© Müzakerat 2017 - 2021

Biz 28 Şubatı yeterince konuşup anlatmadık bile

KADEM Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar: Hollywood henüz 2. Dünya Savaşıyla veya Holokostla ilgili film yapmaya doymadı. Böyleyken bizim sadece 22 yıl önce vuku bulmuş ve aslında post modern bir soykırım olarak da nitelendirilebilecek yasaklı günlerin deşifresini ve analizini yapmamız, çok şey olmasa gerek. Emin olun yeterince konuşmadık bile, yeterince anlatmadık. Biz 28 Şubatın filmini çekmedik, şarkılarını yapmadık, şiirlerini yazmadık (Fransada ırkçı tepkiler nedeniyle spor mağazasının başörtüsü satışını iptal etmesi) Böyle çağ dışı bir mobbing, bir saldırı, Avrupanın göbeğinde, hem de özgürlük adına yapılabiliyor. Demek Fransızların bir kısmı, özgürlükleri sadece kendileri için istiyor? Demek bu insanlar, Avrupadaki böyle saldırılara destek olan insanlar, evrensel insan haklarından veya özgürlüklerden dem vurarak bizlere veya başka ülkelere ahkam kestiklerinde kanmayacağız, asıl dertlerinin bunlar olmadığını bileceğiz O dönem o zulmü destekleyenler, bugün hala pişman değiller, sadece bunu sesli olarak söylemiyorlar. Yani bugün olsa bugün yine aynı zulmü işleyecek olan insanlar hala varken, nasıl olur da bizden bunu anlatmamamız beklenir? Anlatalım ki ders alınsın ve aynı hatalara tekrar düşülmesin

İSTANBUL (AA) Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, "Hollywood henüz 2. Dünya Savaşı'yla veya Holokost'la ilgili film yapmaya doymadı. Böyleyken bizim sadece 22 yıl önce vuku bulmuş ve aslında post modern bir soykırım olarak da nitelendirilebilecek yasaklı günlerin deşifresini ve analizini yapmamız, çok şey olmasa gerek. Emin olun yeterince konuşmadık bile, yeterince anlatmadık. Biz 28 Şubat'ın filmini çekmedik, şarkılarını yapmadık, şiirlerini yazmadık." dedi.

Bayraktar, Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlenen "Post Modern Darbe 28 Şubat Başörtüsü Yasağı" başlıklı programda yaptığı konuşmada, 28 Şubat'ın kendileri için çok önemli olduğunu dile getirerek, 28 Şubat ile başlayan dönemin, bu ülkenin evlatlarının kendi ülkelerinde var olabilme ve özgürlük mücadelesi olduğunu söyledi.

O süreci kendilerinin yaşadığını, daha genç nesillerin de dinlediğini ifade eden Bayraktar, "Bizler, bu vatanın evlatları olarak vatanın karşısındaki en büyük tehdit olmakla itham edildiğimiz, kapılardan kovulduğumuz, insan haklarımızın gasbedildiği, sosyal aşağılanmaya maruz kaldığımız, tecrit edildiğimiz, iş bulamadığımız, geçimimizi sağlayamadığımız, zorunlu olarak gurbete gittiğimiz ve senelerce şu cennet vatanın gökyüzünün altında dimdik durabileceğimiz günün hasretiyle beklediğimiz günlerden geliyoruz." diye konuştu.

Bunların sistematik olarak, devlet eliyle, açıktan yapıldığını dile getiren Bayraktar, yasakla karşılaştığında Kadıköy İmam Hatip Lisesi'nde okuduğunu belirterek, o dönemde kendisinin ve bu yasaklara maruz kalanların yaşadığı sorunları anlattı.

Bayraktar, "Eğer biz bu mücadeleleri vermeseydik, onlar bizden hep daha fazlasını almaya çalışacaklardı ve ortalıkta bir biz kalmayacaktı. Artık bizim kimliğimiz değişecekti ve o çiçekler açmayacaktı. Çünkü bizim kimliğimiz değişecekti. Elhamdülillah şimdi sizler işte o çiçekler olarak buralardasınız." ifadelerini kullandı.

Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Türkiye'nin dönem dönem çok zorlu imtihanlardan geçtiğini hatırlatarak, "Geçmişimizi unutursak, içinde bulunduğumuz şartların konforunda rehavete kapılırsak, ileride karşılaşabileceğimiz imtihanlarda başarılı olamayacağız. O yüzden biz bunları anlatmaya ve konuşmaya devam ediyoruz." dedi.

"İnsanların hayatları bir gecede karardı"

Dönemin gazete manşetlerinden bazı örnekler de veren Bayraktar, başörtüsünün çağdaş yaşamı tehdit eden bir nefret unsuru haline getirildiğini, Kur'an kurslarının terörist yuvasıymışçasına lanse edildiğini, kimi radikal rejimlerde kadınların maruz kaldıkları uygulamaların kendilerine mal edilerek sıklıkla haber yapıldığını, böylelikle toplumda dindar kesime karşı kötü gözle bakmayı sağlayan bir algının sistematik olarak oluşturulduğunu söyledi.

