"Alim ölünce alem ölür!"
ANALİZTürkiye'nin Çad Cumhuriyeti'nde görev yapan ilk büyükelçisi olan Prof. Dr. Ahmet Kavas,İmam Abdoulaye Aziz Yattabaré'nin, Hollandalı sapkınları Mali'de eşcinselliği yayma faaliyetlerine karşı çıktığı için bıçaklanarak şehit edilmesi üzerine, büyük alim Yattabaré'yi anlatan bir yazı kaleme aldı.
Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti'nin başkenti Encemine'de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk büyükelçisi olarak görev yapan Prof. Dr. Ahmet Kavas, Batı Afrika ülkesi Mali'de 19 Ocak günü, eşcinsel sapkınlar tarafından bıçaklanarak şehit edilen İslam Konseyi Genel Sekreteri Abdoulaye Aziz Yattabaré'yi ve onun büyük mücadelesini kaleme aldı. İmam Yattabaré,Hollanda'nın Mali'de yapmak istediği eşcinselliğe özendirici sapkın eğitime karşı mücadelesiyle biliniyordu.
İşte Ahmet Kavas'ın o yazısı...
Âlim Ölünce Âlem Ölür: Mali Cumhuriyeti En Saygın Din Âlimini Yitirdi
Dünya medyası, 19 Ocak sabahı Batı Afrika ülkesi Mali Cumhuriyeti’nin başkenti Bamako’da işlenen cinayeti neden günün en önemli haberleri arasına koymadı. Çünkü öldürülen bir Müslüman âlimdi. Eğer bir papaz, bir haham olsaydı, her ne sebeple olursa olsun öldürülseydi, BBC, Reuters, AFP ve daha niceleri flaş haber diye geçerlerdi. Ölen Abdoulaye Aziz Yattabaré idi. Ülkede herkesin tanıdığı bir isimdi. Mali Cumhuriyeti 1850’lerden itibaren kurtlar sofrasının en iştah kabartan coğrafyasına sahip. Afrika üzerine en büyük hesapların yapıldığı ülkelerden birisi. 2012 yılından bu tarafa adeta kan ağlıyor. Aslında sömürgecilik belası bu ülke insanlarını zaten 1850’li yıllardan bu tarafa inim inim inletmekteydi. Halen 13.000 Birleşmiş Milletler askeri UN-MINUSMA bu ülkede konuşlanmış ve kuzeyde barışı tehdit eden terör örgütlerine karşı havadan, karadan devamlı teyakkuzda, ama her nasılsa yedi yıldır Büyük Sahra Çölü kazan, UN-MINUSMA askerleri ise kepçe, teröristler de çorbanın taneleri gibi kedi-fare oyunu oynamaktalar. Allah’tan Çad adına bu 13.000 asker arasında gelen askeri güçler olmasaydı, BM çoktan ABD’nin 1990’lı yıllarda Somali’den çekildiği gibi burayı bırakıp giderdi. Nitekim dün ülkenin en itibarlı âliminin katledildiği ülkede bugün de 10 Çadlı asker teröristlerce öldürüldü. Çok sayıda da yaralı var. Neden Mali’de terör var ve neden sadece Çadlı askerler bu ülke için ölüm hattında canlarını feda ediyorlar? Aslında çok soru var, cevabı verilemeyecek olan.
Yıl 1993, aylardan Nisan ve son günleri idi. Bamako Büyük Camii önünde orta boylu, saygın duruşlu, genç bir medrese sahibi tanıdım. Adının Abdoulaye Aziz Yatabaré olduğunu öğrendim. Tam 26 yıl olmuş ve dün hain bir saldırı ile şehit edilmişti. Bu zat, Mali Müslümanlarının kalbinde taht kurmuştu. Türkiye’den Mali’ye giden sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri önce onun kapısını çalarlardı. Sadece FETÖ mensupları hariç, çünkü kalbi onlara hiç ısınmamıştı. Yattabare İslam Enstitüsü ona babasının bir hediyesi gibiydi. Fransızlar bu ülke topraklarını 1860’larda tüm Batı Afrika’nın en büyük direnişçisi el-Hâc Ömer’in elinden alınca ve 1890’larda da her tarafa yerleşince 1000 yıllık İslam eğitim geleneğini yok etmişlerdi. Bütün medreseler kapatılmış, âlimler ya idam edilmişler, ya sürgüne gönderilmişler veya kendi köşelerine çekilip düşmanın gitmesini beklemişlerdi. Çok sürmedi zulüm ve baskılar, 1940’lı yıllarda ülkede Fransızların kendilerine itaatkâr din görevlileri yetiştirmek üzere Cezayir’de 1850’lerde başlayıp tüm Batı Afrika’da iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda açtıkları Fransız Medreseleri’ne karşı yerel önderler de harekete geçtiler. Bunlardan birisi de 19 Ocak 2019 günü sabah namazından çıkarken yerel medyaya servis edilen uyduruk bir sebeple şehit edilen Abdoulaye Aziz Yattabare’nin babası idi. O tüm Batı Afrika’da açılan serbest medreselerin ilk kurucularındandı. Babasının çizgisini giderek büyüttü ve tüm ülkeye yaydı. Devletinin emrindeki okullarıyla büyük bir eğitim ağını idare etmekteydi. 1993 ve 1994 yıllarında Mali ve başkenti Bamako Medreseleri üzerine doktora tezimi yaparken hem kendisinden, hem de onun yönlendirmesiyle tüm medrese yöneticileri ile yakın temas kurmuştum. Şahsen çok yardımını gördüm ve 1994’te ayrılmadan önce kendisiyle başkentteki bir Lübnan lokantasında yemek yiyelim dedim. Kabul etmedi. Ben ikram edecektim. Orada öğrenci velilerim bizi görürlerse o yemeği benim ikram ettiğimi zannederler. Medresede öğrencilerden ücret alıp yabancılarla lüks lokantada yemek yiyor diyebilirler dedi. Ben de bu defa kendisine bir koyun ücreti verip o halde medresendeki tüm öğretmenleri davet et beraber yiyelim dedim. Kabul etti ve güzel bir ziyafet oldu. Mali’de ilk defa 1994 yılı Kurban Bayramı’nda iki adet kurbanımı da kendisi kesmişti.
