© Müzakerat 2017 - 2021

Oyun ve Eğlence paneli

İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz: Dini yükümlülükleri örselemeyen dinlenme, oyun ve eğlenceler, ibadet sevabı kazandırmaktadır. Müslüman, hayatı şevkle ve canlılıkla yaşayabilen neşeli mütebessim insandır

İSTANBUL (AA) İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, meşru oyun ve eğlencenin tabii bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Dini yükümlülükleri örselemeyen dinlenme, oyun ve eğlenceler, ibadet sevabı kazandırmaktadır. Müslüman, hayatı şevkle ve canlılıkla yaşayabilen neşeli mütebessim insandır." dedi.

İstanbul Müftülüğü tarafından Din ve Hayat Dergisi'nin son sayısının da kapak konusu olan "Oyun ve Eğlence" paneli düzenlendi.

Ümraniye Belediyesi Nikah Sarayı'nda düzenlenen panelin açılış bölümünde konuşan İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, İslam'a göre insanın her yaş seviyesinde mutluluk ve huzur üzerine yaşamasının esas olduğunu söyledi.

Bu yüzden meşru oyun ve eğlencenin tabii bir ihtiyaç olarak görüldüğünü ifade eden Yılmaz, "Dini yükümlülükleri örselemeyen dinlenme, oyun ve eğlenceler, ibadet sevabı kazandırmaktadır. Müslüman, hayatı şevkle ve canlılıkla yaşayabilen neşeli mütebessim insandır." diye konuştu.

Hazreti Peygamber'in eşlerini bayram merasimleri ve musiki meclislerinden mahrum bırakmadığını bildiren Yılmaz, İslam alimlerince de oyun ve eğlencenin olumlu yönleriyle değerlendirilerek aşırılığa kaçmadan insanın çalışma ve ibadet gibi asli görevlerini daha güzel yapmasına yardımcı faaliyet olarak görüldüğünü kaydetti.

Bugün modernizm ve sekülerizmle oyun ve eğlence anlayışının savrulduğunu vurgulayan Yılmaz, sosyal medya, televizyon ve tüketim kültürüyle ilgili eleştirilerde bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Medeniyetimizde eğlence kültürü anlık haz ve sevinç değil, unutulmaz hatıralar yaşatan bir değerler aktarımıdır. İrfan geleneğinde eğlence kültürünün merkezi tekkelerdi. Tekkeler, sanatın, sporun, folklorun ve meşru eğlencenin yaşandığı atmosferlerdi. Anadolu insanının eğlencesi zikrullahtı. Oyun ve eğlencesi zikri ilahi olanın Hakk'a coşkusu da yüksek olur."

"Hazreti Muhammed, sadece vurmalı çalgıları onaylamıştır' anlayışı doğru değil"

İstanbul Müftüsü Yılmaz'ın yönettiği panelde ise Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi İsmail Pırlanta, Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Subaşı ve İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Fatıma Tuba Yaylacı konuştu.

Hazreti Muhammed döneminde oyun ve eğlence hayatı üzerine konuşan Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Pırlanta, Hazreti Peygamber'e göre meşru eğlence şeklinin içerisinde Allah'a isyan barındırmayan, ibadetten alıkoymayan, haramı, günahı teşvik edici olmayan, insan sağlığını tehdit eden unsurlar barındırmayan, birlik ve kardeşlik ruhuna aykırı olmayan eğlence şekilleri olduğunu dile getirdi.

Hazreti Peygamber dönemindeki eğlencelerden örnekler veren Pırlanta, çalgı konusuna da değinerek, "Hazreti Muhammed, sadece vurmalı çalgıları onaylamıştır, diğer üflemeli, telli çalgılar musikide kullanılmaz' şeklinde bir anlayış var. Bu doğru değil. Çünkü Hazreti Peygamber, çalgı aletlerini onların yapıldığı tarzlardan ötürü yasaklamaktan ziyade onlardan çıkan nağmelerin İslam'ın özüne uygun olup olmadığıyla ilgileniyor." ifadelerini kullandı.

Hazreti Peygamber'in at yarışı, güreş, okçuluk gibi spor dallarını da sevdiğini aktaran Pırlanta, bu alanda da rakibin, canlı varlıkların hayatına kastedilmesi, yaralanmasına, müşterek bahse müsamaha göstermediğini, şartların eşit olmasına dikkat ettiğini vurguladı.

"Çocuk oyunla öğrenir, pratik eder ve içselleştirir"

Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Görevlisi Yaylacı ise çocukların oyunsuz gelişemeyeceğini belirterek, motor ve bilişsel gelişim için oyunun önemi üzerinde durdu.

Çocukların oyunla hayata dahil olduğunu dile getiren Yaylacı, şunları aktardı:

"Çocuk oyunla öğrenir, pratik eder ve içselleştirir. Kendisini de bu şekilde keşfeder. Erken çocukluk döneminde oynanan serbest oyun, çocuğun öz kontrolünün gelişmesinde, yani iradesinin güçlenmesinde anahtar rol oynar. Çocuğa oyun oynamayı öğretmeniz gerekmez, o zaten bu işte ustadır. Çocuğun insan olma çabası yeterli şartlar oluşturulduğunda kendiliğinden akan nehir gibi hep oradadır. Elinden tutup parka götürdüğümüz çocuğun kaydıraktan kayıp salıncakta sallanmasını bekleriz. Oysa çocuğun oyunu yol boyu yerdeki karıncaları ve kaldırım taşlarının desenlerini gözlemlemek olabilir."

Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Subaşı da çocukları yetiştirmede oyunun önemi üzerinde durdu.

Federasyon olarak yaptıkları 'Camiler Oymağımız Olsun', Kafkas İslam Ordusu, Allahüekber dağlarında yürüyüş, Çanakkale'de 57. Alay seremonisi faaliyetlerinden bahseden Subaşı, yaptıkları her faaliyetin manevi bir hedefi olduğunu kaydetti.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER