Bir Varoluş Mücadelesi
Bu ülkenin en büyük şanssızlıklarından biri CHP gibi bir muhalefet partisine sahip olması...
"İyi ama HDP...?" diyebilirsiniz
Hayır. HDP her ne kadar PKK'nın uzantısı ve Türkiye'nin birlik bütünlüğünü hedef alan bir parti olsa da en azından cibilliyetini gizlemiyor.
Yani muhatabınızı net olarak görüyorsunuz.
CHP 'de ise durum tam tersi.
En başından beri Mustafa Kemal'in ardına gizlenerek legal hale getirdiği ikiyüzlü siyasetine engel olamıyorsunuz.
Geçen akşam Didem Arslan Yılmaz'ın moderatörlüğünü yaptığı programın konuklarından CHP PM üyesi Gökhan Günaydın'ı dinliyorum.
Ne kolay, ne rahat, dümdüz söylenildiğinde doğru gibi görünen eleştiriler sıralıyor;
"Amerika'yla kavgalıyız, İran'la kavgalıyız, Suriye ile kavgalıyız, Rusya ile kavga ettik, herkesle kavgalıyız...
Zamanında biz itiraz ederken siz Amerika ile ortak hareket ediyordunuz.
Amerika ile arayı bozmadan bir siyaset yapmalı idik.
El Kaide'yi Amerika kurdu, El Nusra onun uzantısı Amerika Afganistan'dan başlayarak yeşil kuşak projesini hayata geçirdi ve ÖSO bunların devamı niteliğinde, ya yarın bir gün ÖSO' nun da onlar gibi sorun teşkil etmeyeceğinin garantisi var mı ?..." gibi sıralıyor endişelerini(?).
Özet olarak; "Amerika ile kavga etmeyelim." diyor ama Amerika ile daha evvelinde müttefik olmanın gerektirdiği konularda birlikte hareket edilmesini veya Amerika'ya ses çıkarılmamasını yerden yere vuruyor.
Hem Amerika'nın binlerce kilometre öteden gelip terör örgütlerini kurarak ve kullanarak Ortadoğu'yu dizayn ettiğini söylüyor, hem Amerika'nın bu planlarına karşın TSK'nın bir plan dahilinde o coğrafyayı iyi bilen ÖSO ile hareket etmesine karşı.
Hem Güneyimizde çok büyük bir projenin hayata geçirildiğini kabul ediyor, hem "Biz suya sabuna niye dokunuyoruz?" demeye getiriyor..
Yahu Türkiye Cumhuriyeti zamanında çözüm sürecini başlatmasa, Salih Müslim'i, Barzani'yi, Esad'ı kendi saflarına çekmek için bir çaba harcamasaydı, diyelim ki Irak, Suriye konusunda tamamen tarafsız ve sessiz bir tutum takınsaydı bu sefer de bu emperyalistler, evanjelistler, küreselciler, üst akıl.....artık isimlerini her ne koyarsanız, bunlar bu coğrafya için on yıllardır hazırladıkları projelerinden vazgeçecekler miydi?
Yani Avrupa'nın kalbinde Srebrenitza'da yüzbinlerce Müslümanın katline seyirci kalan, İsrail'in Filistin'i adım adım işgaline göz yuman,
Saddam Hüseyin'i kışkırtan, İran-Irak, Irak-Kuveyt savaşını tetikleyen, Suriye'de sadece Beşar Esad'ın değil babası Hafız Esad'ın 40 bin kişiyi katletmesine mani olmayan, tüm Ortadoğu devletlerinde bir şekilde kaos, kan, gözyaşının hakim olmasına sebep olan bir akıl kendilerine diz çökmek dışında hangi politikayı güdersek güdelim bize farklı şekillerde yine kumpas kurmayacak mıydı?
Tilki tavukla, Aslan Ceylanla yatağa girmiş beyefendi hâlâ devlet aklı diyor !!?
Yani her şeyi eleştiriyor tamam.
O yanlıştı, bu yanlıştı tamam.
Tamam da
Bir de bu coğrafyada yaşamanın getirdiği bir realite var.
Biz ne yaparsak yapalım Türkiye'yi bölmeyi kafasına koymuş bir anlayıştan bahsediyoruz.
Bunu nasıl engelleyecekti CHP acaba?
