© Müzakerat 2017 - 2021

Ölüm rakamları gizleniyor mu?

Farkında mısınız, Suriye’deki Esad rejiminin 34 askerimizi şehit ettiği alçakça saldırının ardından “Gerçek rakam 34 değil, 334, 634, 1034” diye saçma sapan yalanları ortaya atanlarla, “Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı daha fazla ama saklanıyor” diyenler aynı. FETÖ’cüsünü, PKK yardakçılarını bir kenara bırakıyorum, bu “siyasi şizofrenik” kafalara göre Türkiye her zaman ve her koşulda “ölülerini saklayan ülke”...

Şimdi de eline hesap makinesi alan, ölüm sayısını vaka sayısına bölüp “Türkiye’de ölüm oranı yüzde 2.1’in üzerine çıkmıyor, oranı buraya sabitlediler, vakaları ve ölümleri saklıyorlar” diye ortalıkta geziyor, sosyal medyada naralar atıp duruyor. Ama bu tartışmanın buraya geleceği belliydi. O nedenle pazartesi günü, konuya ilişkin yazdığım ‘Ölüm rakamları gizleniyor mu?’ başlıklı yazıda konuya açıklık getirmeye çalışmıştım. Bu kafanın hangi olayda ne tepki vereceğini bildiğimden yazmıştım o yazıyı. Ama yine de konu hafta içinde gündeme geldi.

TÜRKİYE’NİN İKİ BAŞARISI

Türkiye, 2019 yılı Aralık ayında Çin’de baş gösteren koronavirüs salgının sınırlarından içeri girmesini geciktirerek ilk başarısını sağlamıştı.

Şimdi de 11 Mart’ta ilk vakanın ortaya çıkışından itibaren sağlık ordusuyla tedavi konusunda önemli başarılar sağlıyor.

Test sayısı 15 Nisan itibarıyla 477 bin 716, vaka sayısı 69 bin 392 oldu. Günlük test sayısı 35 bine yaklaştı.

Yoğun bakımdaki hasta sayısı 1820, entübe hasta sayısı bin 52, vefat eden insan sayısı 1518 oldu.

Yoğun bakıma ihtiyacı olan hasta sayısında yaşanan olumlu gelişmeler, iyileşen hasta ve vefat sayısının artmasının da önüne geçiyor.

İYİLEŞEMEYECEKLER!

Evet, Türkiye’nin mücadelesi devam ettikçe rakamlarda ve oranlarda iyileşme kaçınılmaz.

Rakamlar iyileşecek ancak “iyileşmesi” mümkün olmayan bir grup var ki “İdlib’de şehit olanlarla koronavirüs nedeniyle ölenler açıklanandan çok daha fazla” yalanını yayan, tutmayınca da bir sonraki yalan için hazırlık yapanlardır.

Şunu da belirtmeliyim: Bu tür yalanları okumadan, kendini inandırmadan yaşayamayan hatta nefes alamayan bir kesim de yok değil. Zaten yalanı yayanların hitap ettiği müşteri kitlesi de onlar. Nasıl olsa ürettikleri yalanın müşterisi olduğunu biliyorlar.

Benim uyarım, sağduyusunu yitirmemiş insanlara. Zaman zaman uyarıyorum: Tıpkı koronavirüse karşı “sosyal mesafe” kuralı gibi, cebinizdeki telefon ya da bilgisayarınız üzerinden size ulaşan bu yalancı virüslere karşı mücadele de ancak “sosyal mesafe” ile mümkün.

 

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER