28 Şubat’ın Ardından
Hep söyledik tekrar edelim yine. FETÖ ile mücadele kolay ve klasik terörle mücadele şekillerinde sürecek bir mücadele değildir. Kanser hücresi gibi organlar arasına yerleşmiş ve zayiat verilmeden ayıklanması zor bir tedavi şekline sahiptir... Bir defa bunu baştan kabul edelim. FETÖ ile mücadele ederken '' nasıl ki kanserle mücadele de bilhassa kemoterapi de hasta hücreler ölürken yanında sağlam hücrelere de zarar verilmektedir ,işte FETÖ de de suçlu ile suçsuzu ayırmak hiç kolay olmuyor ve olmayacaktır bundan sonra da.. Hiç kimse de bu mücadele de hata yapılmıyor demiyor zaten. Karşımızda Dünyanın tüm emperyalist istihbarat örgütleri ile iç içe tüm psikolojik savaş unsurlarını bilen Dünyanın en alçak terör şebekesi var. Yapmadıkları oyun istismar etmedikleri konu yok bunların. Hak ile Batılı öyle ustalıkla iç içe yerleştirip mücadeleyi zorlaştırıyorlar ki Devletin ve Milletin mücadele şevkini kırıp ''bu kadar da olmaz dedirtmek istiyorlar'' Buna en büyük misal MOR BEYİN diye bilinen By Lock kafa karıştırmalarıdır. Binlerce insan bu operasyonda mağdur olmuş ve Devletimiz zor durumda bırakılmak istenmiştir. Allah'tan kısa zaman da farkına varılmış ve masum insanların mağduriyetleri giderilmiş ya da giderilmektedir! Ancak bunun sebebi de bu tuzağı kuran yine alçak Terör örgütü FETÖ dür. Yani suçlu tuzağa düşen değil tuzak kurandır bunu bilmeliyiz mutlaka.
Bunları söyledikten sonra '' peki ne yapmalıyız? '' sorusuna sıra gelir. Haktan adaletten merhametten inanan ve bahseden insanlar bu olaylar karşısında nasıl tepki vermelidir? Nasıl davranmalıdır? Çünkü çok büyük bir bilgi kirliliği yaşayabiliyoruz! Son 28 Şubat’ta bunu bir kez daha gördük yaşadık.
Bir defa her şeyden evvel şunu bilmeli ve tam anlamı ile idrak etmeliyiz ki, FETÖ akıl ve zekâ olarak tüm terör örgütlerinin üzerinde bir seviyededir. Ortada bir karmaşa paradoks varsa ya da bir çarpıtma bunun ilk telif hakkı FETÖ ye aittir! Misal “Kontrollü Darbe” söylemi.. Bu ilk defa FETÖ tarafından dile getirilmiş ve ülkemizde ki işbirlikçilerine kullandırtılmıştır. Yani bu ifadeyi FETÖ den evvel kullanabilecek zekâ seviyesine sahip bir Hain yoktur bu ülke de. Önce FETÖ sonra diğer hainler seslendirdiler!
Yine'' 28 Şubatı arıyoruz ya da 28 Şubat tan ne farkımız var? ''söylemleri. Bunu da ilk defa biz yine FETÖ elebaşı veya eniklerinden duyduk ilk önce. Ondan sonra ülkemizde ki işbirlikçileri dillendirmeye başladılar. Önceki gün Bursa cezaevinden bir gurup Başörtülü mahkûm hanımefendinin görüntüsü yayınlandı. Bunu birçok kesim paylaştı. Ama ilk haber kaynağı yine FETÖ hesapları idi. Daha sonra bunu sosyalisti, kemalisti, islamcısı da paylaşmaya başladı. İnanan insanların yüreğini burkması için istismar için paylaşıldığı o kadar açıktı ki? Zaten kullanılan fotoların üzerlerine altlarına yazılanlar hep benzer şeylerdi.. ''Siz 28 Şubat ta ki başörtüsü zulümlerinden şikayet ediyorsunuz ama alın size bir dolu başörtülü hanım ve bunlar hükümet tarafından Bursa cezaevine hapsedilmişler, ne farkı var 28Subat tan? ''Tamam, da kardeşim bu hapsedilen hanımefendiler “Başörtülü oldukları için veya Başörtüleri ile bir kamusal alanda bulunmak için mücadele verdiklerinden dolayı hapiste değiller ki?” Çünkü 28 Şubat ta hapsedilen kadınlarımız, kızlarımız bu saik ve sebeplerle yani başörtülü olduklarından zulüm gördüler . Hem Devletten şunu mu istiyoruz subliminal olarak? “Efendim başörtülü hanımlar suç işleseler de hele de darbeye teşebbüs etmiş eli kanlı 251 Müslümanın katili bir örgüt üyesi olsalar da pozitif ayrımcılık yapılmalı ve hapsedilmemelidir !” bu mu istenen?
Peki, var mı bu o çokça zikrettiğimiz “İslam’ın adalet-hak-hukuk anlayışında?”
Siz kimi kandıracağınızı zannediyorsunuz ki bu başörtülü mahpus hanım görüntüleri ile?
İyi o zaman intihar bombacısı DEAŞ militanlarını da, namaz kılıyorlar veya kadınsa başörtülüler deyip eylem de özgür bırakalım...
28 Şubat tan ne farkımız var? Ya da “28 Şubat’ı arar olduk” söylemlerinde bulunanlar haysiyet şeref ve izandan yoksun kimselerdir.
Türkiye de şu anda Başörtülü olarak kamu da çalışmak istediğinden mütevellit tek kişi yoktur mağdur olan. Hakim, savcı, general, vali bile olabilir. Amaçları net ve çok aşikar : “FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak, hakkı batılı birbirine karıştırmak. Şunu da hatırlayalım “28 Şubat’ta mağdur olmuş başörtülü hanımlar kızlar üniversite ve diğerleri okul önlerinde coplanır darp edilirken bu FETÖ üyesi şimdi başörtüsü ile poz veren hanımların sapkın örgüt elebaşısı Gülen “Başörtüsü füruattır, devlet ile karşı karşıya gelinmez açsınlar başlarını okula gitsinler” dememiş miydi? Kemalist laik cunta başörtüsünü yasaklayınca itaat edin diyenler, bugün Müslümanlarca yönetilen ( her türlü eksiğine rağmen ) Devlete itaati neden dillendirmiyorlar? Devlet muhafazakâr ve Din ile barışık bir halde olunca mı kötü oldu bu çevrelerce? Müslüman bir şahsiyetin tüm Dünya Mazlumlarının umudu olup antiemperyalist bir çizgide olması mı ağırlarına gidiyor yoksa Devletin başında?
Aynı alçaklığı çarpıtma ve tezviratı siyasal Kürtçüler bilhassa HDPKK çevreleri de Kürt vatandaşlarımız hakkında yapıyorlar! Misal şu an da Edirne de çürüyen terörist diyordu ki “Kürtlere Erdoğan’ın yaptığı zulmü daha evvel hiç bir siyasi ya da devlet büyüğü yapmamıştır!” Allahtan korkmaz kuldan utanmaz bu terörist ve avanesi nasıl da yalanı peynir ekmek gibi yiyor görüyor musunuz? İktidara geldiğinin daha 18. günü Kürt vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı bölgelerden OHAL’i, Kürtçe yasağını kaldıran ana dilde konuşmayı, köy isimlerini serbest bırakan ve göğsünü gere gere her Kürt vatandaşımızın ben Kürt’üm diyebilme hakkını getiren adama “Sen Kürtlere zulmettin” deme çukurluğunu söyleyebilmişlerdir! Yani İslamcısı Kürtçüsü Kemalist’i Sosyalisti birleşmiş tıpkı 31 Mart 1908 de ki gibi meşru liderimize saldırmaktadırlar Bu ülke de 1979'da dönemin Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi “Ben Kürdüm. Türkiye'de Kürtler var” dediği için 27 ay hapis yatmıştır. Şimdi ise Devlet Televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapmaktadır Allah tan korkmaz kuldan utanmazlar.
Yine Merhum ''Ahmet Kaya Kürtçe bir şarkı yaptım ona klip yapacak cesur bir yapımcı arıyorum '' dediği için Magazin Gazeteciler Derneğinde hem de sanatçı kisveli alçaklarca Linç edildi sürgüne yollandı ve adam kahrından gurbette öldü. Şimdi kim mani olabilir Kürtçe şarkıya klibe vicdansızlar ?
Peki, bu özgürlüğü veren kim? Başörtüsüne İslami kesime olan kısıtlamalara ( bilhassa İmam Hatip Liselilerine ve Kuran Kurslarına olan kısıtlamalara ) kamusal alan da ki rahatlığa Din Dil ve Vicdan özgürlüğüne serbestiyet getirmiş, 95 yılın en demokrat en özgürlükçü siyasisine tıpkı 110 sene evvel Abdülhamid Hana yaptıkları iftiralar gibi çamur atan “Diktatör” diyen zavallılar! Sizin de Rıza Tevfik gibi nasuh bir tevbe edip, Erdoğan daha ölmeden sağlığında onun ruhundan istimdat etmenizi bekliyoruz. O günün İslamcıları da Siyonistlerin yanında yer almışlardı, bugünün İslamcıları da ( en azından bir kısmı ) aynı Siyonistlerin yanlarında ki çukurlarında debeleniyorlar.. Yazıklar olsun hepinize.
Yorum Yazın