Bu Fakir Bu Görevde Olduğu Sürece O Teröristi Alamazsın
"BU FAKİR BU GÖREVDE OLDUĞU SÜRECE O TERÖRİSTİ ALAMAZSIN"
Hiç uzatmadan konuya gireceğim.
Lütfen şimdi aşağıda yazan satırları çok ama çok dikkatli okuyun.
Tarih 11 Ocak 2018, Saat 15:41
Başkan Erdoğan'ın muhtarlar konuşması: "Amerika bizden terörist istiyor, biz istediği teröristleri verdik, 12 tane terörist verdik 15 yıl içerisinde bunlara. Niye? Terörist diye verdik. Ama biz bu teröristi(FETÖ'den bahsediyor) istiyoruz, bize vermiyor ve bize sudan uydurma tabirler. Kusura bakma, sen bunu vermiyorsan, ha bundan sonra sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın..."
Konuşmanın aslı bu.
Dileyen çok rahat o günkü konuşmanın tam metnine ulaşabilir.
Peki sonra ne oldu?
Brunson mahkemece tahliye edilince bu konuşmayı aldılar, montajladılar ve Brunson olayına malettiler. Oysa burada bahsi geçen konu iki ülke arasında yapılan anlaşma gereği suçluların takası. Nitekim biz Amerika'nın arananlar listesindeki 12 teröristi onlara vermişiz. Brunson Amerika tarafından aranan bir suçlu değildi ki Erdoğan ondan bahsetsin. Zaten suçlu olup olmadığı yargı aşamasında olan bir kişi için Erdoğan'ın terörist ifadesi kullanmayacağını bilmiyor muydu bu zevatlar?
Başında, ortasında veya sonunda Brunson'un isminin hiç zikredilmediği 11 Ocak 2018 tarihli bir konuşmanın içinden bu cümleyi cımbızlayacak kadar iyi biliyorlardı emin olun. "
Özellikle 'ha bundan sonra sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın...' sözlerine dikkatinizi cekmek isterim. O sözler üzerinde kurgulanan hokuspokusculuğu anlamamız açısından bu vurgu önemli çünkü.
Amerika, Türkiye'yi yarın akşama kadar papazı serbest bırakacaksınız diye tehdit ettiğinde Erdoğan yargıyı işaret etti ve "Buna yargı karar verecek, siz bize emir veremezsiniz" dedi mi? Dedi. Amerika'nın verdiği süre geçti gitti papaz bizde miydi? Bizdeydi. Nezaman ki mahkeme kararını verdi-ki Brunson suçsuz bulunmadı onun da altını çizelim- 3 yıl 1 ay 15 gün hüküm giydi yattığı süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
Brunson olayı sıradan bir yargılamaya veya tek başına Erdoğan'a maledilemeyecek kadar ciddi bir olaydı.
Başlıbaşına bir devlet meselesiydi.
Bunu idrak edemeyenler(aslında çok iyi idrak etmiş olanların piyonu olarak) yüzlerce yıllık devlet geleneğimizi ve aklımızı gözardı ederek bu konuyu da sulandıracaktı elbette.
Bugün tüm dünyanın önünde defalarca "Sizin bizde papazınız varsa bizim de sizin ülkenizde beslediğiniz teröristimiz var" diyerek Amerika'nın ipliğini pazara sürüyoruz-sürebiliyoruz.
Peki 50 yıllık mega proje küresel terörist Fethullah Gülen'i bir ajan Brunson'a feda eder mi Amerika?
Sanmam.
Ama tüm dünyaya bunu haykırmak için çok uygun zamanlardır bunlar.
"Sayın seyirciler Türkiye ülkesinde ajanlık yaptığını iddia ederek hapse attığı papaz Brunson'a karşılık ABD, Pensilvanya'da yaşayan ve Türkiye'de 250 insanın ölümü, yüzlerce insanın yaralanmasıyla sonuçlanan 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen'in iadesini istiyor...." diye servis edilen haberler...
Eee Amerika bu muz Cumhuriyeti değilya(?!) Anında dünyanın heryerinden soru işaretleri;
"Kim bu Fethullah Gülen? Ve Amerika neden inatla bu adamı vermiyor?"
İnsan hakları yalanına kim inanır savaş besilisi Amerika'nın?
Bunun altındaki dahiyane mantığı anlayabiliyor muyuz acaba?
İşte insanlığı uyandırmak diye buna derim ben.
Papazla işimiz bitmişti bence.
Kapısında bir düzine polisle sonsuza kadar Amerika'nın papaz/ajanını ev hapsinde besleyecek değildik bu belliydi.
Bir pazarlık olmuş mudur?
Bilemem.
Ama net olan birşey daha var ki o papaz bizim restimizle, bizim şartlarımızda ve bizim uygun gördüğümüz zamanda serbest bırakıldı.
Sonuçlarını göreceğiz elbette.
Önceden olsa bırakın Amerika'nın ajanını tutuklamayı, hapse atmayı, velevki attık. Amerika'dan bir telefonla direktif alır ajanlarını serbest bırakırdık herhalde. Bundan sokaktaki vatandaşın haberi dahi olmazdı.
CIA' nin Türkiye ofisi gibi çalışan MİT'ten kameralar karşısına geçip "papazı serbest bırakın" diye yaygara koparan ABD başkanına....
Ve "Sen istediğinde değil biz istediğimizde çıkacak" diyebilen bir Türkiye'ye...
Ama bu bazen de yanlış özgüven patlamalarına sebep oluyor belli ki.
Amerika'ya ayar verene de ben ayar veririm modunda Erdoğan'la bir yarışa girdiler ülkemin malum külhanbeyleri(?!)
Doğruluk kötülükle yarışamaz görünürde.
Kötülüğün değer yargıları, prensipleri, nezaketi yoktur. Kırar, döker, iftira atar, sinsilik yapar, ihanet eder, şantaj yapar, hançerler, kazanmak için her hileye başvurabilir.
Oysa doğruluk Hakkı gözetmek durumundadır. Bu yüzden yavaş kalır.
Ancak unutanlar için tekrar hatırlatayım ki bu dava HAK davasıdır. Er veya geç zafer muhakkaktır.
Dünya şuanda büyük bir savaşın içinde. Yeni dünya düzenini adil dünya düzeni olarak kurma fırsatı... Elimize geçen bu fırsatın birdaha kaç nesil sonra karşımıza çıkacağını kimbilir...
Mezarlıklar keşke diyenlerle doludur bundan şüpheniz olmasın.
İyiliklerle kalın...
Yorum Yazın