Dünya Ne Kadar Özel?
Kâinattaki mucize yaratılış örnekleri sayılamayacak kadar fazladır. Bizler bilimsel gelişmeler sonucunda hemen her gün yeni bir bilgiye ulaşıyoruz. Her araştırma sonucu açıklandığında, inanan insanlar Allah'a biraz daha yaklaştıklarını hissediyorlar; evrenin her milimetrekaresindeki ayetleri görüyorlar çünkü. Ayet yalnızca Kur'an surelerindeki bölümler değildir. Ayet, delil anlamına da gelir ve her mucizevi yaratılış delili, Allah'ın ayetidir.
Son astronomik bulgular, sistemdeki diğer gezegenlerin varlığının, Dünya'nın güvenliği ve yörüngesi için büyük önem taşıdığını gösterir. Jüpiter'in konumu da buna bir örnektir. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya'nın dengesini sağlar. Astrofizik hesaplamalar, Jüpiter'in bulunduğu yörüngedeki varlığının, sistemdeki Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin istikrarlı olmasını sağladığını ortaya çıkarır. Jüpiter'in Dünya'yı koruyucu ikinci bir işlevini ise, gezegen bilimci George Wetherill "Jüpiter Ne Kadar Özel" adlı bir makalede açıklıyor.
"Jüpiter'in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta gezinen meteorlara ve kuyruklu yıldızlara yaklaşık bin kat daha fazla hedef olurdu... Eğer Jüpiter olduğu yerde olmasaydı, şu anda biz de Güneş Sistemi'nin kökenini araştırmak için var olamazdık." [*]
Çok açıktır ki Güneş Sistemi'nin yapısı, insan için özel bir tasarıma sahiptir. Dünya'nın uzaydaki konumu, kâinatın insan hayatı için tasarlanmış olduğunu gösteren kanıtlar içerir. Bir başka deyişle, kâinatı Allah'ın yarattığı ve düzenlediği apaçık bir gerçektir.
Zaman ve mekânın sıfır olduğu bir noktadan evreni yaratan Allah, hızların, büyüklüklerin, ısıların ve mesafelerin yanı sıra, canlılık için en elverişli ortamı, tam da olması gerektiği gibi hazırlamıştır. O, Mahid'dir; yeryüzünü yarattıkları için yararlı ve elverişli olarak yaratandır.
Evrendeki bu denli hassas denge ve düzen, kuşkusuz bunların hiçbir aşamasında tesadüflerin yerinin olamayacağının en önemli kanıtlarındandır. Her patlama düzensizlik getirirken, Big Bang dediğimiz patlamayla tüm evren büyük bir düzenle ortaya çıkmış ve canlılık için sayısız koşul özel olarak var olmuştur. Evren kaos, karmaşa ve tesadüflerin ürünü değildir. Günümüzde "ince/hassas ayar" (fine-tuning) kavramı ile ifade edilen bu koşullar, yeryüzünde canlılığın oldukça hassas bir dengeye bağlı olduğunu ortaya koymaktadır.
Üstad, “koca kâinâtı idâre edenin, küçük mahlûkâtı başka ellere bırakmayacağını” ifade ederek, mikro alemden makro aleme kadar tüm kâinatın kontrolünün Allah’a ait olduğunu vurgular. O, kudret kalemini eksiksiz ve kusursuz kullanır. Kâinattaki bütün olaylar, Rabbimizin iradesinden gelen şeriat-ı fıtriye ile düzenlenir. Kâinattaki bu mucizevî uyum Yüce Allah’ın âyetidir.
20. yüzyılın bilimsel bulguları, hem astrofizik hem de biyoloji alanlarında, kâinatın ve tüm canlıların yaratıldığını kanıtlar. Bir yandan Darwinizm'in tezleri birer birer çökerken, diğer yandan da evrenin yoktan yaratıldığını gösteren Big Bang teorisi, dünyada kusursuz bir tasarım ve "hassas ayar"ın varlığını gösteren bulgular, materyalizmin aldatmacalarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Canlılığın oluşması için gerekli olan koşullara baktığımızda, yalnızca Dünya'nın böylesine özel bir ortama sahip olduğunu görürüz. Hayat için elverişli olan bu ortamı sağlamak için tüm şartlar aynı anda, kesintisiz olarak gerçekleşmektedir. Kâinatta yaklaşık 300 milyar galaksi ve her birinde milyarlarca yıldız ve gezegen olduğu düşündüğümüzde, Dünya'nın farklı durumunu ve önemini daha iyi anlayabiliriz.
Ancak kimi insanlar, kendi bedenlerinden uzayın derinliklerine, bitki ve hayvanlardan denizlerin derinliklerine kadar tüm varlıklardaki sistemleri, ön yargısız bir biçimde düşünemediklerinden kavrayamazlar. Vicdanı kabul ettiği halde, birçok insan -bilim adamı da olsa- büyüklenme nedeniyle direnir, Allah'ı ve kusursuz yaratmasını inkâr eder. Düşünen insanlar için ise yaratılmış her şey, üstün güç ve sonsuz akıl sahibi Allah'ı tanıtan birer ayettir...
Aklını kullanabilen her insan, kâinatta her şeyin bir amaçla yaratıldığını, "Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır..." (Sad Suresi, 27) ayetiyle bildirildiği gibi Allah'ın, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi yaratmış ve düzenlemiş olduğu gerçeğini görebilir.
[*] G. W. Wetherill, "How Special is Jupiter?", Nature, vol. 373, 1995, s.470
Yorum Yazın