Unutulmaz Bir Şahsiyet “Turgut Özal”
O gün “baba, Özal ölmüş” dediğimde gözlerini dört açarak bana bakışını unutamam... Hasta yatağından kafasını çevirdiğinde bir an göz göze gelmiştik babamla... 3 gün sonra ise babamı kaybettik... İnsan bilse eğer 3 günlük ömrü kaldığında neler hisseder bilmiyorum... ve ya ben babamın da 3 gün sonra öleceğini bilseydim ne hissederdim... Gerçek olan şu ki birilerinin ölüm haberini aldığımızda belki de bizlerin de çok az bir zamanı kalmış olabiliyor...
Evet aradan 26 sene geçti. Turgut Özal’ın ölümünün yeri bende bu yüzden ayrıdır ve bu yazıyı kaleme almamın sebebidir. Sene 1993... Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü’nde geçirdiği kalp krizi sonrası kurtarılamayarak vefat etti. Ölümü üzerine çok spekülasyonlar yapıldı. Eşi Semra Özal, zehirlendiğini iddia etti. 2012 yılında mezarından alınan örnekle DNA testi yapıldı. Yapılan incelemelerde “zehir” bulgusuna rastlandı. Ancak ne olduğu tespit edilemedi.
Bugün ise hala Özal’ın ölümü tartışma konusudur. Oğlu Ahmet Özal verdiği bir röportajda “1991 senesinde Sızıntı Dergisi’nde FETÖ elebaşının Özal hakkında çok ağır ifadeleri olduğunu”söylemiş ve babasının ölümünde FETÖ parmağının olduğuna işaret etmişti. Sızıntı Dergisi’nin Ağustos sayısının başyazısına baktığımızda isim vermeden sanki Özal eleştirilir. Hem de çok ağır ifadelerle. “Milletin yolunu kesen kanlı kabus” başlığı adı altında; “Sen, “çağdaşlık” “çağ atlama” nakaratıyla kendi kendini avuta dur; kazanç, gelir dağılımı, refah, mutluluk, keyif, neş’e gibi gevezeliklerle teselli olmaya devam et…” gibi gittikçe sertleşen ifadeler yer almaktadır. Dönemin gazete manşetlerinde ise “Özal’ın tek adam olma hevesi”, “Özal sivil diktatör” gibi ifadeler göze çarpmaktadır. Ayrıca yine Ahmet Özal’ın "Babam bunların çok tehlikeli olduğunu, sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı istediklerini sezmiş o zaman." şeklinde yaptığı açıklama da Özal’ın esrarengiz ölümü hakkındaki iddiaları günümüz penceresinden değerlendirdiğimizde hala taze tutmaktadır
|
Peki bir döneme damga vurmuş ve ezber bozan tavırlarıyla halkın gönlünde yer etmiş Turgut Özal kimdi? Kısaca özetlemek gerekirse, Turgut Özal, 13 Ekim 1927 tarihinde Malatya'da doğdu. Çocukluğunun bir döneminde pilot olmak isteyen Özal, Silifke'ye taşındıktan sonra, eşeğin üzerinden düşerek kolundan sakatlandı ve kollarından biri diğerine göre daha kısa kaldı. Bu durum pilot olma isteğinden zorunlu olarak vazgeçmesine sebep oldu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Daha sonra Amerika'da Texas Tech Üniversitesi'ne ihtisas yapmaya giderek burada ekonomi branşında eğitim aldı. Turgut Özal, 1977 Türkiye genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden İzmir milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. 20 Mayıs 1983 tarihinde Anavatan Partisi'ni kurdu. 1983 Türkiye genel seçimlerinde de 400 kişiden oluşan parlamentoda 211 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi.
Ekonomide serbest piyasa düzenini esas alan yapısal değişim programı Özal hükumeti döneminde uygulamaya konuldu. Ayrıca bu dönemde kişi başına düşen milli gelir 1980 yılında 1.539 dolar iken 1987 yılında 1.636 dolara yükseltildi. Turgut Özal, Türkiye'yi ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde büyüme modeline dönüştürmeyi başarmış ve Türk Ekonomisi rekabete açılmıştır. Bunun yanında Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde de pek çok sanayi tesisi kurulmuştur.
