Türk STK’ları, Lübnan’daki Filistinli mülteci kampları için harekete geçti
GÜNDEMİHH Mütevelli Heyeti Üyesi ve Başkan Vekili Hüseyin Oruç: ”Uzun zamandan beri Birleşmiş Milletler Lübnan Ofisi ve fon sağlayan ülkeler ekonomik nedenlerle Lübnan’daki Filistinli mülteci kamplarına yönelik yardımlarını askıya almak zorunda kaldı. Bundan dolayı tamamen dışarıdan gelen yardımlarla ayakta duran Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplarda hayat durma noktasına geldi” ”Lübnan’da yaşayan Filistinli mültecilerin bulunduğu kamplara yönelik iyileştirme ve kalkınma projelerimizi başlatıyoruz. Türkiyeli STK’lar olarak sorunlarının çözülmesi için üzerimize düşen tüm sorumlulukları halkımızın ve hayırseverlerimizin desteğiyle yerine getireceğiz”
İSTANBUL (AA) İHH Mütevelli Heyeti Üyesi ve Başkan Vekili Hüseyin Oruç, 22 sivil toplum kuruluşu (STK) olarak Lübnan'da yaşayan Filistinli mültecilerin bulunduğu kamplara yönelik iyileştirme ve kalkınma projeleri başlattıklarını belirterek, "Türkiyeli STK’lar olarak sorunlarının çözülmesi için üzerimize düşen tüm sorumlulukları halkımızın ve hayırseverlerimizin desteğiyle yerine getireceğiz." açıklamasında bulundu.
Lübnan’daki Filistinli mültecilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi için İHH İnsani Yardım Vakfı ile birlikte 22 sivil toplum kuruluşu harekete geçti.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Merkezi’nde düzenlenen tanıtım toplantısında ortak basın açıklamasını okuyan Oruç, 1948’de bir yıl boyunca süren ve işgalci İsrail’in kurulmasıyla sonuçlanan savaşta 700 binin üzerinde Filistinlinin evlerinden, köylerinden ve şehirlerinden zorla çıkarılmasının ve yerinden edilmesinin 72. yıl dönümünün yaşandığını söyledi.
5 milyondan fazla Filistinlinin, yıllardır farklı ülkelerde, vatanlarından uzakta kötü hayat koşulları altında yaşamlarını sürdürmeye çalıştığını aktaran Oruç, şunları kaydetti:
"İşgalci İsrail saldırısının belki de en önemli sonucu, yaşamak için topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinli mülteci kardeşlerimizdir. Yoğunluklu olarak Ürdün, Lübnan ve Suriye’de yaşayan Filistinli mülteciler barınma, beslenme, sağlık, eğitim, istihdam ve altyapı gibi temel insani alanlarda pek çok sorunla mücadele etmektedir. Filistinli mülteciler, ne vatanlarına geri dönebildi ne de bulundukları bölgelerde yaşadıkları sorunlar için kalıcı çözümler üretebildi.
Filistinli mülteciler, yıllardır toplu olarak yerlerinden edildi ve bazılarının evleri yıkıldı. Yıllardır işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan yüz binlerce kişi, İsrail’in topraklarına saldırganca el koyması, hukuka aykırı yerleşim kurma politikaları, ev yıkımları ve Filistinlileri zorla yerinden etmesi sonucunda evsiz bırakıldı. Özellikle Gazze Şeridi’nde gerçekleştirilen hukuksuz askeri saldırılar, Filistinlilerin yerinden edilmesini ve yurtsuzlaştırılmalarını daha da vahim hale getirdi. Ürdün, Lübnan ve yakın zamanda Suriye de dahil olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerde yaşayan Filistinli mülteciler, silahlı çatışmalar, saldırılar ve şiddet nedeniyle evlerini devamlı terk etmeye zorlandı. Muhacir olanlar gittikleri yerlerde birer kere daha muhacir oldular."
"Lübnan’da toplam 475 bin 75 Filistinli mülteci bulunmakta"
Oruç, Amerikan ve İsrail yönetimlerinin "Yüzyılın Anlaşması" olarak lanse ettiği, gerçekte "Yüzyılın İhaneti" olarak tanımlanması gereken Filistin’in geleceğine dair yapılan planın bir İsrail planı olup, Filistinlilerin haklarını yok saymaya yönelik bir anlaşma olduğunu söyledi.
Farklı ülkelerde yaşamak zorunda kalan Filistinli mültecilerin birçok haktan mahrum olarak yaşamlarını devam ettirdiğini belirten Oruç, bu ülkelerden biri olan Lübnan’da Filistinli mültecilere "vatandaşlık" hakkı tanınmadığını ve özel bir yabancı grup olarak değerlendirildiklerini kaydetti.
Lübnan’daki Filistinlilerin iş, sağlık, eğitim gibi birçok imkandan yararlanamadıkları gibi oy kullanma haklarının da bulunmadığını aktaran Oruç, Filistinlilerin çalışabilecekleri iş alanlarının da kısıtlandığını anlattı.
Oruç şu bilgileri verdi:
"Lübnan’da Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) kayıtlı toplam 475 bin 75 Filistinli mülteci bulunmaktadır. Bu insanların yaklaşık yüzde 75’i aşırı kalabalık, işsizlik ve yoksulluk seviyesinin son derece yüksek olduğu, barınma şartlarının çok kötü olduğu çeşitli şehirlerde kurulan 12 mülteci kampında yaşamaktadır. Filistinli mülteciler ayrıca kamunun sağlık hizmetlerinden faydalanamadıkları için uluslararası sivil toplum örgütlerinin yardımlarına muhtaç durumda. Fakat aşırı kalabalık kamplar, hijyenik koşulların tesis edilememesi, altyapı yetersizliği, gıdaya ve temiz içme suyuna erişimin çok zor olması ve son dönemde yaşanan koronavirüs salgını gibi sebeplerle Filistinliler arasında ciddi sağlık problemleri yaşanmaktadır.
Lübnan’daki Filistinli çocuklar devlet okullarına kabul edilmedikleri için eğitimlerine sadece BM’ye bağlı okullarda devam etmektedirler. Sınıf başına 50’den fazla öğrencinin düştüğü bu okullarda öğretmen eksikliği, eğitim araç gereçlerindeki yetersizlik, eğitim için uygun fiziki bir çevre olmaması bu alandaki en temel zorluklar. Son yıllarda Suriye'de yaşanan savaş sebebiyle 1 milyondan fazla mültecinin Lübnan'a göç etmesi, bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sebebiyle var olan ekonomik durgunluk, Lübnan ekonomisinin can damarı olan Beyrut Limanı’nda yaşanan patlama gibi nedenler ve ülkedeki siyasi istikrarsızlık Lübnan'da çok büyük bir ekonomik krizin yaşanmasına neden oldu."
" Türkiyeli STK’lar olarak harekete geçiyoruz"
Oruç, "Uzun zamandan beri Birleşmiş Milletler Lübnan Ofisi ve fon sağlayan ülkelerin ekonomik nedenlerle Lübnan'daki Filistinli mülteci kamplarına yönelik yardımlarını askıya almak zorunda kaldı. Bundan dolayı tamamen dışarıdan gelen yardımlarla ayakta duran Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplarda hayat durma noktasına geldi." bilgilerini vererek, bu kamplarda bazı bölgelerde metrekareye 4 kişinin düştüğünü söyledi.
Kamplarda bir kişinin dahi geçmekte zorlandığı daracık sokakların bulunduğunu aktaran Oruç, bitişik evlerin yüzde 80'inin güneş görmediğini anlattı.
Oruç şöyle devam etti:
"Çok eski ve kalitesiz malzemelerden yapılan evlerin çoğunun genel durumu çok kötü. Bu düzensiz kamplarda elektrik, su ve çöp problemleri insan hayatını tehdit edecek boyuta ulaşmış durumda. Bu sebeplerden dolayı başta gıda ve temel ihtiyaçların karşılanması, evlerin tadilatı, kamplardaki sorunların giderilmesi, işsizlik, eğitim ve sağlık sorunlarına çözüm bulunması gibi yaşanan problemlerin giderilmesi amacıyla Türkiyeli STK’lar olarak harekete geçiyoruz.
