Sinema Söyleşileri’nde Türk sinemasında dünyadaki konumu ele alındı
Yönetmen Derviş Zaim: ”Sinema tarihi bir filmin nasıl yapılacağını öğretir, öğretmiştir, öğretecektir. Bunları bileceksiniz ama bunlar yetmez. Her spesifik filmin sizden nasıl bir metot istediğini de bileceksiniz” Yapımcı Gülin Üstün: ”Film yapma işi aslında sadece filmi çekmek değil, filmin reklamını yapmak yolculuğunu kurgulamakla da devam ediyor”
İSTANBUL (AA) Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında Atlas 1948 Sineması'nda düzenlenen "Sinema Söyleşileri"nin üçüncü gününde "Türk Sinemasının Dünyadaki Yeri" başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Sinema yazarı ve televizyoncu Alin Taşçıyan'ın yönetimindeki oturumda, usta yönetmen Derviş Zaim, yapımcı Gülin Üstün, İKSV Film Festivali Direktörü Kerem Ayan konuşmacı olarak yer aldı.
Söyleşiyi takip eden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, kültürün hayatın her anı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sinema bir aktarım aracı. Kültürün gastronomisi, tarihi, belgeselleri, şehirleri, oradaki hikayeleri, medeniyetler bunların felsefeleri, yoğun bilgi bombardımanında değil ama bir aşk filminin, bir şehir ya da bir aksiyon filminin içerisinde derinlikli anlatabilmeyi başarabilirsek o zaman sinemada yine bir numara olmaya devam ederiz. Bizim sinemacıların arkeoloji başta olmak üzere eğer oralara bakarlarsa inanılmaz hikayeler yakalayabileceğini ve doyumsuz efsane filmler çıkarılacağını görüyorum."
"Tabutta Rövaşata", "Filler ve Çimen", "Paralel Yolculuklar", "Çamur", "Cenneti Beklerken", "Nokta", "Gölgeler ve Suretler" filmlerine imza atan yönetmen Derviş Zaim de bir sinema filminin sürecini şöyle anlattı:
"Şimdilerde Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleri var. Daha öce çok cılızdı ve yok denilecek kadar azdı. O zamanlar film izleme platformları da yoktu. 'Tabutta Rövaşata' bana şunu öğretti, her film kendi dengesini kurmak zorunda. Kendi dengenizi, filmin spesifik özelliklerini kurmak ve yeniden tanımlamak zorundasınız. Sinema tarihi bir filmin nasıl yapılacağını öğretir, öğretmiştir, öğretecektir. Bunları bileceksiniz ama bunlar yetmez. Her spesifik filmin sizden nasıl bir metot istediğini de bileceksiniz."
Zaim, Türk sinemasının oyun planının olmadığını ve bunu oluşturmanın bilinçli bir perspektifle olabileceğine işaret ederek, "Biz bu planı Ankara ve İstanbul'un beraber oluşturacakları oyun planı ile başarıya ulaşabiliriz. Bu perspektifin de bağımsız, bütün dünyadaki olanın farkında olunan, somut bir şey olması lazım. Bütün dünyayı bilen, Türkiye'yi bilen, Türkiye'deki artları bilen swot analizle ortaya çıkmış bir perspektif yapılması lazımdır. Bizim güçlü ve zayıf taraflarımızı göz önüne sererek, bundan 15 sene sonra, 30, 50 sene sonra Türk sinemasını nasıl görmek istiyoruz ve dünya ödüllerinin bize faydası nedir bunu bilmeliyiz." diye konuştu.
İKSV Köprüdeki Buluşmalar'ın direktörü ve yapımcı Gülin Üstün de "Film yapma işi aslında sadece filmi çekmek değil, filmin reklamını yapmak yolculuğunu kurgulamakla da devam ediyor. Sinemacının ve yapımcının işini yapmaktan başka bir görevi yok. Çünkü artık iyi bir planlamayla bir yönetmen filmini iyi bir şekilde sunabiliyor." dedi.
İKSV Film Festivali Direktörü Kerem Ayan ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türk filmleri ve yönetmenleri zaman ilerledikçe, platformlar ve teknoloji arttıkça kendini daha çok kişiye duyurabildi. Bunun en büyük örneği Nuri Bilge Ceylan'dır. Cannes Film Festivali ödül törenine Türkler bu sayede gidebildi. Yurt dışına giden filmlerden Avrupa ağırlıklı ülkelerin bizden beklediği 'taşra hikayesi'. Bizden kent değil, kasaba istiyorlar. Yalnız Türk sineması oldukça değişti. Yeni nesil fantastik, gerilim gibi filmler çekmeye çalışırken yine de taşra etkisindeyiz."
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın