93 Harbinden İdlib’e
1877’de 93 Rus Harbine girmeyebilirdik!
Sadece Karadağ’da bir kasabayı bırakın sulh edelim dedi Rusya…
O dönem Meşruti Meclis ve hükümeti yönetiyordu Osmanlı Devletini.
2. Abdülhamid Han yeni padişah ve tamamen devre dışı idi.
İngilizci Mithad Paşa ise illaki savaş diyordu..
Çünkü, daha bir kaç ay önce içinde Mithad Paşa’nın da olduğu İngilizci çete amcası 32. Osmanlı Padişahı ve Halifesi Abdulaziz Han’ın Çırağan’da bileklerini keserek katletmiş ve yerine 5. Murad’ı padişah yapmışlardı.
Bu tam İngiliz destekli askeri bir darbe idi.
Ne var ki sadece üç ay tahtta kalacak olan 5. Murad Han akıl sağlığını kaybetmişti.
Bunun üzerine veliaht şehzade 2. Abdülhamid Han, Mithad Paşalara Meşrutiyet sözü vererek padişah oldu.
1876 sonlarına doğru da 1. Meşrutiyeti ilan etti.
Yani, 144 yıl önce bizim içinde partiler bulunan demokratik bir meclisimiz vardı.
Mithad Paşa ve Meşruti Meclis iş başında olduğu için Padişah Abdülhamid Han’ın eli kolu bağlı idi.
Her şey meclis ve Sadrazam Mithad Paşa tarafından idare edilip karar veriliyordu.
Onlarda İngilizlere tabii idi!
İngilizlerde bugünkü ABD ve Batı Emperyalizmi gibi hep Türklerin, Ruslarla savaşmasını istiyorlardı...
Tıpkı 1853 Kırım savaşındaki gibi…
Türkler Ruslarla savaşacak İngilizler ise hem Osmanlıya para satacak hem de İki rakibini yani Rusya ve Osmanlı Devletini yıpratacaktı!
Sonrası malum.
Yine büyük toprak kayıpları ve tam takır olmuş bir hazine.
Mithad Paşa hükümeti ve meclisin savaş isteği galip gelmiş ve 93 Rus Türk Harbi başlamıştı.
Karadağ’a bağlı bir kasabayı versek çıkmayacak olan savaş da öyle bir mağlubiyet aldık ki 13 ay önce Tuna Nehrinde olan Rus ordusu, 1878 Nisan ayında Yeşilköy- Bakırköy önlerine gelmişti!
Osmanlı Ordusu savaşamamıştı bile!
Bunun çeşitli sebepleri ayrıca vardır... Farklı bir yazı mevzusudur.
Sadece Plevne’de Gazi Osman Paşa büyük ve destansı bir direniş gösterebilmiş fakat o da nihayetinde esir düşmüş ve kaleyi kaybetmiştik.
Kaybedeceğimiz savaşa girmenin bedelini ağır ödeyip Ayastefanos Antlaşmasında çok büyük toprak kaybına uğradık!
İçerde darbe yapan ordular ve komutanlar dışarda savaşamazlar.
Savaşsalar da mağlup olmaya mahkûmdurlar.
Mithad Paşa hükümeti, Abdulaziz Han’ı askeri darbe ile önce tahttan indirip sonra Çırağan’da bileklerini keserek katlettirmesini unutturmak için Rusya ile savaşa girmiştir.
Yargılanmaktan ve meşru halifeyi katletmekten mesul tutulmaktan korkuyordu Mithad Paşa ve avanesi.
Hoş!
Korkunun ecele faydası olmadı...
İhaneti ve ağır hezimeti gören Abdülhamid Han bu gereksiz savaşa bizi sokan ve hem Garp, hem Şark (Erzurum- Aziziye tablaları önünde ) cephelerinde tarihimizin en ağır toprak kayıplarına sebep olmuş Meclis-i Mebusan’ ı kapatıp (tatil edip) idareyi eline almıştır.
Mithad Paşa ve avanesi de Yıldız Mahkemelerinde yargılanıp hak ettikleri cezayı almıştır.
93 Rus Harbine girmeyebilirdik.
İç ihanet sebebi ile girdik.
Rusya ile tarihte çok Harp ettik...
Lüzum ederse yine ederiz.
Millet olarak savaştan kaçmadık kaçmayız.
Peygamberimiz Efendimiz ( s.a.v ) in buyurdukları gibi
“Savaşı temenni etmeyiniz ama savaşmak mecburiyetinde kalırsanız da sabrediniz” ilkesince savaşta direniriz.
Yeneriz veya yeniliriz.
Takdir Cenab-ı Allah’ındır...
Ama savaşa kendi hür irademizle ve devletimizin milletimizin menfaati olacaksa, en mühimi de
“Başka çare kalmamışsa” girilir...
Öyle; ABD, İsrail veya NATO istiyor diye Rusya ile harbe girilmez.
Bugün Türkiye’miz çok büyük bir mülteci akınına uğramamak ve hudut kapılarında On binlerce masum katlolmasın diye “Zalim Esed” rejimi ile çatışmak zorunda kalmıştır.
Türkiye, kendi hudutları dışında güvenli bölgeler oluşturmak mecburiyetindedir.
Türkiye, yine hududunun dibinde bir terör koridoruna izin vermeyecektir.
Suriye rejimine karşıdır ama Suriye’nin kantonlara bölünüp parça parça edilmesine de karşıdır.
Suriye’de Rusya, ABD ve birçok taşeron terör örgütü cirit atmaktadır.
Sahada inisiyatif almasaydık masada konuşamaz ve varlık gösteremezdik.
“Tarlada izi olmayanın, hasatta sözü olmaz” der atalarımız!
Savaştık.
Yine savaşırız.
Ama tuzağa düşmeyiz.
ABD ve İsrail’i sevindirmek için değil, savaş bir zaruret olduğunda savaşırız.
Rusya ile çok büyük ticari, askeri, kültürel antlaşmalarımız ve karşılıklı menfaatlerimiz var.
Daha yapacak çok işimiz var Rusya ile…
Evet, boyun eğmedik...
Sahada her şey istediğimiz kadar olmasa da onların istediği gibi de olmasına izin vermedik.
Bize rağmen Suriye’de hiçbir şey yapılamayacağını Rusya’da, tüm Dünya’da gördü.
Daha evvel El -Bab, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile kurduğumuz güvenli bölgeleri tahkim ettik...
Her şey bir yana şunu hiç unutmamamız lazım.
Rusya bizim coğrafyamızda yakın komşumuzdur.
Son 300 yıl içerisinde en çok savaştığımız ülkedir.
Ne onlar bizi yok edebilmiş ne biz onları.
Birlikte yaşamaya mecburuz.
Gerekirse yine savaşırız.
Ama başkaları istediği için değil...
Yorum Yazın