Cumhurbaşkanına Tarih Dersi Vermeye Kalkan Özdil Nasıl Çuvallamıştı?
Millete gözünün içine baka baka yalan söylemekten haya etmeyen Yılmaz Özdil, 8 Kasım 2020 tarihli yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o tarihteki bir konuşmasıyla aklınca dalga geçmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İzmir depremi vesilesiyle yaptığı bir konuşmada 1939 Erzincan depremiyle ilgili açıklamalarda bulunmuş, zamanın CHP hükümetinin Erzincan’a yeterince yardım götürmediğini vs. söylemiş ki hilaf-ı hakikat tek bir noktası yoktur. Erzincan ve çevresinde aylar, hatta yıllar sonra bile derme çatma barakalarda yaşayanların çektiği sefalet saklanamayacak boyutlara varmış, o kadar ki, Tek Parti devrinde basın üzerindeki ağır baskıya rağmen münasip bir lisanla gazete sayfalarına yansımıştı.
Tarih cahili olup da millete tanesi 2500 tlye (şimdiki değeri birkaç mislidir) M. Kemal kitabı kakalamış olan Özdil bir de ukalalığa kalkmış ve Cumhurbaşkanının olayları yanlış bildiğini yazmıştı. Halbuki asıl yanlış bilen kendisiydi.
Nasıl mı? Beraberce görelim.
*
“Birincisi”, demiş, “Erzincan depremi olduğunda Celal Bayar başbakandı”.
Haydaa. Tut kelin perçeminden şimdi.
Dostlar, Erzincan depremi ne zaman vuku bulmuştu?
27 Aralık 1939’da.
Peki Celal Bayar Başbakanlığı ne zaman bırakmıştı?
25 Ocak 1939’da.
Biri bana anlatsın lütfen:
25 Ocak’ta Başbakanlıktan istifa eden Bayar 11 ay sonra nasıl hâlâ Başbakan olabiliyor ve depremden 1 ay sonra koltuğunu bırakabiliyor?
Had bildireyim derken baltayı taşa vurmaya bundan da çarpıcı bir misal bulunamazdı herhalde.
*
Tabii tarih cahili taraftarlarına ne kadar sallarsan salla alkışlayacakları için sorgulayan, ‘Yahu hakikaten öyle miymiş?’ diye merak kapısını çalan, hiç değilse google’dan soran bir tek Kemalistin çıkmadığına adım gibi eminim. Yoksa şimdiye kadar bu kalpazanlığın hesabı çoktan sorulmalıydı. (Sözde Aydınlanmacı geçinirler ama Adorno ve Horkheimer’in Aydınlanmanın tozunu nasıl attığını bilmezler).
*
Neresinden tutsak elimizde kalan bu yazıyı Kıbrıs’ı vermeye layık gördüğü Yunan mezesinin yanı başında yazmış olmalı, zira “İkincisi…” diye parmak salladığı bentteki yanlışı hepsine taş çıkartacak cinstendir.
Kemalistlerin tarih ve dahi akıl hocası Özdil “Başbakan Celal Bayar, Erzincan depreminden bir ay sonra görevi bıraktı, 11'inci hükümet kuruldu” diyor ki tam evlere şenlik.
25 Ocak 1939’da istifa eden Bayar 11 ay sonra vuku bulan Erzincan depreminden “bir ay sonra” nasıl görevi bırakacaktı ki? Böyle bir hamhumşaralopçuluk da Kemalist kesimin en popüler ve en çok kazanan yazarına yakışırdı zaten.
*
Üçüncü olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem sırasında başarısızlıkla suçladığı İçişleri Bakanı Faik Öztrak’ı zikretmesi de rahatsız etmiş Y.Özdil’i; güya onun hatasını düzeltmeye kalkmış. “Halbuki” diyor, “deprem sırasında içişleri bakanı olan Refik Saydam, başarısız olmadığı için, aksine çok başarılı olduğu için 11'inci hükümete başbakan yapıldı!”
Eskilerin “Cehaletin bu derecesi ancak tahsil ile mümkündür” dediği bu olsa gerek:
- “Deprem sırasında başarılı olduğu”nu ve bu yüzden Başbakan yapıldığını söylediği Refik Saydam o tarihte İçişleri Bakanı değil, Başbakandır ve 1939 Ocakında oturduğu Başbakanlık koltuğunda 1942 Temmuzundaki ani ölümüne kadar kalmıştır.
- Özdil’in “Anca depremden bir ay sonra içişleri bakanı oldu”ğunu söylediği Faik Öztrak deprem sırasında 11 aydır İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyordu, yani Cumhurbaşkanımızın sözleri tamamen hakikate muvafıktır.
*
Kemalistlerin tarih hocası Özdil muhterem Cumhurbaşkanımıza tarih dersi vermeye kalkıyor. Yılın fıkrası olmaya aday.
Yazının devamında da bir sürü saçma sapan, yanlış ve yanıltıcı bilgiler, bol bol laf salatası var ama onlara girerek değerli vaktinizi zayi etmeye değmez. Lafın tamamı deliye söylenirmiş ne de olsa…
Aslında bu yazıyı yazmama da değmezdi ama sırf tarihe not düşmek adına kaleme almak ihtiyacını hissettim.
"Caminin kapısını bilmez, sofuluk taslar."Demiş atalarımız. Bunlar ise bildikleri ve bilmedikleri Her şey hakkında olur olmaz yorumlarda bulunuyorlar . Sonrada vay efendim bunlar şöyle ,böyle diye konuşmaya geçiyorlar Bol keseden atmak dedikleri bu olsa gerek .Sonra birileri çıkıp gerçekleri tokat gibi yüzlerine çarpıyor .
Özdil aklı sıra "deveye hendek atlatmaya çalışmış" fakat siz değerli müerrihler bunu aydınlığa kavuşturarak bizlere tarihi doğru anlama ve yorumlamada önderlik yapmış bulunmaktasınız sayın hocam. Kaleminiz keskin; ömrünüz bereketli olsun.
Entelektüel, araştıran okuyan kemalistlerin köhne zihniyetlerini idrak etmemize vesile olduğunuz için sağ olun hocam:) Evrimi reddedenleri bilimi reddetmiş gibi, yobaz gösterenler ile; kemalizmi reddedenleri tarih cahili gösterenlerin müşterek vasıfları da bu sanırım: Meydanı boş bulup sallamak, yardakçılardan aldıkları şakşaklarla da hüviyetlerine "araştırmacı, yazar, bilim adamı" sıfatlarını yapıştırmak!
Okurken çok güldüm. Kemalist aklın 100 yıl sonra vardığı menzili maksimum olarak bünyesinde toparlayan Özdil, tıpkı CHP'nin başı gibi nice gaflarla bizim gülmemize vesile olmuş. Tarihten anladıkları yalnızca izâfî olan bu zatlara bizi güldürdükleri için Allah'tan akıl, fikir ihsân etmesini niyâz ediyorum.
Yazık, acıdım doğrusu pür melal hallerine.. Tek paragrafı baştan aşağı hata olan bir yazarın, adı için paralarını akıttıkları kitabının ne kadar hakikati yansıttığını düşünemiyorum.Bir onların bir de bizim membaımıza bakar mısınız? Hakikat izcisi kalem, eksik olmayınız..
Yazık, acıdım doğrusu pür melal hallerine.. Tek paragrafı baştan aşağı hata olan bir yazarın, adı için paralarını akıttıkları kitabının ne kadar hakikati yansıttığını düşünemiyorum.Bir onların bir de bizim membaımıza bakar mısınız? Hakikat izcisi kalem, eksik olmayınız..
Cehaletin bu kadar pahalı ve çok sattığına şahit olmak Türk vatandaşı bir tarihçi olarak derinden üzüyor ama bağışıklık kazandık çünkü gün geçmiyor ki doğru bir kelime yazsınlar. Hal öyle ki inanın cümleden geçtik doğru kelime duyamıyoruz. Akıl nasıl peynir ekmekle yenir görüyoruz. Kuyuya taş atmayı bunlar çıkarmadı ise ben de bir şey bilmiyorum.Değerli vaktinizi bu kirli zihniyetin kokuşmuş gerçeklerini gün yüzüne çıkarmaya ayırdığınız için teşekkür ediyorum zira bunlara lafın tamamını anlatsak da anlamazlar.
Kitabın isminden dolayı çok satan ve eminim içinin dahi okunmadığı kitabıyla övünen bir gazeteci. Şok şok daha ne diyelim. Mustafa Armağan’ın gözünden kaçmamış. Kelimeyi tam yerinde söylemesi sırası da gelmiş. Tarihi korkuların ardına gizleyenlerde beklenen bu olsa gerek. Emeğinize sağlık .
Tarihi araştırmadan yazmak bu olsa gerek. Yazana mı üzüleyim, inanıp okuyanlara mı üzüleyim bilemedim. "yaz gitsin inanan çıkar illa ki " diye göbek kaşıyarak yazılan yazı anca bu kadar olur. Mustafa Hocam gibi gerçek tarihimizi bilen, araştıranlar oldukça daha çoook yalanlar ortaya çıkar.