2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği ve Fransa merkezli Limoges Üniversitesinin iş birliğiyle düzenlenen kongrenin ilk gününde, çeşitli sosyal ve beşeri disiplinlerin perspektifinden değerlendirmeler ve müzakereler yapıldı
İSTANBUL (AA) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği ve Fransa merkezli Limoges Üniversitesinin iş birliğiyle düzenlenen "Şehrin Dili" ana temalı, 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (CONGIST'19) ilk günü oturumlarıyla devam etti.
Edebiyat Fakültesindeki Yahya Kemal Amfisi'nde gerçekleştirilen "Tarih" başlıklı oturumu, Prof. Dr. Bülent Bakar yönetti.
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğretim Görevlisi Fazıl Özdamar, "Kalbinin Yarısı Türkiye'de Atan Şehir: Yeni Pazar Yeni Pazar Boşnak Kültüründe Türk Kültürünün İzleri" başlıklı tebliğ sundu.
Sırpların "Novi Pazar" dediği Osmanlı Devleti tarafından kurulan şehrin, 450 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldığını ve Osmanlı Devleti'nin sancaklarından birine başkentlik yaptığını anlatan Özdamar, Yeni Pazar'ın Osmanlı hakimiyetinin sona ermesiyle eski gücünü kaybettiğini söyledi.
Özdamar, şunları kaydetti:
"Yeni Pazar, hala Sırbistan ve Karadağ sınırları içindeki 11 sancak şehrinin kültür başkenti durumundadır. Şehrin büyük çoğunluğunu oluşturan Boşnaklar, Türklerin Balkanları fethetmesiyle birlikte İslamiyet'i kabul etmiş ve bu şehirde olduğu gibi diğer şehirlerde de uzun yıllar birlikte yaşamışlardır. Bir arada yaşayan ancak farklı dine, etnisiteye, dile, örf ve adete sahip olan grupların birbirlerinden etkilenmesi ve kültür alışverişinde bulunması kaçınılmazdır. Literatürde 'kültürel unsur ödünçlemesi' olarak adlandırılan bu durum, Yeni Pazar Boşnaklarında da mevcuttur. Bu şehirde yaşayan Boşnakların kültüründe, Türk kültür unsurlarının izlerine sıklıkla rastlanmaktadır. Özellikle dil bağlamında ortak kelimelerin çoluğu şaşırılacak derecededir."
"Artvin, stratejik açıdan önemli bir konumda"
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nde akademik çalışmalarını sürdüren Onur Güven, "İdeolojik Çalışmaların Odağında Bir Şehir Tarihi İncelemesi: Artvin ve Çevresi" başlıklı tebliğ sundu.
Doğu Karadeniz'in tarih boyunca çeşitli toplulukların ve kültürlerin etkisi altında kalmış bir bölge olduğunu, Artvin'in de Anadolu'nun Kafkasya ile buluştuğu noktada yer aldığını hatırlatan Güven, "Stratejik açıdan çok önemli konumdadır. Artvin'in dışında Erzurum, Kars ve Ardahan'ın bir kısmını kapsayan bölgeye eski dönemlerde 'TaoKlarceti' deniliyordu. Uzun bir dönem bu coğrafya Gürcülerin yönetimi altında kaldı." dedi.
Tarihsel süreçte Kıpçaklar, Selçuklular ve Osmanlıların faaliyetleri neticesinde TaoKlarceti bölgesinin Türk yurdu haline geldiğini aktaran Güven, Gürcü tarihini yeniden yazma projesiyle 1940'lı yıllarda hazırlanan eserlerde, bölgede yaşayan ırkların Gürcü kökenli olduğunun ileri sürüldüğüne dikkati çekti.
Onur Güven, özellikle Artvin çevresinin yoğun bir Gürcü propagandasına maruz kaldığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"O dönemde başta M. Fahrettin Kırzıoğlu, Fuat Köprülü ve İsmail Kafesoğlu gibi Türk bilim insanları bu iddiaların ilmi dayanağı olmadığına dair yazılar kaleme almışlar. Çalışmamda söz konusu coğrafya üzerinde Türk araştırmacıların ortaya koydukları görüşler ve Gürcü Türkologların çalışmalarını karşılaştırarak bir analiz yaptım."
"2. Dünya Savaşı, İzmirlilerin iktisadi taleplerini değiştirdi"
"İzmir'de Toplumsal Taleplerin Çok Partili Siyasal Yaşama Geçişteki Rolü" başlıklı tebliğ, Marmara Üniversitesi'nde akademik çalışmalarına devam eden Emre Erkan tarafından sunuldu. Erkan, 2. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'de çok partili siyasal hayata geçişle birlikte İzmir ve çevresinde yaşanan değişimin hangi talepleri ortaya çıkardığına vurgu yaptı.
Erkan, tek parti rejiminin yumuşama belirtileri göstermeye başladığı 1945'ten 14 Mayıs 1950 seçimlerine kadar ki geçiş sürecinde toplumun ihtiyaç ve taleplerinin şekillenmesinde 2. Dünya Savaşı yıllarındaki tek parti yönetiminin iktisat politikalarının büyük bir role sahip olduğunu dile getirdi.
Çok partili hayata geçişte Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti'nin yerel düzeydeki talep ve şikayetleri benzer bir yöntemle topladığını belirten Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir'deki talepler, tek parti yönetiminin savaş dönemi uygulamalarının eleştirisinin yanı sıra şehrin 1929 Buhranı öncesindeki iktisadi canlılığına kavuşmasını, İzmir limanı ve şehrin altyapısının düzeltilmesini, köy ile şehir arasındaki eşitsizliklerin kaldırılmasını, devlet müdahaleciliğinin sona ermesini ve işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen bir bütün ortaya koyuyordu."
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın