Lübnan’da çadırları ateşe verilen Suriyeli mültecilerin tek umudu insani yardımlar
GÜNDEMAteşe verilen çadır kampın sakinlerinden iki çocuk babası Şuca Abdesselam elMuhammed: ”Birinci günü sokakta geçirdikten sonra bölge sakinlerinden bizi eve alanlar oldu. Kampın diğer çoğu sakinleri ise bölgedeki diğer çadır kamplara dağıldı” 3 çocuklu anne Uvayd elÖmeri: ”Kampta yaklaşık 100 çadır vardı ve bir saat içinde yaktılar. Yazık, bu aileler şimdi nereye gitsin. Suriye’den ölüm korkusuyla kaçtık, Lübnan’a geldik ölümü burada görüyoruz. 3 çocuğumla çaresiz bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorum”
BEYRUT (AA) MAHMUT GELDİ Lübnan'da 26 Aralık'ta yaşanan tartışmanın ardından çadırları ateşe verildiği için bölgedeki diğer kamplara sığınan yüzlerce Suriyeli mülteci, kendilerine uzanacak yardım elini bekliyor.
Ülkenin kuzeyindeki Trablusşam kentinde 26 Aralık'ta bir grup Lübnanlı genç ile Suriyeli mülteciler arasında yaşanan gerginliğin silahlı kavgaya dönüşmesi sonucu 3 kişi yaralandı.
Lübnanlı gençler, Suriyeli grupla yaşadıkları kavganın ardından kente bağlı Minye bölgesinde yaklaşık 80 Suriyeli mülteci ailenin yaşadığı bir çadır kampı, elektrikleri kestikten sonra ateşe verdi.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Lübnan'a sığınan çoğu kadın ve çocuktan oluşan yüzlerce Suriyeli mültecinin yıllardır hayat mücadelesi verdiği onlarca çadır, söndürme girişimlerine rağmen tamamen kül oldu.
Olayın insanların henüz uyumadığı akşam saat 20.00 civarında yaşanması can kaybının da önüne geçti. Yangından kurtulan Suriyeli mülteciler, halihazırda insani yardım umuduyla geçici olarak bölgedeki diğer Suriyeli mültecilerin çadırlarına sığındı.
"Ailemle hayatımın en korkunç anlarını yaşadım"
Ateşe verilen çadır kampın sakinlerinden iki çocuk babası Şuca Abdesselam elMuhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ailemle çadırda oturuyorduk ve aniden yüksek seslerin eşliğinde insanların çadırlardan kaçtığını fark ettik. Hemen sonra bazı insanların kampı ateşe verdiğini öğrendik." dedi.
Biri birkaç aylık ve diğeri henüz iki yaşını doldurmayan küçük çocuklarıyla birlikte geçici olarak Lübnanlı birinin evine sığınan Suriyeli mülteci Muhammed, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çadırdan çıkar çıkmaz çocuklarımı kamptan dışarıya çıkarmayı başardım ancak gidebileceğimiz hiçbir yer yoktu. Bu küçük çocuklar birinci gün soğukta üşüdü, çünkü hala dışarıdaydık. Ailemle hayatımın en korkunç anlarını yaşadım."
Bölge sakini Lübnanlı bir hayırseverin kendisi ve diğer iki aileye geçici olarak kapılarını açtığını söyleyen Muhammed, "Birinci günü sokakta geçirdikten sonra bölge sakinlerinden bizi eve alanlar oldu. Kampın diğer çoğu sakinleri ise bölgedeki diğer çadır kamplara dağıldı." diye konuştu.
"Bizleri Allah kurtardı, şükürler olsun ki kamp sakinlerine bir şey olmadı"
Yakılan çadır kampın sakinlerinden Beşir Muhammed Derviş de 10 yıldan beri bu kampta yaşadıklarını dile getirerek, "Ateşe verilen kamptaydık ve yangını duyar duymaz dışarı kaçtık. Bizleri Allah kurtardı, şükürler olsun ki kamp sakinlerine bir şey olmadı." diye konuştu.
Üzerlerindeki ince giysilerin dışında eşyalarından hiçbir şeyi yangından kurtaramadıklarını aktaran Derviş, yangından sonra bölgedeki diğer çadır kamplarına sığınmaktan başka çareleri olmadığını kaydetti.
"Yangından yalın ayak kaçmak zorunda kaldık"
Suriyeli mültecilerden Muhammed Sadık elYusuf da yaklaşık 10 yıldır yaşadıkları çadırda oturdukları sırada aniden büyük bir çatışmanın yaşandığı ve ardından kampın ateşe verildiğini söyledi.
Yusuf, yangının çıktığı anı ve sonrasını şu sözlerle anlattı:
"Sığındığımız çadırdan olduk ve şu anda insanlara yük olmuş durumdayız. Yangın çıktığında ben, 3 çocuğum ve eşim uyuyorduk yalın ayak kaçmak zorunda kaldık. Bazıları ise çadır kampın etrafını çeviren duvarın üzerinden atlamak için ahşap merdivenler kullandı. Yangının ardından bir günü dışarıda geçirdik."
Halihazırda Ebu Asker Kampı'nda diğer 3 aileyle aynı çadırı paylaştıklarını söyleyen Yusuf, tuvalet ve banyo gibi ihtiyaçlarını görmekte ciddi sıkıntılar çekmenin yanı sıra geceleri yatacak yer bulmakta zorlandıklarını ifade etti.
"Bugün 4 aile olarak bir çadırda yaşıyoruz"
Mülteci Uvayd elÖmeri ise Suriye'de iç savaş çıktıktan sonra memleketi Haseke kentine bağlı Kamışlı'dan kaçarak 3 çocuğuyla Lübnan'a geldiğini söyledi.
Yıllardan beri dul bir anne olarak 3 küçük çocuğuyla Minye'deki çadır kampta hayatını sürdürdüğünü anlatan Ömeri, kampın ateşe verilmesinin ardından diğer 3 aile ile birlikte bölgede Suriyeli mültecilerin kaldığı Ebu Asker Mülteci Kampı'ndaki bir çadıra sığındıklarını belirtti.
Göz yaşları içinde yaşadıklarını dile getiren Ömeri, şunları aktardı:
"Bugün 45 aile olarak bir çadırda yaşıyoruz. Ben de dul bir kadınım, yabancı erkeklerin olduğu bir yerde yatmamız uygun değil ancak çocuklarım daha küçücük. Kampta yaklaşık 100 çadır vardı ve bir saat içinde yaktılar. Yazık, bu aileler şimdi nereye gitsin. Suriye'den ölüm korkusuyla kaçtık, Lübnan'a geldik ölümü burada görüyoruz. 3 çocuğumla çaresiz bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorum."
Çadır kampın yakıldığı gece sokakta kaldıklarını aktaran Ömeri, "İlk günümüzü dışarıda geçirdik, sokakta geçirdiğimiz gece dondurucu soğuğa karşı ne bulduysam çocuklarımın üzerine attım." dedi.
Ülkenin resmi verilerine göre, 2011'de patlak veren iç savaş nedeniyle yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli mülteci Lübnan'a göç etti.
İlginizi Çekebilir
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.
İsrail'e hiçbir ürünün ihracatına izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim” dedi
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunuyor
NATO Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklediğini dile getirerek, "Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Türk Dünyası Şartı kabul edildi
Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk Dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Türk Devletlerinin liderleri kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve dayanışma ruhunu sürdürmek için Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Peki Türk Dünyası Şartı nedir?