Mustafa ARMAĞAN

Mustafa ARMAĞAN

Mail: marmagan1@hotmail.com

Dersaadet'in Sönmeyen Yıldız’ı Yıldız Sarayı’nın hikâyesi-2

Sarayın Unsurları

Yıldız Sarayı’ndan bugüne gelen en eski yapı, Büyük Mabeyn Dairesi’dir. 1866’da Abdülaziz döneminde yaptırılan Büyük Mabeyn, muhtemelen III. Selim devrinde aynı yerde yapılmış bulunan bir köşkün yerine inşa edilmiş ve bugüne pek çok değişiklik geçirerek gelebilmiştir. Üç katlı olarak yapılan bina, geleneksel Türk evi planındadır ve bir tepede inşa edilmiştir. Sarayın abidevî görünüme sahip tek yapısı budur denilebilir. Keza Malta ve Çadır köşkleri de aslen Abdülaziz dönemi yapılarındandır. Her ikisi de Abdülhamid döneminde önemli değişiklikler geçirmiştir. Bu dönemde peş peşe yaptırılan köşk ve pavyonlarla bir şehir hüviyetine bürünen Yıldız Sarayı’nda kaba bir hesapla 12 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Saray kapsamında fabrika, kışla, tiyatro, kütüphane, müze, marangozhane ve tamirhane gibi unsurları kapsayan mekân örgütlenmesiyle adeta yeni bir Topkapı Sarayı görünümü kazanmıştır.

Yıldız Sarayı’nın mimari anlayış ve mekan örgütlenmesi açısından bir başka önemi ise Tanzimat’tan sonra içine girilen Batı tarzı saray mimarlığından bir kopuşu temsil etmesidir ki, bu, Abdülhamid’in Tanzimat’la gelen değerleri dönüştürme stratejisinin somut bir göstergesi olmaktadır. Bursa, Edirne ve Topkapı gibi kuruluş ve yükseliş devirleri saraylarındaki hakim anlayış, bir defada yapılan değil, zamanla ihtiyaç duyuldukça eklenen parçalarla oluşan tedricilik ilkesine dayalı Türk saray anlayışıydı.

Oysa 19. yüzyılda ortaya çıkan Dolmabahçe, Beylerbeyi ve Çırağan sarayları gelenekten kopmuş ve tamamı bir defada inşa edilen Avrupa saraylarını örnek almıştı. Öte yandan bunlardan sonra yapılan Yıldız Sarayı’nda biz yeniden klasik geleneğe geri dönüldüğünü görmekteyiz. Mabeyn, Harem, Çadır, Şale köşkü gibi binalar eklektik bir mimari üsluba sahip olsalar da, ihtiyaç oldukça yapılmışlardır. Sarayın mimar, mühendis ve kalfaları arasında Ermeni Balyanlar, İtalyan Vallaury ve d’Aronco, Alman Jachmund, Ohannes Efendi, Bethier, François, Yanko, Nikoli ve Vasilaki gibi çeşitli milletlere mensup isimler vardır.

Yıldız Sarayı’nın tıpkı Topkapı Sarayı gibi üç avludan oluştuğunu söyleyebiliriz. Birinci avluda resmi daire ve hizmet yapıları, ikinci avluda harem ve padişaha ait daireler, dış bahçe de denilen üçüncü avluda ise muhtelif amaçlı köşkler bulunmaktadır. Ayrıntıları şöyledir:

Birinci Avlu: Burada Büyük Mabeyn, Çit Kasrı, Yaveran Dairesi ve Silahhane Köşkü bulunur. Çit Kasrı 1885’de yaptırılmış olup burada padişah yabancı elçileri kabul etmekteydi. Raimondo d’Aronco’nun tasarımı olan Yaveran Dairesi iki katlı ahşap bir binadır. Silahhane Köşkü’nde aynı zamanda bir silah tutkunu da olan II. Abdülhamid’in silah müzesi bulunmaktaydı. Ayrıca avlunun güneyinde kütüphane, rasathane ve Güvercinlik Köşkü (eski eczane) yer almaktadır.

İkinci Avlu: Bu kısımda harem ve padişaha ait daireler bulunmaktadır. Burada Abdülhamid’e 27 Nisan 1909’da tahttan indirilme kararının tebliğ edildiği Küçük Mabeyn Dairesi, Vahdettin’in padişahlığı zamanında Hususi Daire, kadın efendilerin, hanım sultanların, şehzadeler ve cariyelerin oturdukları köşkler bulunmaktadır. Ayrıca zamanında pek çok tanınmış Avrupalı tiyatro, opera grupları ile sanatçılarının özel davetle gelip oyun sergiledikleri, konserler ve resitaller verdikleri ufak ama sevimli tiyatro binası da bu bölümdedir. Tiyatroya davet edilip sahne alan veya konser veren ünlü sanatçılar arasında Sarah Bernardt, Coquelin ve Chialiapin de vardır. Bu sanatçılar etkinliklerinin ardından padişah tarafından huzura kabul edilmiş ve nişanlarla ödüllendirilmişlerdir.

Üçüncü Avlu: Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Türkiye’ye gelişinde özel olarak yaptırılmış olan Şale Merasim Köşkü ile Malta, Çadır ve Cihannüma köşkleri bu bölümün başlıca unsurlarıdır. Cihannüma Köşkü veya Kasrı, adını Marmara ve Boğaz’a açılan nefis bir manzaraya sahip olmasından almıştır.

Burada var olduğu bilinen Acem, Talimhane, Yeni Köşk, Av ve Bahçıvanbaşı köşkleri maalesef günümüze kadar gelememiştir. Çadır Köşkü ise Mithat Paşa’nın Yıldız’da kurulan özel bir mahkemede, Abdülaziz’in ölümünden suçlu tutularak yargılanması sırasında hapsedildiği yer olmasıyla tanınır.

 

İkinci Topkapı Sarayı

Sarayın bir de marangozhane, bıçkıhane, kilithane, dökümhane gibi bazı ek binaları vardı. Sultan Abdülhamid’in babasından devraldığı ve bir Avusturyalı ustadan ders alarak öğrendiği marangozluk sanatını çok ileri bir noktaya taşıdığını ve beğendiği eserlerini sarayda sergilettiğini biliyoruz. Yüzölçümü 500 bin metrekareye ulaşan bu geniş alanın içine gezinti amaçlı küçük bir demiryolu hattı, parkın iç ve dış bahçelerini birkaç yerde viyadük kullanarak dolaşan bir demiryolu turu tasarlanmışsa da bu proje uygulamaya geçirilememiştir.

Ayrıca Osmanlı porselen imalatında çok önemli bir yeri olan Yıldız Çini Fabrikası binası da saray kompleksi içinde yer alır. Çini Fabrikası dünyaca meşhur Sevr porselenleri ayarında ürün elde etmek için yaptırılmıştı (1893-94). Fabrikada üretime 1895 yılında başlanmış ve ürünler genellikle saraya gelen misafirlere hediye edilmişti.

Bir de “Istabl-ı Amire-i Ferhan” veya “Ferhan Tavilesi” adı verilen saray ahırı hem mimari açıdan, hem de barındırdığı değerli atlarıyla ayrı bir önemi haizdir. Burada ayrıca bir de manej (kapalı at eğitim mekânı) bulunmaktadır.

Sultan Abdülhamid’in atlara olan düşkünlüğü iyi bilinir. Hatta eski ABD başkanlarından Grant’e sarayı ziyaretinden sonra hediye ettiği “Leopar” ve “Ihlamur” adlı iki cins at, götürüldüğü Amerika’da “Leopard” ve “Linden Tree” adlarıyla meşhur olmuş, girdikleri neredeyse bütün yarışları kazanarak birer efsane haline gelmişlerdir. Bugün dahi onların soyundan gelen atların nesli muhafaza edilmektedir.

Sarayı bir sur gibi saran yüksek duvarların dışında kalan Hamidiye Camii, Saat Kulesi, Beşiktaş’a doğru inerken Şeyh Zafir Külliyesi, Ertuğrul Kışlası (ne yazık ki., 1958 imar operasyonları sırasında ortadan kaldırılmıştır), Kiler-i Hümayun ve Ağavat Dairesi gibi binalarla birlikte Yıldız Sarayı, ihmal edilmiş bir güzellikler adası olarak Boğaziçi’ne bakan yeşil yamaçlara acı ve tatlı hatıralarıyla asılı durmakta ve sırlarının çözülmesini sabırla beklemektedir.

Bütün bu zengin, renkli ve ilginç mimari varlıklarıyla birlikte Yıldız Sarayı’na “İkinci Topkapı Sarayı” denilse sezadır. Orası Osmanlı Devleti’ni 33 yıl yöneten Sultan II. Abdülhamid’in iktidarının hemen bütün sırlarını barındıran bir mekân olmanın ötesinde, şehir içinde bir şehirdir ve tabiatıyla olduğu kadar Barok, Rokoko, Neo-Ottoman gibi mimarlık örneklerinin yan yana sergilendiği, değerli tabloları ve mobilyaları, halıları ve perdelerinden tutun da yemek takımlarına kadar iyi korunmuş saray eşyalarından oluşan bir sanat sergisidir de.

Ne yazık ki, bütün bu meziyetlerine rağmen Osmanlı sarayları içinde belki de en az inceleneni yine Yıldız Sarayı’dır ve bunun, onu tasarlayan ve yaptıran Sultan II. Abdülhamid’e karşı beslenen uzun ömürlü önyargılarla yakından alakası vardır. Nitekim 1925-26 yı5llarında Şale Köşkü kumarhane ve dans pisti yapılmıştı. Bu hoyrat önyargılar birer ikişer kırıldıkça Yıldız Sarayı da ihtişamlı kapılarını önümüze açmaya başlayacaktır, eminim. Nitekim sarayın 6 yıllık bir restorasyon çalışmasının ardından müze yapılıp halka açılması bu müjdelerden biriydi.

Sultanın sarayı bize birçok sırrını vermeye hazırdır. Yeter ki onun cömert kapısını çalmaya başlayalım.

 

Not: Bu yazıda Çelik Gülersoy'un Yıldız Parkı ve Malta Köşkü (1983), Afife Batur'un İstanbul Ansiklopedisi'ne (1994) yazdığı "Yıldız Sarayı" maddesi, Milli Saraylar Dairesi Başkanlığı'nın Yıldız ve Şale Köşkü kitapçığı ile Harb Akademileri Komutanlığı tarafından yayınlanan Yıldız Sarayı Tarihçesi (1962) adlı çalışmalardan yararlanılmıştır.

Yorum Yazın

casibom-Nerobet-istanbul escorts-nerobet-Nerobet-sirinevlerpartner.com-goldenautumncare.com-smartcoachingclasses.com-archanavijaya.com-manikaranestates.com-neetasherbaluk.com-istanbul escorts-discounttobaccocorner.com-prathamabank.org-7solutionsusa.com-Nerobet-muirdata.com-Tokyobet-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-