Başımızdaki Büyük Bela
Allah dünyayı sevgi üzerine kurmuş ama insanların büyük bir kesiminin sevgiden söz ettiğini işitiyor musunuz? Sosyal paylaşım sitelerine bakın; yazılan yazılarda ve yorumlarda samimi sevgiden bahsettiklerini görüyor musunuz? Hep kin dolu yazılar, hep ‘çamur’ siyaset, hep öfke, hep nefret dili. Çoğu insanın genelde yaptığı; tartışma, saldırı, fitne çıkarmak, ona buna laf söylemek, iftira atmak, etrafa nefret saçmak.
Televizyonlara haddini bilmeyen, kavgacı insanları çıkartıyorlar. Bu kişiler de sinsice üslupla, sinir uçlarına dokunarak konuşuyor, ortamda gerilim oluşturuyorlar. Bakıyorsunuz; ne sevgi var, ne merhamet, ne şefkat, ne de muhabbet var. Sürekli bir tartışma, sürekli karşısındakini sorgulama, hakaret, bağırma ve alaycı bir üslupla aşağılama. TV başındaki herkes o belâyı gerilim ve rahatsızlık içinde seyrediyor. Sonunda herkesin canı yanıyor, insanlar mutsuz oluyor. Mutluluk ve sevinç veren konuşmalara ise çok nadir rastlıyorsunuz. Dünyanın birçok ülkesinde aynı durum yaşanıyor.
Sürekli tartışmak ister bu tipler. Bilmeyen de geceli gündüzlü tartışır, onlara açıklama yapmaya çalışırlar. Oysa bu kişiler sırf şeytanî zevkini almak için, kavga olsun, muhalefet olsun, kargaşa olsun diye tartışırlar. Onların amacı da besini de budur adeta. Tartışmaya psikolojik açıdan hazır olmayan bu insanları yanlış düşüncelerinden kurtarmak ve gerçeği bulmasını sağlamak zordur, hatta mümkün değildir.
Oysa insan sevgiden bahsetmeli. Birkaç kelime bile olsa kin ve nefret yerine sevgi olmalı. Ancak bu insanların dilleri kilitlenmiş, konuşamıyorlar... Olmuyor; aşkı, sevgiyi, şefkat ve merhameti anlatamıyorlar. Allah, niyetlerine binaen onlara sevgiden bahsetmeyi nasip etmiyor.
Özellikle son dönemde dozu iyice artan bir nefret bombardımanı altındayız. Kendisi gibi düşünmeyen/yaşamayan insanlara bir kadın, bir anne hatta bir bebek üzerinden saldıracak kadar azgın insanlara şahit olduk. İnsan bunca kin ve nefreti kalbinde nasıl biriktirebiliyor ve kırılan fay hattından gürültüyle açığa çıkan enerji gibi kendince bir sebep bulup bir anda nasıl etrafına saçabiliyor.
Kalbindeki sevgiyi öldürmüş olan ne çok kötü var. Bir bebek masumiyeti bile o sevgisiz ölü kalpleri diriltemiyor. Sevgisizlik korkunç bir şey. İnsanın her an kavgaya hazır ve tartışmacı, nefret ve öfke dolu olması çok ürkütücü. Kendi görüşündeki, kendi çevresindeki insanlarla dahi tartışan, kafası karmakarışık, görüşü puslu insanlar ne kadar zarar verici.
Kimse kimsenin namusuna, haysiyetine el uzatamaz, kimse kimsenin canını yakamaz, kimse kimseye hakaret edemez, kimse kimsenin onuru ile oynayamaz; özgürlük bu değil! Ahlâksızlığın, kural tanımazlığın ve hadsizliğin kaynağı haline gelen, etik değerlerin adeta talan edildiği sosyal medya kesinlikle disiplin altına alınmalı.
Tartışmak, çekişmek, sürtüşmek, düşmanlık, kin ve nefret beslemek, insanların titizlikle kaçınması gereken ve Allah’ın beğendiği ahlâka ters, kötü özellikler. Samimi insan hiçbir zaman bu duygulara kapılmamalı, mütevazı, şefkat ve sevgi dolu olmalı, kötülüğü iyilikle savmalı.
İnsanın Allah’a olan bağlılığı derinleştikçe, sevgi gücü de artar. Allah, samimi her kulunun kalbine bu duyguyu ilham eder. Aklı örten, mantık dışı, yapmacık, samimiyetsiz ve insanın oradan buradan gördükleriyle şekillenen komik bir duygu değil, ciddi bir histir gerçek sevgi.
İnsan, dünyada her an sevdikleriyle bir arada ve her şey istediği gibi de olsa, tümünün sonu gelecek, ölüm tadılacak. Kalbinde kin ve nefretle cennete gidebilir mi insan? Burada, dünyada dostluğu öğrenecek, sevmeyi öğrenecek, iyi niyetli olmayı, affetmeyi, merhameti, doğruluğu-dürüstlüğü, güzel söz söylemeyi öğrenecek ve tüm bunların birer nimet olduğunu bilecek önce.
İnsan, Allah’ın verdiği en büyük nimetlerden olan ’sevgi gücünü’ çok iyi kullanmaya, sevgi ve merhameti yaşama konusunda engelleri varsa kaldırmaya çaba göstermeli. Konuşurken kalbe hitap etmeli ki kalplerde sıcaklık oluştursun.
Ki samimi müminlerin muhabbetinden kalplere nur akar, güzellik ve sevgi akar. Kurdukları sofrada ruhu besleyen her türlü yemek vardır. Her insan orada kendisine şifa olacak gıdayı bulur.
Sen hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en güzel şekilde tartış. Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. (Nahl Suresi, 125)
Yorum Yazın