Devlete "Gezi" Tehdidi

TİP’li vekil, meclis çatısı altında devleti ve milleti tehdit ederek şöyle bir cümle kurdu; “Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o gün emin olun, Gezi’yi mumla arayacaksınız!”

Gezi’yi mumla aramak! Büyük tehdit bu.

Kuşkusuz kamuoyu bu tehdide boyun eğmedi. Gerekli cevaplar ve mesajlar verildi. Lakin bu tehdidin öyle sıradan bir tehdit olmadığını düşünüyorum.

Eğer Gezi kalkışmasında güney sınırından geçiş yapan 80 küsur araç tam vaktinde durdurulmamış olsaydı belki de o gün işimizi bir hayli zorlaştıracaklardı.

O araçların ve militanların hangi amaca hizmet edeceği ortada değil miydi?

Acaba yine o bölgede kendi geliştirdikleri özel iletişim sistemleriyle yeni hazırlıklar mı yapıldı/yapılıyor? Eğer yeni bir kaos planı için güney sınırımızda ve içeride bazı hazırlıklar yapılıyor ise önlemi tez elden alınmalıdır. 

Yoksa bunlar böyle üzerine basa basa tehdit etmezler. Bu tür tehditleri yapanların da kimlerle bağlantısı olduğu ortaya çıkarılmalıdır.

ABD Eski Dışişleri Bakanı Kissinger’in “ABD ve Çin arasında yaşanan soğuk savaşın etkilerinin Birinci Dünya Savaşı’ndan daha ağır olacağını” söylediği şöyle bir zaman diliminde Türkiye’nin bu denklemin dışında olacağını ve bundan etkilenmeyeceğini kim iddia edebilir?

Son zamanlarda içerideki hareketlenmeler, CHP’nin yalan makinesine dönen operasyonu, erken seçim talepleri, yargıdaki problemler, resmi ideoloji ekseninde yaşanan ideolojik savrulmalar, sokak saldırıları, Alevilere yönelik provokasyonlar, FETÖ’nün yeniden cesaretlenmesi gibi sayabileceğimiz hadiselere soğukkanlı yaklaşmakta fayda var.

Bir vekile meclis çatısı altında meydan okutan güç ya da arka plandaki hazırlıklar iyi irdelenmelidir.

Kissinger’in etkileri çok ağır olur dediği meseleye de özellikle odaklanmak lazım. Bakınız dünyada garip gelişmeler oluyor. Ve sokak gösterileri hız kesmeden devam ediyor.

İran, Venezüella, Bolivya, Japonya, Ekvator, Peru, Honduras, Haiti, Şili, Gine, Cezayir, Mısır, Lübnan, Irak, Endonezya gibi ülkeleri karıştıran ve insanları sokağa çıkaranlar kimler? 

72 ülkede vakıf çalışmaları olan Soros’un, Rockefeller ve Carnegie vakıflarıyla birlikte Pentagon ve CIA namına iş tutan bir baron olduğunu bilmeyen kalmadı.

15 Temmuz 2013 emniyet raporlarına göre; Gezi kalkışması dış destekli, organize bir kalkışmaydı. Ve bu eylemleri Otpor adlı Sırp Gençlik Hareketi’nin de içinde yer aldığı içerideki bazı yapılar organize etti.

Çünkü Soros ve içerideki kasaları; Sırbistan’da Otpor/direniş, Gürcistan’da Kmara/yeter, Ukrayna’da Pora/zamanı geldi, Kırgızistan’da Birge/birlikte gibi sivil direniş uzmanlarından oluşan örgütleri finanse ederek o ülkeleri karıştırdılar.

TV’ler sokaktan topladıkları gençleri apolitik gençlik diye şekerleme tadında millete yutturmaya çalışırken Türkiye az kalsın adına “Kırmızı Devrim” dedikleri bir darbe ile büyük yara alacaktı.

Çünkü GENAR’ın yaptığı bir anket çalışmasına göre Gezi eylemlerine katılanların ancak % 3’ü ağaç vs için çıkmıştı. %75’inin hedefinde doğrudan Tayyip Erdoğan vardı.

Buna rağmen 80 milyonluk Türkiye’de ancak 3.5 milyon kişiyi sokağa dökebildiler.

Bugün de benzer tehditleri yapmaya başladılar. Geçenlerde Kemal Kılıçdaroğlu; “Göreceksiniz, Beyefendi’yi aşağıya indireceğiz” demişti.

Tüm bu tehditlerin ve son on yıldır ardı ardına gerçekleştirilen operasyonların tek bir nedeni var; Türk milletinin direncini kırarak burayı sömürgeleştirmek.

Çünkü Beyazıt Akman’ın da ifade ettiği gibi; bu coğrafyada sadece Türkler tarihe meydan okumuştur. 

Şöyle diyor Beyazıt Akman; “Dünya atlasını açın, önünüze koyun ve sömürgecilik tarihine bir bakın. Bu coğrafyada Türklerden başka herkes ama herkes kolonileştirilmiş; İngiliz, Fransız ya da Amerikan sömürgesi haline gelmiş. Bir tek Türkler tarihe meydan okumuşlar ve bu oyunun dışında kalmışlar.”

İşte bizim meselemiz de bu. Türkiye’nin kolonileşmesini isteyenlerle, bağımsızlığını isteyenler arasında cereyan eden bir kavganın tam ortasındayız.

O yüzdendir ki, şöyle bir zamanda dikkatimizi dağıtmamalıyız. Ve bu tehditlerin arka planını iyi araştırmalıyız. En önemlisi de hiç olmadığı kadar birlik içerisinde olmalıyız. Bu işin şakası yok.