Tüm Ülkeye Sokağa Çıkma Yasağı Getir Reis

-"Bak daha salgın bize geldiği günden başlayarak seni uyardık Reis. Tüm ülkede sokağa çıkma yasağı uygula dedik dinlemedin. Bari şimdi sürekli yaptığımız bu çağrıyı duymazdan gelme.

Hadi getir şu yasağı.

Sonra “Biz demiştik dinlemedin' dedirtme bize.”

Eyvallah arkadaşım. Reis getirsin yasağı.

Mesela medya sektöründe olanlar, anbean bilgi akışımızı sağlayanlar...

Program yapımcısından sunucusuna, ses ekibinden kostumcüsüne, kameramanından teknik ekibine kadar çıkmayacaklar sokağa. Ya 2 hafta boyunca 7/24 işyerlerinde yatıp kalkacaklar veya evlerinden hiç çıkmayıp tüm yayınlarını durduracaklar öyle mi? Dışarıdan eve, işe virüs getirme ihtimalleri var ne de olsa.

-"Tamam tamam. Hadi onlar 7/24 işyerlerinde kalsın."

Bunların bir de sahada görev yapanları var. Hani yurdun dörtbir yanından yayın yapanlar?

-"Yook o kadar da uzun boylu değil, oturacaklar oturdukları yerde."

O zaman Cumhurbaşkanlığı, bakanlar, muhalefet liderleriyle röportajlar, ülke genelinden haberlere son desene?

-"Son maalesef."

E iyi madem stüdyodakilerden masallar dinleriz artık.

E şimdi halk marketlere, manavlara, fırınlara gidemeyecekse ne yiyecek?

-"Gidecekler canım o kadar da değil."

Olur mu? O zaman ne anladım ben bu karantinadan? 1 kişi dahi bu alışverişler esnasında virüs kapsa bir şey ifade etmeyecek.

-"Hmm haklısın. Tamam buldum. O zaman devlet bakacak."

Nasıl bakacak?

-"İnsanlar evinde oturacak devlet her ilde, ilçede ekipler kuracak insanlara ihtiyaçlarını ulaştıracak."

Ekip derken? 82 milyon için mi?

-"E tabii."

Iyi tamam kurduk diyelim. Bunlar da sokaklarda olacaklar. Bu işin tedarikçisi var, taşımacısı var, depocusu var, kontrol memurları var, dağıtıcısı var, satış temsilcisi var... Bunlar ne olacak?

-"Onlar da virüs kapmış olma ihtimaline karşı hem evlerine gitmeyecek hem de birbirleriyle sıfır temasta olacak."

Hadi yaa! Nasıl olacak o iş?

-"Onlara da kalacak bir yer ayarlayıversin artık devlet."

O zaman market, manav, fırın gibi yerler açık olacak, ekipler vatandaşın ihtiyacını bunlar aracılığıyla karşılayacak öyle mi?

-"Öyle."

Peki onların depolarındaki stoklar bitince ne olacak?

-"Ne olacak canım, devlet tedarikçileri yollayıp temin edecek."

Tedarikçiyi yollayabilmesi için önce o işin tedarik edilmesi gerekir ama neyysse...

Peki 82 milyonun bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için nekadar sayıda bir ekip olmalı sence?

-"Eee 1 milyon, bilemedin 2"

Yetmez ama öyle olsun hadi.

Bir de sağlık çalışanlarımız var. Malum onlar hastanede virüslü hastalarla temas halinde.

-"Onlar da gitmesinler evlerine biraz. Ne olacak 2-3 hafta eşlerini çocuklarını görmeseler? Sonuçta kutsal bir amaca hizmet ediyorlar dimi yaaa?"

Tabi tabi...

Şimdi diyelim ki karantinanın 5. günü elimi kestim. Hadi bulduk hastaneye gitmenin bir yolunu, elimi pansuman yapıp sardılar, ağrı kesici, merhem yazıp yolladılar?

-"Eczaneye gideceksin."

Heee eczaneler de açık yani?

-"Tabii ki. Mecbur."

Mecbur, mecbur tabii. Dolayısıyla eczacının da kimseyle temas etmemesi gerektiği için o da işyerinde uyuyacak değil mi?

-"E haliyle."

Eyvah yangın çıkmış!

-"Yansın bırak itfaiyeler karantinada."

Mahkumlar isyan etmiş!

-"Etsinler. Cezaevi" müdürü, gardiyanlar, memurlar yeterli gıdayı bırakmışlar mahkumlara, kitlemişler cezaevinin kapılarını evlerinde karantinada.

Elektrikler gitmiş !

-"Gitsin. TEDAŞ çalışanları karantinada."

GSM, internet hatları çökmüş !

-"Çöksün. Hepsi karantinada."

Hallerde meyve sebze bitmiş !

-"Bitsin. Meyve sebze üreticileri karantinada."

Marketlerde stoklar tükenmiş !

-"Tükensin. Tedarikçiler karantinada."

Koyunlar, inekler, atlar, hayvanlar besinsizlikten ölmüş !

-"Ölsün. Onlara bakacak, getir götürünü yapacak, suyunu, samanını, ununu  verecekler karantinada."

Sokakları çöp kokuları sarmış !

-"Sarsın. Çöpçüler artık aşkımızı süpürmüyor. Karantinada."

Metrolar, servisler, feribotlar?

-"Karantinada."

Bankalar,  güvenlik güçleri?

-"Karantinada."

Valilikler, Kaymakamlıklar, Belediyeler?

-"Karantinada."

Yahuu olur mu hiç?

-"Olmak zorunda. O zaman ne anlamı kalır karantinanın? Herkes izole olmalı ki bu iş sonuç versin."

Bu işin birkaç hafta içinde bitmeyeceği konuşuluyor. Yani yaz gelecek virüs bitecek sözlerinin pek gerçeği yansıtmadığı söyleniyor. Aşı bulunsa bile üretim, dağıtım vs aylar sürecek deniyor.

Şayet bu doğru ise; Hadi diyelim ki tekstil, hazır giyim, inşaat, elektrik elektronik, züccaciye, bazı sanayi kolları vb mesleklerin çalışanlarını devlet desteğiyle aylarca evlerine kapattınız. Gıda sektörü, market, fırın, tarım, hayvancılık gibi temel ihtiyaç giderici meslek kollarını kapatamazsınız. Bu olmaz. Bu mümkün değil. Millet faturalarını devlet desteğiyle öder ödemesine de evdeki elektrik ampulünü, kalorifer peteğini mi yiyecek?

Yani bu insanlar sokakta olmak zorunda.

E bu hizmetler devam ederken bu hizmetlere bağlı tüm yan kollar ve ayrıca elektrik, su idaresi, ulaşım vs gibi servisler de işler durumda olmak zorunda...

Bu durumda virüsün bulaşmaması nasıl mümkün olabilir?

Zaten devlet mümkün olan sınırlamaları getirdi. Okulları tatil etti. 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı var. Ülke sınırları tamamen kapatıldı. Şehirler arası otobüs seferleri durduruldu. Virüs riskinin yüksek olduğu il, ilçe, belde, ve köylerde zaten sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Gerekli olmadıkça dışarı çıkılmasın, sosyal mesafe korunsun diye her gün uyarılar yapılıyor. İhtiyaç sahipleri için yardım paketleri açıklanıyor ardarda...

Üstelik sizin bu talebiniz dikkate alınsa bile birkaç gözden kaçan vaka olursa işte o zaman tüm bu fedakârlıklar boşa gider.

Ekonominin geleceği durumdan bahsetmiyorum bile.

Bu işi ancak devlet millet el ele çözebiliriz.

Öncelikle bu virüs salgınından kurtulana dek sosyal mesafemizi koruyup, temizlik ve hijyene maksimum dikkat etmeliyiz.

Sonrasında Devlet elbette hiçbir vatandaşının mağdur olmamasını sağlamalı. Ama millet de en az devlet kadar elini taşın altına koymalı.

Aksi taktirde aylarca ülkenin fişini bu çapta bir iş bırakmayla çekmenin bilançosu çok çok ağır olur.

Yani senin bu dediğin şey olmaz, olamaz.

-"Olur olur. Bal gibi de olur."

Yani devlet dursun diyorsun?!

-"Ee evet bir süre için..."

Ne kadar bir süre?

- "..Eeee...."

Peki anlaşıldı. Cevabın yok. Ya polisler, askerler, ordu, MİT?

-"Fondip yapalım usta

Yaşasın Mustafa Kemalin askerleri !

Yaşasın devrim !

Yaşasın karantina !

Vatan... Millet... Sakarya !"