Turgut Özal, 18 Haziran 1988 günü Ankara Atatürk Spor Salonu'nda Kartal Demirağ isimli saldırgan tarafından düzenlenen suikasttan yaralı olarak kurtuldu. Bunun üzerine saldırgan önce ölüm cezasına ardından da 20 yıl hapse mahkûm edildi. Fakat daha sonra Özal tarafından affedildi.
Turgut Özal 1988 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’nin 8 cumhurbaşkanı olarak seçildi. Bu seçimden akılda kalan ise alışamadık diyenlere, “alışırsınız, alışırsınız” demesidir. Cumhurbaşkanı seçildiğinde, laiklik kaygısına düşenler, onun cuma namazına gidip gitmeyeceğini merak ediyordu. Fakat o her zamanki gibi rahat tavırlarıyla Kocatepe Cami’ne giderek cuma namazını kıldı. O gün Kocatepe’de izdiham yaşandı ve halk gözyaşlarına boğuldu.
Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleşen en önemli olaylardan birisi I.Körfez Savaşı'dır. Bu dönemde Özal, petrol kaynaklarının kontrolünü elinde tutan Saddam Hüseyin'in Türkiye için büyük bir tehlike teşkil ettiğini ve bölgeyi hakimiyeti altında tutmasına izin verilemeyeceğini ifade etti. Bunun yanında operasyona Türk Ordusu'nun da katılıp, Misak-ı Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük'e girilmesini istedi. Ancak zamanın Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay görev süresi sona ermeden 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteği ile emekliye ayrılması üzerine bu hedef gerçekleştirilememiştir.
Ayrıca dönemin Irak Başbakanı Taha Yasin Ramazan, Türkiye ziyareti sırasında Özal'ı makamında ziyaret etmiştir. Bu konuşma sırasında Ramazan şu sözleri söylemiştir: “Saddam Hüseyin hükumetine karşı Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık uçaklarına İncirlik Hava Üssü'nü açarsınız sizi düşman biliriz.”
Bunun üzerine Turgut Özal şu yanıtı vermiştir: “O Saddam'a selam söyle. Eğer Türkiye topraklarına bir top mermisi düşerse, seni de Saddam'ı da Bağdat'ın ortasında asarım!”
Turgut Özal bir devlet adamı olarak bazen mütevekkil, kaderci, bazen da inatçı bir karakter sergilemiştir. Kafasına koyduğu işi mutlaka başarmak isteyen bir kişiliğe sahipti. Kazanma arzusu, kaybetmeyi kabullenmemesi ve tez canlılığı ile dikkat çekiyordu. Bürokratik işlemlerin uzamamasını ister, sürekli yenilik peşinde koşardı, yeni teknolojiye karşı özel bir merakı vardı.
Siyasî hayatında ve davranışlarında liberal düşünce tarzı onun en önemli özelliğiydi. O zamana kadar Türkiye’de alışılmamış bir siyasetçi profili çizmişti. Konuşmaları, mimikleri, davranışları ve insanlara yaklaşım tarzı ile sade bir insan görüntüsü ortaya koymuş, halka yakın davranışlarıyla geniş kitlelerin sempatisini kazanmıştı. Bu durumuyla halkın gözünde her gün karşılaşılan bir insan profili çizmekteydi.
Siyaset sahnesinde asık suratlı, üstten bakan devlet adamı yerine sevimli ve sempatik bir görünüm sergilemişti. Türk halkının çoğunluğu Özal’ın şahsında kendi kimliğiyle iktidara ortak olduğuna inanmıştı. Özal, devletin geleceğe yönelik kimlik tasavvuru ile halkın tarihsel süreçten gelen geleneksel kimliği arasında bağlantı kurma becerisini de göstermişti. Bir yönüyle Türkiye’yi çağdaş dünyanın rasyonel değerleriyle buluşturmaya çalışırken diğer yönüyle Türk insanının yerel değerlerine evrensel ufuklar açma çabasındaydı.
66 yaşında hayata veda eden Turgut Özal, “öldükten sonra beni İstanbul’a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmed'in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum" şeklindeki vasiyetine uyularak, Adnan Menderes'in anıt mezarının bulunduğu Topkapı'da, kendisi adına hazırlanan anıt mezara defnedildi.
Hem babama hem de bir devre damgasını vuran 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a rahmet ve minnetle...
Yorum Yazın