Ya İtaat ve Umut Hakkı Ya da Yok Oluş
Ya gönüllü olarak yada zorla...
2024 yılını bitirmek ve 2025'e girmek üzere olduğumuz şu günlerde artık iyice belli olmuştur ki;
herkes içinde bulunduğumuz coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti’nin meydana getirdiği şartları kabul etmek mecburiyetindedir …
Bu şartlardan ne Amerika kendisini soyutlayabilirmiştir ne de Rusya veya İran!
Hepsi Türkiye Cumhuriyeti nin bölgede ki gücünü ve haklılığını görmüş ve adeta bölgeden yani Suriye topraklarından elini eteğini çekmek mecburiyetinde kalmıştır...
Suriye’nin kuzeyindeki bütün silahlı gruplarda Türkiye’nin şartlarına boyun eğip silah bırakmak zorundadırlar...
Bugünkü paradigma bunu gerektirmektedir.
Eğer silah bırakma realitesi gönüllü olmazsa bu da karşı silah zoruyla yani Türk Devleti'nin ezici gücüyle olacaktır.
Artık Suriye’de yeni rejimin dışında hiç kimsenin elinde silah kalmayacaktır …
Devletin hedefi budur!
Bunun için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti (Cumhurbaşkanımızdan Sayın Devlet Bahçeli'ye MİT Başkanımızdan İç ve Dışişleri bakanlarımıza kadar "Ortak bir uzlaşıyla" ya da eskilerin tabiri eskimez ifademiz ile “Müttefekun Aleyh” (üzerinde birleşilen şey) ile alınan karar gereği PKK' ya nasıl silah bıraktıracakları hususunda bir görüşte ittifak etmişlerdir...
Şimdi gelelim bu büyük harfle devlet kararına...
22 Ekim 2024'de Cumhur İttifakı kurucu ortaklarından ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli parti gurubunda yaptığı tarihi açıklamada PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye ve Suriye'de ki kendi kurmuş olduğu örgütün silah bırakması karşılığında bir umut hakkına kavuşabileceğini söylemiştir...
Bu ne demek ?
50 bin kişinin katili serbest mi kalacak? Diyen aklı evveller olduğunu görüyoruz duyuyoruz...
Evet, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan bana göre de yakalandığı sene yargılanıp asılması gereken bir terör örgütü lideriydi 1999 yılında...
Ama olmadı... Olamadı...
O günkü konjönktür gereği idam kaldırıldı ve müebbed hapse çevrildi...
Gerek Türk Ceza Hukuku infaz yasalarına gerekse tüm dünya da hukuk normlarına göre 25 seneyi veya daha fazlasını cezaevinde çekmiş mahkümlara iyi hal ve davranışları olursa bir umut hakkı verilebiliyor ve ev hapsine dönüştürülebiliyor ya da serbest kalabiliyorlar...
İşte sayın Devlet Bahçeli'nin de temas ettiği budur...
Apo' ya da Abdullah Öcalan ismi ile bildiğimiz PKK terör örgütünün kurucusu ve tartışmasız lideri şayet kurduğu örgüte silah bıraktırması kaydı ile bilhassa Türkiye ve Suriye'de ki PKK yapılanmasının tasfiye edilmesini sağlarsa o halde bu tavrı karşılığında cezasının da yatarını çektiği için bir umut hakkı olabilir demişti...
Bölgemizde konjönktürün değiştiğini görebilen ve İmralı‘da 26 senedir cezasını çeken ve Türkiye’de en az birkaç milyon sempatizanı olan (kurdurduğu partiler yüzde 9-11 arası oy alabiliyor çünkü ) terörist başı Abdullah Öcalan‘da bunun idrakindedir...
Anladığımız kadarıyla İmralı görüşmelerini basın yayından takip ettiğimiz kadarı ile kendi emrindeki siyasi partiye yani Dem Par'a yapmış olduğu konuşmalar vermiş olduğu talimatlarda bu yöndedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Bahçeli'nin aldığı kararlara uyum sağlayabileceği yönündedir...
Evet, temkinliyiz ama 2025'te PKK'nın bizim ülkemizde ve komşu ülkelerde ( Bilhassa Suriye'de ) silah bırakacağı yönünde ümitvar olabileceğimize inanıyorum...
Önümüzdeki günlerin çok daha sıcak gelişmelere ve daha huzurlu günlere gebe olduğu düşüncesindeyim …
Yorum Yazın