Mali’de hafta geçmiyor ki bir bölgesinde beş on insan hunharca öldürülmesin. Çinliler zaten bu ülkeye kapaklanmışlar. Para için yapmayacakları iş kalmamış. 2010’lu yılların başında başkent Bamako’da 400 kadar Çinlilerin açtığı butik otel var deniyordu. Rakam abartılı olabilir ama halkının % 95’i Müslüman olan ülkede Fransızlar zamanında başlayan fuhuş sektörü, dünyada benzeri görülmeyen şekilde buraya kaydırılmış. Hatta bundan birkaç yıl önce Fransız medyası bu konuda epeyce haber yaptı. Küçük yaştaki çocuklardan evli kadınlara kadar birçok insan fuhşa sürükleniyor diye. Fildişi Sahili’nde kargaşa başlayınca buraya kaçanların hırsızlıkları ayrı bir dert oldu Malililere. Bu bataklıklar devam ederken Tevârıkların bağımsızlık veya daha fazla hak alma iddiasıyla başlattıkları merkezi hükümet birliklerine karşı saldırılar zaman zaman dayanılmaz hale geliyordu. Ülkenin yerel adetleri ile uyumlu hale getirilen anayasadan her fırsatta İslâmiyet ile alakalı kısımlar devamlı atılmak isteniyordu. Bunlara bir de okul kitaplarında eşcinselliği sıradanlaştıracak ifadeler koyma teşebbüsü eklenince, bu durum oldukça dindar olan Malilileri çileden çıkarıyordu. Tüm bunlar karşısında fikri sorulan birkaç kanaat önderinden birisi Abdoulaye Aziz Yattabare idi. Onun Libya’da 1980’lerde aldığı hukuk tahsili sağlam İslami bilgileriyle halkın nazarında kendisini sözü dinlenir hale getirmişti. Mali İslam Konseyi’nde Başkan Yardımcısı olup eğitim sorumlusu idi.
Afrika’da hedefi büyüten çok uluslu güçler, ülkelerin sadece güvenliği bahanesiyle gelmiyorlar buralara. 13.00 BM askeri neden 7 yıldır ülkede huzuru sağlayamadı. Hatta ülkede Fülani olarak bilinen Pöl denen toplum ile Dogonlar arasında devamlı çatışma çıkmakta. Tevârıklar sömürgecilikle birlikte kaybettikleri saygınlıklarını değil geri kazanmak artık uçsuz bucaksız Sahra’da adeta köşe kapmaca oynar hale getirildiler. İnsan kaçakçılığından silah kaçakçılığına ve uyuşturucu trafiğine, ne kadar huzuru bozan konu varsa Tevârıklara mal edilmeye başlandı. Ensâruddin adlı terör örgütünün sözde şeriat devleti kurma meraklısı Iyad Ag Gali isimli lideri ölü mü diri mi belli değil. Avrupalıların Mali Cumhuriyeti karışmadan birkaç yıl önce en önemli aracıları olup kendisine rehinelerin kurtarılması karşılığında her türlü maddi kaynak sağlanan bir kişi idi. Fakat bu gizemli ilişkiler ağı, Batı eliyle saklı tutulmaya çalışılıyor.
