© Müzakerat 2017 - 2021

Babıali Enderun Sohbetlerinde kütüphaneler konuşuldu

İBB Kütüphaneler ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder: Kitabı ve kütüphaneyi merkeze alabilirsek parlak günlerimize tekrar çıkabiliriz. Burada sadece kuru bir kitap ve kütüphaneyi kastetmiyorum. Bunun içinde okullarımız, eğitim sistemimiz, üniversitelerimiz de var Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi Müdürü Süheyla Acar: Biz halk kütüphanesi olarak daha farklıyız. Adımız üstünde halk, yediden yetmişe herkesi kapsayan hatta anne karnında başlayan bir hizmet anlayışımız var. Her yaş ve seviyede herkese hizmet ediyoruz Kadıköy Aziz Berker Kütüphanesi Müdürü Lütfi Oğuz: Çocukları ve gençleri kazanmak için arkadaşlarla fikir alışverişinde bulunduk. Bunun için en çok kazanım sağlayacak şeyin yazarları çağırıp kültürel etkinliklerle çocukların kütüphaneden memnun ayrılmasını sağlamak olduğunu düşündük

İSTANBUL (AA) Cağaloğlu'ndaki Yeni Dünya Vakfı’nda gerçekleştirilen "Babıali Enderun Sohbetleri"nde 55. Kütüphaneler Haftası dolayısıyla "Kütüphaneler ve Kütüphaneciliğimiz" konuşuldu.

Kütüphane yöneticilerinin, kütüphanelerin ve kütüphaneciliğin temel meselelerine ilişkin değerlendirmede bulunduğu programı yöneten Selçuk Aydın, gelişmiş ülkeler sıralamasıyla, o ülkelerdeki kütüphanelerin sıralamasının benzer olduğunu söyledi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder, tarih boyunca kütüphanelerin gelişim süreçlerini ve kütüphaneciliğin bugün geldiği konumu anlattı.

Konuşmaktan, tartışmaktan ve düşünce üretmekten çekinmemek gerektiğini vurgulayan Minder, İslam anlayışının da düşünceye açık olduğunu ifade etti.


"Kitabı ve kütüphaneyi merkeze almalıyız"

Minder, son 200 yıldır İslam dünyasında geri kalmanın sebeplerinin tartışıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Aydınlar, hangi yüzyılda geri kalındığına bakarak 'Yiğit düştüğü yerden kalkar' düşüncesiyle konuya yaklaşıyor. Peki bizi aslında neresi parlatmıştı, zirveye çıkarmıştı? Biz oraya bakarsak bugün için gerekli olan şeyleri de bulabiliriz. Aslında neyi bulduk? Kitabı ve kütüphaneyi bulduk. İlk emri 'Oku' olan bir dinimiz var. Biz de ehli kitabız, yani kitap ehliyiz. Kitabı ve kütüphaneyi merkeze alabilirsek parlak günlerimize tekrar çıkabiliriz. Burada sadece kuru bir kitap ve kütüphaneyi kastetmiyorum. Bunun içinde okullarımız, eğitim sistemimiz, üniversitelerimiz de var. Her şeyle beraber düşünce atmosferinin buna müsait olması lazım. Bütün bunları tekrar oluşturabilirsek geri kalmayız."

Osmanlı geleneğinde kitap ve kütüphanelerin önemli bir yere sahip olduğunu aktaran Minder, cami ve medreselerin yanı sıra saray içerisinde de kütüphaneler oluşturulduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Millet Kıraathanesi" söylemiyle Türkiye'de kütüphanelerle ilgili çalışmaların hız kazandığını anımsatan Minder, kütüphane, kitap ve okuyucuların istenilen sayıda olmadığını fakat özellikle son 45 yıldır ilginin ve bu alandaki çalışmaların ivme kazandığını kaydetti.


"Anne karnında başlayan bir hizmet anlayışımız var"

Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi Müdürü Süheyla Acar, "Kütüphaneler bir milletin hafızasıdır, geçmişle geleceği arasında köprüdür, çok önemlidir." dedi.

Üniversite kütüphanelerinin kendi konusundaki kitap, dergi ve süreli yayınlara ağırlık verdiğini, ihtisas ve araştırma kütüphanelerinin de belli konularda yoğunlaştığını belirten Acar, şöyle devam etti:

"Biz halk kütüphanesi olarak daha farklıyız. Adımız üstünde 'halk', yediden yetmişe herkesi kapsayan hatta anne karnında başlayan bir hizmet anlayışımız var. Her yaş ve seviyede herkese hizmet ediyoruz. Bu bilgi olur, bilgisayar olur, kitap, çay, kahve olur, bizim anlayışımız biraz geniş perspektiften her alanda hizmet etmek. Halk kütüphaneleri olarak kaynaklarımız da kitaplarımız da koleksiyonumuz da daha güncel kitaplar üzerine oluyor."

Acar, geçmişe yönelik koleksiyon saklamak ve derlemek gibi bir misyonlarının olmadığını belirterek, "Bizim görevimiz her konuda güncel yayınları kütüphanelerimizde bulundurmak ve istendiğinde okuyucuya sunmak. İnternet, ödünç verme, dergi ve aklınıza gelen bütün hizmetleri ücretsiz veriyoruz. Halk kütüphaneleri eğitime en çok katkı sunan kurumlardandır. Yeter ki okuyun. 'Okumak isteyen herkes kapımızdan içeri girsin biz de onlara hizmet edelim' düşüncesindeyiz." şeklinde konuştu.


"Kütüphaneler ikinci değil üçüncü mekan; okul, ev ve kütüphane"

Kadıköy Aziz Berker Kütüphanesi Müdürü Lütfi Oğuz, halk kütüphaneciliğinde hem vatandaşın istediği hem de mevzuatta yazdığı üzere, günceli takip etmek, insanların kitap okuma ve bilgi edinme ihtiyaçlarını anlık gidermek gerektiğini söyledi.

Kendi kütüphanelerinde yaptıkları çalışmaları anlatan Oğuz, "Çocukları ve gençleri kazanmak için arkadaşlarla fikir alışverişinde bulunduk. Bunun için en çok kazanım sağlayacak şeyin yazarları çağırıp kültürel etkinliklerle çocukların kütüphaneden memnun ayrılmasını sağlamak olduğunu düşündük." diye konuştu.

Kadıköy Aziz Berker Kütüphanesi'nde "Çarşamba Sohbetleri" adıyla 3 aydır hedef kitlesi üniversite öncesi öğrenciler olan etkinlikler düzenlediklerini dile getiren Oğuz, şöyle devam etti:

"Yazarlarımız sayesinde gelen 50 kişiden yaklaşık 45'inin kütüphanemize daha önce hiç gelmemiş olduklarını hatta hiçbir kütüphaneye gitmediklerini fark ettik. Bazı gençler hayatı okul, alışveriş ve evden ibaret sanıyor. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz'ın belirttiği bir şey var. Kütüphaneler aslında ikinci değil üçüncü mekan; okul, ev ve kütüphane. Biz bu algıyı çocuklarımızın ve gençlerimizin hafızalarında yer edinmesini istiyoruz. Kadıköy özelinde de biz bunu başarmaya çalışıyoruz. Onları kazanmak çok zor çünkü onların dünyasını cezbedecek farklı unsurlar da var. Onların eğitimleri demek, bizim yarınlarımızın garanti altına alınması demek."

Oğuz, Türkiye'de kütüphaneciliğin çok geliştiğini buna rağmen halk kütüphaneciliği ve çocuk kütüphaneleri konusunda yapılacak daha çok işin olduğunu sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından kütüphanelerdeki güncel uygulamalara ilişkin sorular yanıtlandı ve katılımcılarla birlikte hatıra fotoğrafı çektirildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER