Başarının Kıymetini Artıran Yaşanan Zorluklardır
Zor zamanlar insanın Allah'a olan sadakatini ve teslimiyetini gösterebileceği, aynı zamanda sonsuz ahiret hayatı için de çok fazla ecir kazanabileceği anlar. Bu çok değerli zamanlarda, iman sahibi insan tüm bunların ardındaki hayır ve hikmeti bekler. Yaşadığı zamanın Allah'ın kendisi için yaratmış olduğu bir fırsat olduğunu düşünür.
Allah’a duyulan sevginin en güzel ifade edilebileceği zamanlardır zorluk anları. İnsanın, karşısına çıkan o zorlu görüntülerle yüzleşme zamanında göstereceği sabır, ahiretteki sonsuz hayatında kesinlikle karşılığını alacağı en güzel ahlâk özelliklerinden biri. Zoru, sıkıntıyı gördüğünde geri dönüyorsa insan, bu sevgi değildir. Sevgiyi kanıtlamak için zorun görülmesi, çilenin yaşanması lâzım.
Tarih boyunca tüm peygamberler/elçiler yurtlarından sürülmüş, baskı altına alınmış, hatta öldürülmeye kadar varan zorluklar yaşamışlar. Ancak tümü bu zorlu olayları Allah’a duydukları aşk ve imanlarından kaynaklanan şevkle karşılamışlar. Yusuf(as) iftiraya uğramış, suçsuz olduğu bilinmesine rağmen yıllarca zindanda kalmış, İbrahim(as) kavminin ileri gelenlerince ateşe atılmış, Musa(as) Firavun'un, Muhammed(asm) kavminin tehdit ve baskılarıyla karşılaşmış. Ancak bu mübarek insanların hepsi, yaşadıklarının imtihan olduğunun bilincinde Rablerine teslim olmuş, O’na güvenip dayanmışlar.
Allah yolunda mücadele edenler, peygamberlerin geçtiği yollardan geçerler. Onların başına nasıl dertler ve belalar geldi ise, mümine de dertler ve belalar gelir. Allah’a olan teslimiyetin ve sevginin ifadesi için çok önemli imkandır zor zamanlar. Ne güzel; Allah’tan bir rahmet; insanın nurunu artıran, şevkini, heyecanını tetikleyen, insana sağlık sıhhat ve güzellik veren... Kısacası, zorlu ortam müminin adeta cennetidir.
Bugün de inanan insanlar, ellerini ve dillerini kötülükle uzatanların dört yandan kuşatması altında bile Kur’an’ı yaşama, güzel ahlâkı yaygınlaştırma ve bu yolda mücadele konusunda aynı kararlılık içinde olmalı. Yaşanan engeller ve zorluklardan asla yılgınlık ve ümitsizliğe kapılmamalı, Kur’an'da bildirilen kardeşlik ve özveri duygularıyla bu değerli anların kazandıracağı ecri kaçırmamalı. Kusursuz imtihan mekânı olan dünyada, yine imtihan gereği yaratılmış olan uğraşılar ve nefsani çıkarlar, onları bu üstün ahlâkı yaşamaktan alıkoymamalı.
Dünya hayatı çok kısa. İnsan dünyaya yalnızca doğup, büyüyüp, çoğalıp, ölmek için gelmedi ki, bunlar hayvanların da özellikleri. İnsanın asıl amacı bunlar değil. İnsan doğar, Allah’a kul olur, Allah’ın hoşnutluğunu kazanma çabasıyla yaşamaya çalışır, Allah yolunda fedakârlık eder, O’nun rahmetini ve cennetini amaçlar. Bunun için risk alan insan, Allah’a halisane teslim olan insandır.
Kuşkusuz Yüce Allah'ın Katında takdir ettiği sonuç gerçekleşecek. Güzel sonuca vesile olanlar gösterdikleri bu ciddi çabanın ahirette karşılığını alırken, özveriden ve mücadeleden kaçınanlar, Allah'ın kendileri için hikmet ve hayırla yarattığı zamanları değerlendirememiş ve ecir imkânlarını kaçırmış olacaklar.
En güzel sonuç, Kur’an’da da haber verildiği gibi mutlaka inananların lehine olacak. Allah vaadinden asla dönmez; bunu bilir, buna inanırız. Allah bütün noksanlıklardan münezzeh, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve kesinlikle galip gelendir; "Ol" sözüyle dilediğini yapandır. İnsan ise Rabbi karşısında ihtiyaç ve acz içinde olandır, Allah'ın yardımına, desteğine ve rahmetine muhtaçtır. Bu nedenle göstereceği çaba, insanın yalnızca kendi kurtuluşu için olacaktır.
Şu unutulmamalı ki Yüce Allah, beğendiği bu güzel ahlâkı yaşamayı içten arzulayan kullarını kolaylaştırarak görünen ve görünmeyen yardımıyla başarıya ulaştırır. Başarının kıymetini artıran ise yaşanan zorluklardır.
Her kim (başkaları için) harcar ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşırsa,
Ve en güzel olanı doğrularsa,
Biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız. (Leyl Suresi, 5-6-7)
Yorum Yazın