Malili çocukları anaokulu çağından alıp onları lise mezunu yapana kadar eğiten Abdoulaye Aziz Yattabare’nin ölümü sıradan bir insanın ölümü değildir. Bu ülke üzerinde her türlü ahlaksızlığın karşısına silahla değil kalemle çıkan, akılla ve ilimle herkesi aydınlatan bir insanın ortadan kaldırılmasıdır. Katili hemen karakola gidip daha sormadan neden bu cinayeti işlediğine dair hiçbir değeri olmayan bir hikâye uydurmuş. Yattabare sonrasında Bamako’da aklın yerini zorbalık alabilir. Kuzeyde kalem yerini silaha bırakalı neredeyse bir asrı geçti. Sıra ülkenin güneyinde ve başkentinde de ortalığı karıştırmak olabilir. Çinliler 2010’lu yılların başında Bamako sokaklarında ellerinde ahlaksız ilişkileri içeren broşür reklamlarını ellerini kollarını sallayarak hiçbir engelle karşılaşmadan dağıtıyorlardı. Dünya Müslümanları acaba Mali deyince ne anlıyorlar? Onlar da Avrupalılar ve Uzakdoğulular gibi “altın ve elmas madenlerinin peşindeler mi”? Yoksa orada bin küsur yıllık bir İslam toplumu boğulmakta, yok edilmekte, küçücük çocukları ahlaksızlığa sürüklenmekte. Bundan habersizce “ne halleri varsa görsünler mi” diyorlar. Kimse heveslenmesin Abdoulaye Aziz Yattabare’nin babasından devraldığı ilim geleneği meyvelerini verdi, onbinler onun izinden gidecek ve ne Çinlinin ahlaksızlık dahil her şeyden para kazanma hırsı, ne de Batılının altın, elmas, petrol ve doğalgaz alıp sapıklığı meşru göstererek serbestleştirme gayretleri sonuç vermeyecek. BM’nin Barış Gücü yerine Mali’nin ve Afrika’nın kendi değerleri ile tüm coğrafyayı eli silahlı katillere karşı savunma düzenini kurmaya güçleri yetecek seviyededir. Yeter ki artık üzerlerine karabasan gibi çöken musibetlere karşı istemeden daldıkları uykudan uyansınlar.
“Bir âlim öldü, âlem çöktü” desek de o âlimin diktiği fidanlar artık meyveye durdu ve hak, her zaman batıla karşı zaferle sonuçlanacaktır. Mali Cumhuriyeti geçtiğimiz bir buçuk asırda ne belalar/badireler atlattı. Yattabare bir kere öldü ama onun çizdiği ilim yolcularının binlercesi dirildi.
(Afrika Araştırmacıları Derneği sitesinden alınmıştır)
İlginizi Çekebilir
İsrail saldırganlığı ne getiriyor?
İsrail, 1967’de ABD’ye ait USS Liberty gemisini vurup, 34 Amerikalı askeri kasten öldürdüğünde dahi en ufak bir ABD yaptırımıyla karşılaşmadı. Bugün yaşananlar ve Washington’ın rasyonaliteden uzak desteği, iki ülke arasında müttefiklik ya da dostluk gibi kavramlarla tanımlanamıyor. Görünen o ki, iki ülke arasındaki ilişkide Washington’daki yönetimler Amerikan halkının çıkarlarını gözetmekten çok uzak ve ABD’yi de aynı Siyonist akıl yönetiyor.
Soykırımı ambargo durdurur
Gazze’deki çocukları katleden İsrail, ABD’nin, İngiltere’nin ve diğer Batılı ülkelerin silahlarına güveniyor. Ancak petrol ve doğal gaz zengini İslam ülkelerinin elinde de önemli koz var. Ellerini taşın altına koyup enerji vanasını kapatır ya da kısarlarsa Batılı ülkelerin can damarını kesmiş olurlar. İsrail de aradığı desteğe kolay ulaşamaz.
Yeşaya nedir, kehanetleri nelerdir?
Yeşaya, Yahudi ve Hristiyan geleneğine göre önemli bir peygamber olarak kabul edilir. Yeşaya'nın kehanetleri, ağırlıklı olarak İsrail halkının manevi durumunu, ahlaki çürümeyi, sosyal adaletsizliği ve dönemin politik olaylarını ele alır. Ayrıca, Mesih'in gelişini ve Tanrı'nın krallığının kurulacağı mesiyanik dönemi de öngörmüştür. İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik kara harekatına hazırlandığını söylerken “Hamas'a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz” ifadelerini kullanmıştı. Peki, Yeşaya (İşaya) kehanetleri nelerdir?
Filistinlilere destek veren Yahudiler kim?
İsrail’in kural tanımaz saldırılarına karşı duran, ABD’yi sert ifadelerle eleştiren, İsrail işgali altında ezilen Filistin halkının yanında yer alan Siyonizm karşıtı Yahudileri son günlerde sıklıkla görmeye başladık. Peki, ABD Kongre binasında da eylem yapan barış yanlısı Yahudiler kim? Neden İsrail’in politikalarına karşılar?