Bunun tek bir koşulu var;
İtaat edeceksin,
Suya sabuna dokunmayacaksın,
üç maymunu oynayacaksın,
lider devlet iddian olmayacak,
bu coğrafyanın, komşularının ve dahi kendi ülkenin geleceğinde söz hakkın olmayacak ...
Hah işte o zaman PKK yerine biz onlar için kullanışlı olurduk evet.
Ehh o zaman arada bir IMF ile, arada bir ekonomik krizler ile, arada bir terör ile, bazen de darbeler ile gelenlerin kulağımızı çekip, uslu bir çocuk olmamız gerektiğini hatırlatan ufak(?) azarlarıyla kurtulurduk...
Ve
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sloganımızla avunurduk.
Bu mu olsun?
Böyle mi devam etsin?
Ve bir gün gerçek amaçları için son darbeyi indirmeye geldiklerinde bizi kurtarmak için yeterli olacak mı bu avuntular ?
Kendimizi kandırmayalım artık.
Bir varoluş mücadelesi veriyoruz.
Ölmekse öleceğiz.
Evet yarın bir gün Rusya bizi vurabilir.
Evet, hatta şuan bile Amerika ile gizli bir plan dahilinde hareket ediyor olabilirler.
Hatta hatta ÖSO dahi ileride dediği gibi radikal bir yapıya bürünebilir...Belki de bilmediğimiz daha büyük bir tuzağın içine çekiliyoruz.
Eeee?
Ne yapalım yani?
Olasılıklar üzerinden mi hareket edelim?
Karşımızda kartlarını açık tutan bir devlet var mı?
Günü kurtarmaya çalışmaktan daha fazlasını yapmazsak bir gün çok geç olacak.
Tutturmuş bir devlet aklı.
Devlet aklından kastı ne ben anlamadım.
Bunun altını doldurmuyor.
"Amerika hamasetle, bağırarak çağırarak, nutuk atarak iş yapmıyor" diyor,
Sonra "Bakın Amerika PYD' yi kullanıyor şimdi de onları daha önce karşı karşıya oldukları Esed' le birleştirdi" diyor.
Yani kendisi de Amerika'nın amaçlarına ulaşabilmek için neler yapabildiğini aslında ortaya koyuyor ama sonra utanmadan daha hâlâ TSK'nın birlikte hareket ettiği ÖSO' ya laf söyleyebiliyor pişkin pişkin.
Suriye'de milyonlarca insan katledildi, milyonlarcası da göç etti..
Bunun suçlusu o devletin başındaki Esad değil de Erdoğan diyecek neredeyse...
"Kimseyle kavga etmeyelim."
İyi, güzel.
Nasıl etmeyelim?
Birilerinin emir kulu olup, gelene ağam gidene paşam deyip önümüze atılan kemiğe razı olursak, bir hükmümüz, yaptırımımız olmazsa bizimle kimse uğraşmaz evet.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh taktiği öneriyorlar.
Mustafa Kemâl bu sözü hangi şartlar için söyledi peki?
Meydan okuduğumuzda "Herkesle kavga ediyorsunuz." diyen, iyi ilişkiler kurmaya çalıştığımızda ve iyi niyet beslediğimizde ise "Kandırıldınız" diyen bir muhalefet partimiz var.
Ne kolay muhalefet oooh !
Misss.
Dünya üzerinde ordusu bulunmayan 24 ülke var.
Onlara mı benzesek ne ?
Yurtta sulh cihanda sulh haa ???
O devletlerin de kimlere ağam paşam dediğini siz bulun bi zahmet.
Yurtta sulh cihanda sulh !??
Devlet aklıymışşş...
Geçiniz efendim geçiniz.
Şayet elimizde Rusya ve Amerika kadar caydırıcı silahlarımız olsaydı bakın nasıl Sulh olurdu...
CHP bu ülkenin bağrına saplanmış bir hançerdir.
Kim iktidarda olursa olsun onlar hep gizli muktedir oldular.
İşte biz bunun bedelini ödüyoruz bugün.
CHP'nin kendi bünyesinde barındırdığı HDP/PKK sempatizanlığını açıkça dile getirmekten zerre imtina etmeyen vekillerinden, FETÖ' yü aklamak için adalet diyerek adaleti ayağa düşüren bir yürüyüşü azimle tamamlayan genel başkanlarından bahsetmiyorum bile.
Yorum Yazın