Merhamet Acıtmamaktır!
Geçtiğimiz hafta İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yeni doğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen 47 kişi yakalandı. Bebeklere yapılması gereken ancak yapılmayan tedavi ve bakım yöntemlerine yer verilerek, hastaya pasif ötenazi uygulandığı ve yeni doğan bebeklerin yüzde 90'ının hayat haklarının ellerinden alındığı kaydedildi.
Bu bebekleri öldürüp maddi çıkar sağlayan çete mensuplarının bir kısmı doktor ve hemşirelerden oluşuyor. Ve birçoğu da kadın, belki de anne. Hani Allah’ın merhametinin cisimleşmiş hali dediğimiz anne.
Bu kadar kötülüğü yapıp para için masum bebeklere kıymış bu merhametsizler. Ki bu çağda para nasıl bir güçse, bebekleri öldürtebiliyor ve dünyadaki milyarlarca insan bebek ölümlerine sessiz kalabiliyor. Ancak biliyoruz ki merhametin olmadığı yerde insanlık yoktur. İnsan olmak merhametli bir kalbe sahip olmaktır çünkü.
Merhamet insan ve toplum için olmazsa olmazdır. Toplumda merhametin eksikliği, insanlar arasındaki güveni ve empatiyi azaltır, gruplar arasında kutuplaşma ve çatışmalara yol açabilir. Merhametin olmadığı bir ortamda şiddet olayları daha sık yaşanabilir. Empati yoksunluğu, fertlerin başkalarının acılarını ve ihtiyaçlarını umursamamalarına yol açar. Bu durum, suç oranlarının artmasına katkı sağlayabilir.
Merhamet eksikliği savaşlar, mülteci krizleri, çevre tahribatı gibi küresel sorunların daha da kötüleşmesine yol açabilir. Merhamet duygusu, dünya genelinde insan haklarının korunması ve daha yaşanabilir bir dünya için temel bir unsur olduğundan, bunun eksikliği büyük çapta insani krizlere neden olabilir. Bugün olduğu gibi…
Vicdansızlığın, merhametsizliğin, kötülüğün tavan yaptığı zamandayız. Yaşadığımız her olayda daha kötüsü olamaz diyoruz ama bir sonraki gün daha da kötüsüne şahit oluyoruz maalesef.
Gerçek anlamda merhamet, kaynağını Allah sevgisinden alan bir duygu. İnsan, Allah'a duyduğu samimi imanının derinliğine göre sever, Allah'ın yarattığı varlıklardaki sevgi, şefkat ve merhamet meydana getiren yönleri görebilir. Kalbindeki Allah sevgisi, yaratılana karşı kalbinde bir sıcaklık hissi oluşturur. Gerçek anlamda merhametli olmak imanın getirdiği bir nimettir, bir güzelliktir.
Allah sevgisi vicdan kullanma ve merhamet ile birlikte yaşanır. Şefkat ve merhametin tam tarifini yapan kaynak Kur'an'dır. Kur'an, insanı Rahmanî bir merhamet duygusuna yöneltir. İman pozitif duygularımızın toplamıdır ve Kur'an'ın negatif duyguları ezen bir sistemi vardır. Bağışlamamak, nefret, kin, sevgisizlik, cehalet; Kur'an bu çirkinliklerin üzerine gider, ayetlerle tümünü ezer. İnsan, Kur'an’ı tam olarak yaşadığında sevgiyi ve merhameti de doruğunda yaşar.
Kur’an’ı değil dünyevi çıkarlarını ve nefsanî duygularını esas alıyorsa, insanın şefkat ve merhamet duyguları da Kur’an dışı ve sapkın bir biçimde yönlenir; "Rahmanî" değil, "şeytanî" bir merhamet ortaya çıkar. İnananlar merhamet duygusunu hem kendileri doruğunda yaşar hem de birbirlerine tavsiye ederler. Bu, kurtuluşun da yoludur.
Kur'anî merhamet anlayışı üstün ahlâklı insanlar ve huzurlu toplum demektir. Aksi zihniyet ise zalim, huzursuz ve kötü ahlâklı insanlar üretir. Kalbinde merhamet olmayan kişi hastadır; hastalığı bakışlarına yansır. Yaydığı negatif elektrik insanı adeta yakar. Merhametsizce yaptığı kötülükler ise toplumu.
Merhamet gıdadır. En etkili silahtır merhamet ve kalplere işler. Tıpkı merhametsizlik gibi… Tıpkı toplumun kalbine işlediği gibi.
Yorum Yazın