Washingtonda Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası anlatıldı
GÜNDEMAltınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan: Türkiye’ye sadece 2 kilometre uzaklıktaki 3 bin 500 metrekarelik Meis adası üzerinden Doğu Akdenizde Antalya kadar alan verdiler. Bu durum tabii ki Türkiye için kabul edilemezdi SETA Genel Direktörü Burhaneddin Duran: Tüm tarafları bir masa etrafında birleştirebilecek politik bir süreç oluşturulabilir ancak ABDnin katılımı olmadan bunu barışçıl bir şekilde çözmek kolay değil. Türkiye, bu noktada siyasi çözüm ihtiyacına dikkat çekmeye çalışıyor Türkiye, Suriyedekinin aksine Libyaya daha erken müdahil oldu. Bu da Türkiyenin Libya iç savaşında bir denge oluşturmasına fırsat verdi
WASHINGTON (AA) Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası Libya'ya yönelik adımları Washington'da uzmanlarca değerlendirdi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi (SETADC) tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Doğu Akdeniz Politikası" başlıklı panele SETA Genel Direktörü Burhaneddin Duran ve Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan konuşmacı olarak katıldı. Panelin oturum başkanlığını ise SETA DC'den Kılıç Buğra Kanat yaptı.
Konuşmasına Türkiye'nin jeopolitik konumuna ve Akdeniz'deki kıta sahanlığına vurgu yaparak başlayan Çağrı Erhan, Türkiye'nin kendi meşru çıkarları için Doğu Akdeniz'deki varlığına ağırlık verdiğini belirtti.
Erhan, bölgede bulunan doğal kaynaklar sebebiyle Yunanistan'ın, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKYR) ve küçük adalar üzerinden Akdeniz'in önemli bir kısmını kendisine ayırdığına dikkat çekerek, Türkiye'nin ise kendi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ait kıta sahanlığı kapsamında Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını korumak için Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile mutabakat muhtırası imzaladığını hatırlattı.
Erhan, "Bazı Yunan yetkililer ve profesörler, Türkiye’ye sadece 2 kilometre uzaklıktaki 3 bin 500 metrekarelik Meis adası üzerinden, Türkiye’ye Doğu Akdeniz'de Antalya kadar alan verdiler. Bu durum tabii ki Türkiye için kabul edilemezdi. Bunun üzerine Türkiye, Libya ile yaptığı mutabakattan bir gün sonra Birleşmiş Milletler'e (BM) başvurarak anlaşmanın kaydedilmesini istedi. Her şey, kuşkusuz, uluslararası hukuka uygundur." ifadelerini kullandı.
"Siyasi çözüm arayışını güçlendirmek için asker gönderildi"
Öte yandan Libya'daki gelişmelere ve Türkiye'nin UMH'ye verdiği desteğe değinen Duran ise Ankara'nın kendi çıkarlarını korumak ve BM tarafından kabul edilen Trablus hükümetine destek vermek için bölgeye asker gönderdiğini vurguladı.
Askeri birliklerin Libya'daki çatışmaya müdahil olmak için değil, siyasi çözüm arayışını güçlendirmek için gönderildiğini belirten Duran, "Tüm tarafları bir masa etrafında birleştirebilecek politik bir süreç oluşturulabilir ancak ABD'nin katılımı olmadan bunu barışçıl bir şekilde çözmek kolay değil. Türkiye, bu noktada siyasi çözüm ihtiyacına dikkat çekmeye çalışıyor." diye konuştu.
"Libya, Rusya ile ele alınabilir"
Duran, ayrıca Doğu Akdeniz meselesinin Orta Doğu'nun bir parçası olduğunu ve ABD ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz, Libya ve İran gibi konularda beraber çalışması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye, Suriye'dekinin aksine Libya'ya daha erken müdahil oldu. Bu da Türkiye'nin Libya iç savaşında bir denge oluşturmasına fırsat verdi." dedi.
Libya'daki Rus varlığına da değinen Duran, Rusya'nın bölgede vekil gruplar üzerinden varlık gösterdiğini ve Batı ülkelerinin adım atmaması durumunda Libya'daki durumun Türkiye ve Rusya arasında ele alınabileceğini söyledi.
Hafter'in Trablus'a saldırısıyla büyüyen kriz
Libya'nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri darbeci General Halife Hafter, başkent Trablus'u ele geçirmek için 4 Nisan'da saldırı emri vermiş, bunun üzerine uluslararası meşruiyete sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) birlikleri de karşı operasyon başlatmıştı.
Hedefine ulaşamayan Hafter, son olarak 12 Aralık'ta Trablus'a yönelik "Belirleyici Savaş" adıyla yeni bir saldırı talimatı vermiş; Hafter'in saldırı emrine karşılık ülkenin batısında başta Misrata olmak üzere 10 kentte seferberlik ilan edilmişti.
Cumartesi akşamı başkent Trablus'taki bir askeri okula, Hafter unsurlarına ait SİHA'larla düzenlenen saldırı sonucu 30 öğrenci hayatını kaybetmiş, 33 kişi de yaralanmıştı. Saldırı, başta ABD ve AB olmak üzere, dünya genelinde kınanmıştı.
Libya'nın uluslararası tanınırlığa sahip meşru temsilcisi UMH, askeri okula düzenlenen saldırının, Hafter müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) ait Çin yapımı Wingloon II SİHA'sıyla gerçekleştirildiğini açıklamıştı.
İlginizi Çekebilir
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.
İsrail'e hiçbir ürünün ihracatına izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim” dedi
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunuyor
NATO Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklediğini dile getirerek, "Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Türk Dünyası Şartı kabul edildi
Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk Dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Türk Devletlerinin liderleri kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve dayanışma ruhunu sürdürmek için Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Peki Türk Dünyası Şartı nedir?