Genç Bir Jeofizik Mühendisi Annenin Çığlığı
KONUK YAZARLARHem bir anne hem bir Jeofizik mühendisi yani deprem bilimci olarak söylemek istediklerim var.
Sisam Depreminden 58 saat sonra İdil kızımız, 65 saat sonra Elif bebeğimiz ve 91 saat sonra Ayda bebeğimiz enkazdan sağ kurtarıldı, çok şükür. Ama hala içim kor, boğazım düğüm düğüm...
O masumların bu dehşete maruz kalması beni kahrediyor. Moloz yığınları arasında o küçücük elleriyle Kahraman Arama Kurtarma Ekibindeki abilerinin parmaklarını sıkıca tutmaları, o toz bulutunun kapladığı yüzlerinde umutla, çakmak çakmak parlayan gözleri gözlerimin önünden gitmiyor, içimin sızısı dinmek bilmiyor… Ah Ayda bebeğim! Senin anne deyişin bıçak oldu saplandı göğsüme.
Kendimi onların yerine koyuyorum, ailelerinin yerine koyuyorum, dayanamıyorum…
Bu deprem, son deprem değil. Bizler de yaşayacağız depremi. Belki daha da şiddetli olacak.
Mesela; evimin bulunduğu alanda zemin sıvılaşması ve zemin büyütmesi mevcut. Depremden en çok etkilenen alan olacaktır. Belki ben ve bebeğim o kadar şanslı olmayacağız. Onca moloz yığını içerisinde bize haftalar sonra sıra gelecek belki de… Ya bebeğim su istediğinde veremeyecek durumda olursam… Sadece sesini duyup bir şey yapamayacak durumda olursam… Ya sesini duyup bir süre sonra sesini bile duyamazsam…
Bunları bilerek yaşamak çok zor… Bunları bir başkasının yaşadığını ve yaşayacağını bilerek yaşamak çok zor… Bunlara engel olunabileceğini bilmek ama sesini bir türlü duyuramamak çok zor…
Kaybettiğimiz canlar, miniklerimizin yaşadığı dehşet ve daha olacak olan depremde yaşanacaklar…
Aslında engellenebilirdi, engelleyebiliriz… Bize kulak verseydi makam sahipleri bunlar olmayabilirdi… 3 yıldır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, çırpınıyoruz ama kimsenin umurunda değil! Evet, umurunda değil! Birçok jeofizik mühendisi yani deprem bilimci hayatını idame ettirebilmek için farklı alanlarda (çoğu asgari ücretle) çalışırken/çalışmak zorunda kalırken yaşananlara kader deniliyor, afet deniliyor ve herkes yaşantısına devam ediyor… Ne kader ne de afet bu yaşananlar cinayet!
Bir başka depremde insanlarımızın evlerinin mezar olmaması için;
- Her il kendi mikrobölgeleme haritasını çıkarmalı. Afet anında haritayı önüne almalı ve hasar alabilecek, yıkımın en fazla beklendiği alanlara hızlı bir şekilde ekipleri göndermeli. (İzmir depreminde bir kez daha gördük ki saniyeler ile hayatlar kararıyor)
- Riskli alan ve riskli yapı tespitlerini bir an önce yapılmalı. (Bunun için en etkili ve en hızlı yöntemlere sahip Jeofizik Mühendisliği çalışmalarına başvurulmalı)
- Gerek görülen alanlarda iyileştirmeler yapılmalı.
- Gerek görülen alanlarda hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme gidilmeli.
Bunlar yapılırken JEOFİZİK, JEOLOJİ ve İNŞAAT MÜHENDİSLERİ pasta kavgası yapmadan üzerine düşeni en doğru, en iyi şekilde yapmalıdır.
Mühendislik yemini etmiş bizler bunu halkımıza borçluyuz. Artık EGONUZU bir kenara bırakın ve bilime kulak verin! Lütfen…
İlginizi Çekebilir