Bizler Türkiyeli hayırsever kardeşlerimizin mazlumları dünyanın hiçbir yerinde yalnız bırakmadığını biliyoruz. Dünyanın neresinde bir sorun varsa oraya uzattığımız merhamet elimizi bu sefer Lübnan’da 72 yıldır vatanlarından uzakta yaşamak zorunda kalan Filistinlilere uzatıyoruz. Lübnan'da yaşayan Filistinli mültecilerin bulunduğu kamplara yönelik iyileştirme ve kalkınma projelerimizi başlatıyoruz. Türkiyeli STK’lar olarak sorunlarının çözülmesi için üzerimize düşen tüm sorumlulukları halkımızın ve hayırseverlerimizin desteğiyle yerine getireceğiz."
"Uluslararası toplumlar mazlumları çaresiz ve yalnız bırakmamalı"
İHH Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Hüseyin Oruç, Türkiyeli STK’lar olarak evlerine geri dönmek ve komşularıyla birlikte huzur içinde yaşamak isteyen Filistinli mültecilerin evlerine geri dönmesinin sağlanmasını istediklerini belirterek, bu süreç sağlanana kadar onların tüm ihtiyaçlarının uluslararası toplum tarafından giderilmesi gerektiğine inandıklarını kaydetti.
Topraklarından koparılan ve halen zorla yerinden edilmeye devam eden Filistinli mültecilerin yaşadığı ıstırabın artık son bulması gerektiğini anlatan Oruç, "Bu sorunun temel kaynağı olan işgalci İsrail’e bölgedeki ayrımcı ve hukuk dışı politikalarını sonlandırması çağrısı yapıyoruz. Filistinli mültecilerin yaşadığı bölgelerdeki tüm ayrımcı yasalar ve politikalar kaldırılmalı veya değiştirmelidir. Tüm uluslararası toplumlar ve kuruluşlar, Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplarda ve barınma alanlarındaki koşulları iyileştirmek için derhal harekete geçmeli ve vatanlarından uzakta yaşamak zorunda kalan mazlumları çaresiz ve yalnız bırakmamalıdır." diye devam etti.
Kampanya ortakları
Toplantıda, kampanya destekçisi olan STK'lardan; MÜSİAD, Memur Sendikaları Konfederasyonu (MemurSen), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hakİş), İHH İnsani Yardım Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Sadakataşı Derneği, Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER), Cihannüma Derneği, Deniz Feneri, Hayrat İnsani Yardım Derneği, Fetih Der, Umut Ol Derneği, Uluslararası Doktorlar Birliği (AID), Yetim Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Sağlık ve Medeniyet Derneği, Darüleytam Derneği, Verenel Derneği, Hayat Yolu Derneği, Uluslararası Su Kuyusu Derneği ve Uluslararası Öğrenci Derneği Federasyonu'nun (UDEF) temsilcileri kısa birer selamlama konuşması yaptı.
Kamplarda yapılması planlanan bazı projeler
Toplantıda verilen bilgilere göre, kamplarda; sağlık polikliniklerinin açılması, eğitim ve uzaktan eğitim projeleri, gelir temini projeleri, çevre düzenlemesi, çöp toplanması ve dönüşümü, evlerin elektrik aydınlatma projesi, ev tadilatları projesi, su temini, arıtma ve su şebekelerinin tadilatı, elektrik şebekelerinin tadilatı ve düzenlenmesi, gıda dağıtımları, koronavirüs hijyen paketleri ve sağlık ekipmanları dağıtımları, uyuşturucu ile mücadele projeleri, din görevlilerinin desteklenmesi projesi, Kur'anı Kerim öğretimi ve hafızlık programları projesi, Filistinli öğrencilere burs ve yurt dışında yükseköğretim projelerinin yapılması planlanıyor.
İlginizi Çekebilir
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.
İsrail'e hiçbir ürünün ihracatına izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim” dedi
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunuyor
NATO Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklediğini dile getirerek, "Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Türk Dünyası Şartı kabul edildi
Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk Dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Türk Devletlerinin liderleri kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve dayanışma ruhunu sürdürmek için Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Peki Türk Dünyası Şartı nedir?