3 Kasım
Tıpkı 1 Kasım gibi 3 Kasım da birçok unutulmaz tarihin yıl dönümüdür.
En mühimi ve eskisi, 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı…
3 Kasım 1996 Susurluk Kazası – Çatlı’nın vefatı…
3 Kasım 2002 - Ak Parti İktidarının Başlaması ( 17 yıl doldu )…
30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesini, Limni Adasının Mondros adlı Limanında Agamemnon Zırhlısında, Osmanlı Hükümeti Murahhas Heyeti Adına Rauf Bey ( Orbay ) tarafından imza edildikten sonra, 7.Maddeye dayanarak İngilizler ilk askerini Musul’a yine bir 3 Kasım günü çıkartmışlardı…
Rauf Orbay’ı Limni ye Mütareke için yollayan Osmanlı Devleti Hükümeti adına Sadrazam Ahmet İzzet Paşadır…
Padişah Vahideddin Han da Rauf Beye ( o esnada Bahriye Nazırıdır ) şunu tembih eder.
Sakın bizim sana çizdiğimiz hudutları çiğneme ve verdiğimiz mührü yanlış kullanma.
-İşgal Kuvvetlerinin İngiliz Amirali, Calthorpe Agamemnon zırhlısında (bu zırhlı Çanakkale 18 Mart Deniz Savaşlarında batırdığımız İngiliz Gemisidir-intikam için bu gemi de yapılmıştır) Rauf Beyi ikna ederek 7. Maddeyi imzalayacak kıvama getirmiştir.
Ancak Rauf beyin aklına Sultan Vahidedin Hanın tembihi gelir.
Padişah ona ''sana çizdiğimiz sınırların dışına teklif gelirse sakın imzalama ve mührünü al terk et Gemiyi İstanbul’a dön'' diye tembih etmiştir!
Bahriye Nazırı Rauf Bey Payitahta telgraf çeker, 7.Madde kafasına yatmamıştır çünkü. Nedir peki 7. Madde? İtilaf kuvvetleri bir tehlike gördüklerinde ve lüzum hissederlerse Osmanlı Devletinin istedikleri şehrine liman veya tersanesine asker çıkarıp işgal edebileceklerdir!
Bu açıkça elimizde kalan son kale olan Anadolu’nun da istendiği zaman işgal edilebilmesini sağlayan bir maddedir. Rauf Bey ben bu maddeyi imzalamam dedi… Size işgal hakkı tanıyor dedi, işgal kuvvetleri komutanı Amiral Calthorpe’ye geminin içerisinde
Amiral ne dedi biliyor musunuz?
''Ben size asker sözü veriyorum asla böyle bir şey olmayacak''
(Bu söz bana başka bir şeyi hatırlattı da neyse bilenler bilir )
Bu arada geceydi ve Rauf Bey Payitahta telgraf çekmiş ve cevabını bekliyordu.
Padişah Vahideddin Han’a telgraf ya geç ulaştı, yada uyuyor idi gece olması sebebi ile.
Ama Amiral Calthorpe bastırıyordu Rauf Beye, imzala diye.
Mühür Rauf Beyde idi, Süleyman o idi çünkü.
Ama 7. madde imzalanacak bir madde değildi ki?
Çocuk olsa imzalamazdı o maddeyi?
Ne demek ''gerekli görüldüğü takdirde İtilaf Kuvvetleri istedikleri Osmanlı Toprağına asker çıkarıp işgal edebilirler? ''
Rauf Bey gibi adı Hamidiye Kahramanına çıkmış, Bahriye Nazırı bir devlet adamı, nasıl olur da Anadolu’nun tamamının işgaline yol açacak bir maddeyi, hem de sözde ''asker sözü'' ile bir İngiliz İşgal kuvveti komutanına uyar da, Padişah’ın ''irade i seniyyesine rağmen'' sabahı beklemeden gece imzaladı Mondros Mütarekesini…
Evet, bu imzadan sadece 2 gün sonra 'asker sözünü tuttu'' ve İngilizler Musul’a 3 Kasım da asker çıkardılar.
O esnada Mührü, Agamemnon Zırhlısında muahedeye yapıştıran Rauf Bey de zafer kazanmış kumandan gibi İstanbul da zatı şahanelerinin yanına girmek için Başmabeynci Ali Fuat (Türkgeldi) den randevu istiyordu .
Zatı Şahaneleri (36. Osmanlı Sultanı ve Müslümanların Halifesi Vahideddin Han) ise yaptığı bu büyük gafletten mütevellid Rauf beyi huzura kabul etmemiş ve yüzüne bakmamıştır.
Evet, Mondros’ dan sadece 3 gün sonra Musul’a, 13 Kasım’da İSTANBUL’a Payitahta, akabinde Antalya’ya İtalyanlar, Antep ve Maraş’a Fransızlar ve en sonda 15 Mayıs 1919’da İngilizlerin bizzat himayelerinde onların gemi ve zırhlıları ile Yunanlılar İzmir’e işgale çıkmışlardı.
Halbuki Yunanlılar Harbi Umumide ( 1.Dünya savaşında ) bizimle savaşmamışlardı?
İtilaf kuvvetlerinden de değildiler.
İşte Rauf Beyin attığı bir imza-vurduğu mühür tüm Anadolu’nun Payitaht İstanbul'un Müslümanların Halifesinin ikametgâhının işgaline sebep oldu.
Daha doğrusu İngilizlerin ve tüm İtilaf kuvvetlerinin, yegâne istinat noktası bu 7. madde idi.
Peki, neden bu imzaya Rauf Bey yollandı?
Aslında Padişahın Limni adasına Damat Ferid’i mütareke imzalaması için yollamak istediğini herkes biliyordu… Çünkü Damat Ferid daha Paris Konferasına yeni katılmış, İtilaf kuvvetlerinin ne niyette olduğunu biliyor ve Paris de iyi bir performans göstermişti.
Versay Muahedesi ile Almanya teslim olmuş, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan pes etmiş yalnız direnen Osmanlı Devleti kalmıştı.
Onu da teslim alacaklardı ama bu hiç olmazsa, Misak-ı Milliyi kurtarmak istiyorduk ,Devlet ve Millet olarak !
Mustafa Kemal Paşanın defalarca belirttiği üzere, bizde Cenup ( Güney ) hudutlarımız ve aşağısı ise Arap halklarının Pilesibitine ( Halk oylamasına ) bırakılmıştı.
Yani Arap Yarımadası ( Ceziret ul Arap ) referandumla ister istiklallerini ilan edebilirlerdi, isterlerse Türk Devletine bağımlı, Hilafete sadık yaşayabilirlerdi?
Tüm bunları bilen, başta İngilizler ve itilaf kuvvetleri, bu şekilde bilhassa Basra, Musul ve Bağdat sancaklarını, Osmanlıdan yani son Türk Devletinden koparamayacaklarını bildiklerinden, yeni bir plan hazırlamış ve Anadolu’yu işgal edecek mütarekeyi, imzalatmayı başarmışlardı. İşte 3 Kasım 1918 aynı zaman da bu Mondros Mütarekesinin imzalandıktan (30 Ekim 1918) sonra 7.maddeye istinaden Basra ve Musul sancaklarımıza işgal kuvvetleri çıkarmalarının da yıl dönümüdür.
Başta dedik ya, 3 Kasım çok enteresan sene -i devriyeleri yaşadığımız bir tarihtir…
Ha unutmadan söyleyelim yazımız bitti çünkü.
Rauf Bey i (Orbay) Limni ye kim gönderdi?
Daha doğrusu Sadrazam İzzet Paşa, neden Damad Ferid Paşanın değil de onun gitmesi için Zatı Şahanelerine çok ısrar etti?
Bunu da sevgili, tarihçi büyüklerimiz biliyorlar onlar söylesin!
Bu yazının konusunu aşar çünkü…
( Mustafa Albayrak 3 Kasım 2019 - Zekeriyaköy )
Yorum Yazın