Bayraktar, eğitim hakkı denen, bir insanın temel insan hakları arasında yer alan, kişilerin hiçbir surette mahrum edilemeyeceği bu hakkın, kılık kıyafetlerinin çağdaşlık içermediği ve demokrasiye tehdit olduğu gerekçesiyle ellerinden alındığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bunun hiçbir şekilde açıklamasının yapılabileceğini düşünmüyorum. Hiçbir özrün kabul edilebilir olduğunu düşünmüyorum. İnsanların hayatları bir gecede karardı. Kaybedilen zamanın, katledilen hayallerin, yaşatılan travmanın telafisi yok. Bugün dahi 28 Şubat dönemini hatırlatmak için etkinlikler yaptığımızda eleştirilere maruz kalıyoruz. 'Siz duygu sömürüsü yapıyorsunuz, tamam geçti, bitti artık' şeklinde. Hollywood henüz 2. Dünya Savaşı'yla veya Holokost'la ilgili film yapmaya doymadı. Böyleyken bizim sadece 22 yıl önce vuku bulmuş ve aslında post modern bir soykırım olarak da nitelendirilebilecek yasaklı günlerin deşifresini ve analizini yapmamız, çok şey olmasa gerek. Emin olun yeterince konuşmadık bile, yeterince anlatmadık. Biz 28 Şubat'ın filmini çekmedik, şarkılarını yapmadık, şiirlerini yazmadık. O dönem o zulmü destekleyenler, bugün hala pişman değiller, sadece bunu sesli olarak söylemiyorlar. Yani bugün olsa bugün yine aynı zulmü işleyecek olan insanlar hala varken, nasıl olur da bizden bunu anlatmamamız beklenir? Anlatalım ki ders alınsın ve aynı hatalara tekrar düşülmesin."

"Dünya görüşümüzde yaşam tarzına müdahale yoktur"

Bayraktar, dünyadaki her türlü felaketin bedelini en ağır ödeyen kesimin kadınlar olduğunu aktararak, 28 Şubat'ın da bu örneklerden biri olduğunu belirtti.

Bugün kadın hakları savunuculuğunun önde gelenlerinin meseleye bu yönüyle de bakması gerektiğini anlatan Bayraktar, "Bizim dünya görüşümüzde yaşam tarzına müdahale yoktur. Bizim medeniyetimiz, farklılıkları bünyesinde barındıran, hoşgörüyle yaklaşan, farklı dil, din ve milliyeti tek çatı altında toplama kabiliyetini adeta DNA'sında barındıran bir medeniyettir. Eğer siz hak ve özgürlükleri yalnızca kendi zümrenize mal ediyor, hak ve özgürlüklerinizin anıtını gasbettiğiniz başka hayatların çoraklaşmış toprakları üzerine inşa ediyorsanız, aydın değil, sadece zalim ve ikiyüzlüsünüzdür." ifadelerini kullandı.

Bir Fransız spor markasının başörtülü koşucuların daha rahat bir örtüye ihtiyaç duymaları üzerine ürettiği başörtüsü nedeniyle Fransa'da bir kesimin ayağa kalktığını, firmayı "ülkelerini işgal eden İslamcıları" güçlendirmekle ve "özgürlükler ülkesinde kadınların esaretini desteklemekle" suçladıklarını, firmanın da ürünü piyasadan çekmek zorunda kaldığını dile getiren Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle çağ dışı bir mobbing, bir saldırı, Avrupa'nın göbeğinde, hem de özgürlük adına yapılabiliyor. Demek Fransızların bir kısmı, özgürlükleri sadece kendileri için istiyor? Demek bu insanlar, Avrupa'daki böyle saldırılara destek olan insanlar, evrensel insan haklarından veya özgürlüklerden dem vurarak bizlere veya başka ülkelere ahkam kestiklerinde kanmayacağız, asıl dertlerinin bunlar olmadığını bileceğiz. Tabii ki özgürlüklerin de belli bir çerçeve içinde olması gerektiğini unutmamalıyız. Ve tabii ki kötülüklerle mücadele etmenin özgürlükleri kısıtlamak olduğu yanılgısına düşmemeliyiz. Çünkü biliyorsunuz yeri geliyor terörist faaliyetleri de özgürlük adında pazarlayabiliyorlar veya ahlaksızlığı, neslin devamını tehlikeye atan şeyleri özgürlük diye yutturmaya çalışabiliyorlar. Bunlara karşı dik duracağız."

Sümeyye Erdoğan Bayraktar, kadınların bulundukları her durumu aydınlığa çıkaran, ortamlarını dönüştüren muazzam bir gücü olduğunu ifade ederek, "28 Şubat sürecinde de bu gücün tezahürünü gördük. Dolayısıyla lütfen hem kendi hayatlarınız hem de ülkeniz için büyük ölçekli düşünün. Yaptığınız işler, seçeceğiniz meslekler, kurduğunuz hayaller her zaman bu ülkenin ışığını parlatmak için olsun. Kendi ayaklarınız üzerinde durup, kimliğinize, ailenize ve toplumunuza sahip çıkmaktan ve 'Bu ülke için, bu ülkenin insanları için daha fazla ne yapabilirim?' diye kendinize sormaktan geri durmayın." sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Programa, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Prof. Dr. Aşkın Asan, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

Konuşmaların ardından program, fotoğraf çekimiyle sona erdi.


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER