Günün Şartları İle Dilimizden Düşenler
Eskiden yasaklar dendiği an kızmaya başlardım. Özgürlüğüme müdahale veya ben özgürken başkasına müdahale olarak görür çok sinirlenirdim. Şimdi yasak dendiğinde içimden gelen his güven, mutluluk, sakinlik diye yazacağım ölsem aklıma gelmezdi.
Ağzında burnunda maske olmayan birisini gördüğümde sanki bana hakaret ediyormuş gibi geliyor. Kapısının önünde dezenfektan olan işletme daha güvenilir hissi uyandırıyor. Tabii ki bu hissim geçici ve şu dönem şartları için geçerli. Asla yasakları savunmuyorum.
Dönem şartları dedim ya, dönem şartları ile söylenmiş ve zaman içinde şartlar unutulunca lafın aykırılığı ile ortada kalmış sözler aklıma düştü. Özellikle biri var ki büyük dedem Maarif Nazırı Haşim Paşa’ya ait olduğu düşünülen. ‘Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim.’
Sözün söylendiği zamanı en güzel Eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı açıklamış: “O dönemde maarif sistemimizin temel gövdesini, ana yapısını medreseler teşkil ediyor. Mektep, o günlerde yeni yeni kullanılmaya başlanmış bir tabir. Daha çok İstanbul´da, sefarethanelerin sağında solunda açılmış olan, sefarethanelerin kanadı altında faaliyet gösteren bu müesseseler, maarifin çok başını ağrıtmış. Adamcağızın şikâyeti, o çok sınırlı sayıdaki, o özel kurum, çok ayrı bir gruba, bir okul türüne ait bir vasıf. Onlar için söylüyor ´Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim´ sözünü”.
Söyleme amacı sanıldığının aksine “ironi” olan söz zamanla -özellikle eğitim sektöründeki- idarecilere “beceriksizlik” ve “cehalet” atfı için kullanılır hale gelmiş durumda. Ne yazık ki eğitim camiasını ve hatta eski günleri karalamak isteyen birçok araştırma yoksunu köşe yazarı bu sözü kullanmış durumda. Particiliğe, milletimize, spor camiasına ve milli eğitime ithafken sık sık dillerine pelesenk ettiler.
Sultan 1. Abdülhamit’in torunu olan dedem Haşim Paşa haricinde örneğin sözün atfedildiği kişilerden biri de Emrullah Efendi’dir. Emrullah Efendi de Ocak 1920-Şubat 1911 ile Aralık 1911-Temmuz 1912 arasında 2 defa Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, öğretmenlik, müdürlük ve Meclis-i Maarif üyeliği görevlerini üstlenmiş, eserler ortaya koymuş ve Osmanlı’da eğitim sisteminde reform niteliğinde önemli adımlar atmış bir isim. Milli Eğitim Bakanı olduğu halde temel görevi olan eğitimin idaresini okullar olmadan daha iyi yapacağını iddia edecek kadar cahil biri değildi. Söyleme maksadının farklı olabileceği aşikârdır.
Bu tür haksızlıklar, düşünmeden yazılan veya söylenen söyler, içinde bulunulan durum nedeniyle sarf edilmiş sözler çarpıtılarak kullanıldığında hiç affım yok. Üzüntüyü geçip sinirleniyorum. Daha fazla yazmayayım, geri dönüşü olmayan sözler etmeyeyim. Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Yorum Yazın