Esed ve rejim yetkililerinin yargılanması için UCMye başvuru
GÜNDEM28 Suriyeli mülteciyi temsil eden bir grup avukat, insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle Suriye rejimi hakkında dava açması için Uluslararası Ceza Mahkemesine başvuruda bulundu Avukatlar, Suriye, Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf olmasa da mültecilerin tabi tutulduğu zorunlu göç nedeniyle mahkemenin yargı yetkisi bulunduğunu savundu Avukatlardan Rodney Dixon QC: Bu dava, Suriyeli mağdurlar için gerçek bir dönüm noktasını temsil ediyor. Nihayet artık Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısının en sorumlu failler hakkında soruşturma açması için bir hukuksal kapı var Avukat Hakan Camuz: Başvuruda Beşşar Esed, kardeşi ve bazı generallerin isimlerine yer verdik ve sivillere karşı işlenen suçları detaylandırdık
LONDRA (AA) İngiltere'de bir grup avukat, temsil ettikleri Suriyeli mülteciler adına başta Beşşar Esed olmak üzere rejimin önemli isimlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanmaları için başvuruda bulundu.
Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan mahkemeye yapılan başvuruda, Suriye'den kaçıp Ürdün'e sığınmak zorunda kalan 28 mülteci adına, insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle Beşşar Esed dahil rejimin üst düzey yöneticileri hakkında dava açılması istendi.
Mülteciler adına hukuk firması Stoke White tarafından yapılan başvuruda, şu anda Ürdün'deki farklı mülteci kamplarında yaşayan mağdurların Suriye rejiminin saldırıları nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kaldıkları vurgulandı. Mağdurlar ayrıca sürekli bombalı ve silahlı saldırı, gözaltı ve işkenceye maruz kaldıklarını, toplu cinayetlere ve büyük çaplı ihlallere tanık olduklarını belirtti.
Hukuki süreçte, zorla göç, işkence, tecavüz, kimyasal saldırı gibi sivil nüfusa yönelik suçları kapsayan daha geniş bir saldırı yelpazesine odaklanılmasının hedeflendiği vurgulandı.
Zorla göç vurgusu
Suriye, Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf olmadığı için bugüne kadar dava açılamasa da avukatlar, Arakanlı Müslümanların Myanmar'dan Bangladeş'e göçe zorlanmalarıyla ilgili başvuruya ilişkin kararın dava için örnek oluşturduğunu söyledi.
Avukatlar, müvekkillerinin de aynen Arakanlı Müslümanlar gibi zorunlu göçe tabi tutulduklarını dolaysıyla mahkemenin yetki kararının Suriyeli mülteciler için de emsal teşkil ettiğini savundu.
"Dava bir dönüm noktasını temsil ediyor"
Avukatlara liderlik eden Rodney Dixon QC, hukuk bürosu Temple Garden'da düzenlenen basın toplantısında başvuruya ilişkin, "Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu en vahşi uluslararası suçların mağdurlarına adalet sağlamak için bulunuyor." dedi.
Suriye'deki iç savaşın neredeyse 9 yıldır devam ettiğine dikkat çeken Dixon, "Sivillere yönelik yüz binlerce saldırından hiç kimse sorumlu tutulmadı. Bu dava, Suriyeli mağdurlar için gerçek bir dönüm noktasını temsil ediyor. Nihayet artık Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı'nın en sorumlu failler hakkında soruşturma açması için bir hukuksal kapı var." diye konuştu.
"Esed ve generallerin isimlerine yer verdik"
Hukuk bürosu Stoke White yetkilisi Hakan Camuz da 2,5 yıldır Suriye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ile yakından ilgilendiklerini ve bu suçların tasarlayıcılarının hesap vermeleri için çalıştıklarını belirtti.
Davayla adalet arayışındaki mağdurlara yardım etmek istediklerini dile getiren Camuz, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararı, Suriye'den kaçmak zorunda kalan mağdurların haklarını uluslararası hukuk önünde aramaları için bir dönüm noktası niteliğinde. Müvekkillerimiz olan ve her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalan Suriyeli mağdurların haklarını savunmak için elimizden geleni yapacağız." dedi.
Camuz, başvuruda Beşşar Esed, kardeşi Mahir Esed ve bazı generallerin isimlerine yer verdiklerini ve sivillere karşı işlenen suçları detaylandırdıklarını belirterek, "Sayın Savcı'dan bu suçlara bakmasını istiyoruz ve şimdi elinde yargı yetkisi de var." değerlendirmesini yaptı.
"Uluslararası Ceza Mahkemesi bu konuda bir şeyler yapmalı"
Ürdün'deki El Zaatari kampında yaşayan mağdurlardan biri de kayda alınan ifadesinde, rejim güçlerinin birçok insanı vurduğunu gördüğünü, 18 yaşındaki yeğeninin de aralarında olduğu kişilere rastgele ateş açıldığını anlattı.
2012 yılında komşusunun evinin bombalandığını ve evde yaşayan herkesin öldüğünü aktaran mağdur kadın, şunları söyledi:
"Humus'ta yaşarken yaralı insanlara ilaç ve tedavi sağlamak için gönüllü oldum. Rejim güçlerinin tecavüz ettiği ve istismarda bulunduğu birçok kadına yardım ettim. Gönüllü çalışmalarım beni rejimin hedefi haline getirdi. Daha güvenli bir yere kaçmak zorunda kaldık, Şam'a gittik. En büyük oğlum rejim güçlerine katılmaya zorlandı ama reddetti. Alındı ve birkaç gün sonra geri getirildi, her yeri morarmıştı ve beni tanımadı. Kanaması vardı ve kıyafetleri yırtılmıştı. Oradan da ayrılmamız gerektiğini biliyorduk. Dört çocuğumla ülkeden ayrıldım ve Ürdün'e gittik. Çok zor bir yolculuktu. Oğlumdan hala haber almış değilim, hayatta mı yoksa ölü mü bilmiyorum. Uluslararası Ceza Mahkemesi bu konuda bir şeyler yapmalı. Çok uzun zamandır acı çekiyoruz."
Stoke White'ın ayrıca Türkiye dahil komşu ülkelere kaçan bin 183 Suriyeli mülteciyi temsil ettiği, bu kişilerden elde edilen kanıtların da sivillere yönelik daha geniş çaplı saldırıları ispatlamada kullanılacağı kaydedildi.
Davada ayrıca Türk avukatlar Gülden Sönmez ve Türkan Akbaş da danışman olarak görev yapıyor.
İlginizi Çekebilir
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.
İsrail'e hiçbir ürünün ihracatına izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim” dedi
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunuyor
NATO Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklediğini dile getirerek, "Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Türk Dünyası Şartı kabul edildi
Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk Dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Türk Devletlerinin liderleri kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve dayanışma ruhunu sürdürmek için Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Peki Türk Dünyası Şartı nedir?