Kılıçdaroğlu nereye koşuyor?
Kılıçdaroğlu nereden geldi, nereye gidiyor? Nereden, nasıl, niçin ge(tiri)ldiği sır değil. “Geçici protez”di. Baykal’ı kim, niçin gönderdi ise, bu zatı da onlar, yerine daha uygun birini bulana kadar geçici olarak getirdi.
“Kalıcı” biri bulunamadı. CHP’de akıllı çok ya! CHP “Fraksiyonlar partisi”. Herkes “Müzmin muhalif”. Muhalefet edecek birini bulamazlarsa birbirlerine muhalefet ederler. Hır çıkarmadan duramazlar. En iyi halleri “rakı, tuzlu leblebi” eşliğinde “N’olacak bu memleketin hali” muhabbetidir. Fazla bir bilgileri olmasa da, “kesin çözüm” olan kanaatleri vardır.
CHP etiketinde “solcu” yazan “Muhafazakar” bir partidir aslında. “Ulusalcı” geçinen “İşbirlikçi”, “Laik” olduğunu iddia eden “İdeolojisini dinleştiren ve mutlaklaştıran”, “Cumhuriyetçi” olmakla övünen bir “Tek Adam” partisidir.
Bunlar 6 OK’u bile bir seferde sayamazlar. Zaten 6 OK dedikleri, İtalya, Rusya, Fransa’dan devşirdikleri güya “Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasi programını oluşturan altı ilke” 1927’de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklikolarak dört ilke idi. Dikkat buyurun CHP yani CUMHURİYET Halk Partisi, “Cumhuriyetçi” değil, “Cumhuriyet” Partisidir. Bu tanımlama, TEK PARTİdönemindeki zihniyetin bugünkü CHP’de hâlâ sürdürülmek istendiğini gösteriyor. 10-18 Mayıs 1931 tarihlerindeki üçüncü parti kurultayında Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri eklenerek “altı ok” kavramı benimsenmiştir.
Allah rızası için söyleyin, CHP “Cumhuriyetçi Parti” mi. Hadi “Cumhuriyetçi” demeyelim, “Cumhuriyet (…) Partisi” mi? Güldürmeyin. Sahi “Cumhur” ne demek, Cumhur abi!
Cumhuriyetçilik “Çoğunlukçuluk” demek. CHP Çoğunlukçu Azınlık Partisi! Soyadı “Uzun” olan “Cüce”. CHP “Halkçı” da değil, Milliyetçi de. Laik de değil, Devletçi de. Zaten Devletçi kimse kalmadı. “Ulus devlet” desen, o bitti. 1685 Vestfalya süreci bitti. İnkılabçılık konusuna gelince CHP Türkiye’nin en muhafazakar partisi. 19.YY sonunda, savaş yıllarında oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY açıklamaya çalışan bir CHP var. CHP darbeci, militer bir parti. Ama öte yandan, nev-i şahsına münhasır, imtiyazlı bir parti.
Şimdi Mustafa Sarıgül’e bakın. DSP’nin başına geçip CHP ile birleşerek, CHP’nin başına geçmeye çalışırsa bu benim için sürpriz olmaz. Yani bu seçim Kılıçdaroğlu ve CHP için bir kırılma noktası olabilir.
Bakın ABD ile İngiltere ve Avrupa birbiri ile birçok konuda anlaşamıyorlar. Ama Maduro konusunda anlaşabiliyorlar. Birileri CHP konusunda Sarıgül konusunda anlaşabilirler. Sanırım o Sarıgül, bu seçimleri bir kaldıraç, tramplen tahtasıolarak kullanmak isteyecek. O pragmatik bir politikacı.
Bakın, Baykal 1 Mart tezkeresinde iyi bir sınav vermedi. Onlar sandılar ki, AK Parti kurşun asker olarak gidip tezkere lehinde oy verecek. CHP’liler de bu vesile ile AK Partiye yüklenecekler. Onlar tezkereye karşı değiller. Tezkerenin faturasını AK Partiye yükleyip, bundan “siyasi rant” sağlayacaklar. Ama evdeki hesapları çarşıya uymadı. Oylamanın geçmesi için nitelikli çoğunluk gerekiyordu. AK Partifire verip, CHP’de oylamaya katılmayınca tezkere geçmedi. CHP’liler oylama sonucunu görünce, çıktıkları kulisten genel kurul salonuna koşarak geldiler ama geç kaldılar.
Tezkere geçseydi, Amerikan planına göre bu başlangıç olacak, ABD Türkiye’yi yanına alıp, Büyük Ortadoğu projesi için bizim askerimizi taşeron olarak kullanma planı yapıyordu. Bizi “ucuz asker” deposu olarak, Türkiye’yi “Askeri üs” olarak kullanmak istiyordu.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın