık olmasını sağlar.
Vicdan, insanın toplum içindeki ilişkilerini ve etkileşimlerini yönlendirir. Etik değerlere ve toplumsal normlara uygun davranışlar sergilemek, sağlıklı toplumsal ilişkilerin oluşmasına katkıda bulunur.
Kimi zaman kültürel, dini ve kişisel değerlerden etkilense de genel olarak, vicdan, insanların davranışlarını değerlendirmelerine, başkalarına karşı duyarlı olmalarına ve etik prensiplere uygun hareket etmelerine yardımcı olan önemli bir iç rehberdir.
Allah, doğrularını insana vicdanı yoluyla ilham eder. Kur'an'da, “Biz ona iki yolu da gösterdik” buyrulur. O iki yoldan biri Rahman'ın diğeri ise şeytanın yoludur. Hayatın her noktasında, sabah kalktıktan itibaren akşama kadar binlerce kez vicdan kullanılır. Ve insan bundan sorumludur.
İnsanın yaptığı her davranışta itaat vardır; itaatsiz hiçbir anımız yoktur. Vicdanımıza uyarsak Allah’a, nefsimize uyarsak şeytana itaat etmiş oluruz. Nefis şeytanin kontrolündedir ve çıkarlarına ters düştüğü için vicdanla sürekli çatışır. O halde vicdanımızın sesi daha baskın olmalıdır ki her durumda doğruya yönelebilelim.
Dünya hayatında güzel-çirkin, iyi- kötü gibi birçok zıtlık yaratır Allah. Bu kadar zıtlık olmasının nedeni kıyas yapabilmemiz içindir. Allah, bizim vicdanımıza göre kıyas yapmamızı ister. İnsanın kendini tamamen Allah’a adaması gerekir; sadece "iman ettim" diyerek cennete giremeyiz. İnsan çile çekmeli ki, cennet ve cehennem ehli birbirinden ayrılsın. Vazgeçeceksek vicdanımızdan değil, nefsimizden vazgeçmeliyiz.
Kur'an, "Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun" buyuruyor. Bu Kur’an’la olur, vicdanla olur. Ancak insanların çoğunluğu vicdanının sesini dinlemesi gerekirken, nefsine uyar. Ne kadar acizdir ki buna güç yetiremez. Vicdanının sesini dinleme gücü ise mümine verilmiştir.
İnsan, hata yaptığında vicdanı çok rahatsız olur; Allah’a sığınır, hatasını telafi etmeye çalışır. Aczini ve Allah’a ne denli muhtaç olduğunu derinden kavrar, Rabbine olan boyun eğiciliği artar.
İnsanın aklını ve vicdanını harekete geçiren önemli özelliklerinden biri, içinde taşıdığı derin Allah korkusudur. Allah korkusu dünyevi korkulardan farklıdır ve dünyadaki imtihan ortamında insanın en önemli yardımcısıdır. Çünkü Allah korkusu insanın, şeytana ve nefsinin bencil tutkularına karşı her an dikkatli olmasını ve vicdanını kullanmasını sağlar. İnsan, bu korku sayesinde kötülüklerden ve yanlışlardan uzak durur. Dünyevi korkular insanı telaşa kaptırır, doğru karar almasını engellerken derin Allah korkusu, insana ‘doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış’ yani akıl ve basiret kazandırır.
İnsanlarda imani derinlik ve vicdanın yükselmesi çok önemlidir. İnananlar, her zaman doğruyu işaret eden vicdanlarının sesini dinleyen insanlardır. Dini yalnızca kendi vicdanlarında yaşamaz, diğer insanlara da Rablerinin nimetini durmaksızın anlatma, iyiliği emredip kötülükten sakındırma ve “yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar” zulme karşı mücadele içindedirler. Yüksek vicdanlı insanların Kur'an ahlakını anlatmaları, coşkulu olmaları diğer insanları da olumlu etkiler, şevk verir. Samimi çaba gösteren insanları gördüklerinde, diğer insanların da gayreti artar. Örnek insan çok değerlidir. Vicdan sahibi, kararlı, samimi örnek insanların sayılarının artması gereklidir.
Vicdanı kullanmak önemli bir ibadettir. Aleyhimize de olsa, çıkarlarımıza da dokunsa mutlaka vicdanımızdan yana olmalıyız. Nefsimiz kötü davranışları kolay ve güzel gösterse de bizi yanıltmasına ve kötülüğe sürüklemesine izin vermemeliyiz.
Eğer bütün vicdanlar diri olsaydı, insanlık âleminde bunca zulüm ve katliam olur muydu? Allah her şeyi görüyor; insanlar görmüyorsa da Allah görüyor. Bu yüzden vicdanımızı sürekli diri tutmalı ve vicdanî birliği kurmalıyız. Özellikle de zulüm ve cinayetlerden üzüntü duymayan hatta gurur duyan zalimlerin zulmüne, “hayvandan daha aşağı” olanların yaptığı soykırım vahşetine şahitlik ettiğimiz şu günlerde…
Yorum Yazın