Türkiye ve ABD Üsleri
4 Nisan 1949'da NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı) kuruldu. Ülkemizde 18 Şubat 1952'de bu teşkilata üye oldu...
Ülkemiz NATO'ya karşı olan tüm yükümlülüklerini yerine getirmiştir...
Fakat NATO ülkemizin çıkarlarını korumak yerine, ülkemize yük getiren bir takım faaliyetlerde bulunmaktadır. Ülkemiz yanlızlığa terkedilmiş, Türkiye aleyhindeki teşkilatlarda başta ABD ve AB ülkeleri tarafından da desteklenmektedir...
Bu yüzden NATO'ya bel bağlamak hatalı bir davranış... Zira ABD ile iş birliği hiç bir devlete hayır getirmemiştir...
Büyük ve güçlü devletlerin dostluğu olmaz, ancak menfaatlerinin dostudurlar...
Yunanlılar NATO silahlarıyla Kıbrıs'ta Türkleri katlettiğinde hiç kimse ses çıkarmadı, biz Kıbrıs'taki Türkleri katliamdan kurtarmaya gittiğimizde, ABD Başkanı NATO silahlarının kullanamayacağımızı “emretti”....
Devam.
Türkiye, NATO'nun bir üyesi olma sıfatıyla Avrupa'nın savunulması işinde ABD ile bütünleşmiş vaziyetteydi ve coğrafi konumu itibariyle son derece stratejik bir mevkide bulunmakta. Sovyetler'in Karadeniz'de bulunan deniz gücünün Akdeniz'e açılabilmek için kullanmak zorunda olduğu tek su yolunu kontrolü altında bulundurmakta...
Türkiye, çok sayıda askeri silah altında tutmakta, silah gücü itibariyle Sovyetler'den ve müttefiklerden gelecek bir saldırıya uzun süre karşı koyabilecek potansiyele sahip bulunmakta, dolayısıyla NATO'nun savunması açısından hayati bir önem arzetmekteydi...
Türkiye, ABD'ye stratejik ve taktik kuvvetleri için üs temin etmekte, sonuçta ABD için ifade ettiği stratejik önem bbir kat daha artmaktaydı...
90’lı yıllarda bizzat Türkiye tarafından hazırlanan bir rapora göre, ABD'nin Türkiye'de 31 adet üssü bulunmaktaydı, bunların bir kısmı nükleer silahları depo etmek için kullanırken, geri kalanlar Sovyetler'in askeri faaliyetlerini ve Ortadoğuyu izleme işinde görev almaktaydılar...
Sinop'ta bulunan üs, Moskova'nın Güney'inde gerçekleştirilen askeri tatbikatları, Karamürsel'de bulunan askeri üs, birlik kaydırma operasyonlarını ve bir başka üs de Sovyet donanmasının faaliyetlerini izlemekteydi...
Karadeniz sahillerine yerleştirilmiş radar istasyonları Sovyetler'in roket denemelerini izlemekteydi...
Türkiye'nin muhtelif yerlerine dağıtılmış 14 adet erken uyarı üssü mevcuttur... Türkiye'nin ABD için ifade ettiği önemi olduğundan daha az görmek doğru olmaz...
ABD ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında bağlar oluşturulmuştu... Ordu, Türkiye'de son 50 yıl içerisinde 3 kez yönetime el koymuştu...
Diğer müslüman ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de, Batı normlarına göre yetişmiş yönetici gruplarla, inançlı dindar halk kitleleri arasında kopukluklar var... Bu tür bir ortamda seçkinleri, dini, Kemalist Cumhuriyet için bir tehdit olarak algılamalarıdır...
Sonuç itibariyle Sovyetler'in Afganistan'ı işgali, Tito'nun ölümü üzerine Yugoslavya'da ortaya çıkan istikrarsız ortam ve İran İslam Devrimi'nin gerçekleşmesi, stratejik dengelerin korunması işini de Türkiye'nin üstlendiği işlevin önemini bir kat daha artırdı...
Türkiye'de genel istikrarı emniyet altında tutabilecek birincil güç, orduydu... İran kaybedilmişti... ABD yeni kayıplara tahammül edebilecek durumda değildi... Haziran 1979 tarihinde Türk Genel Kurmay Başkanı ABD'ye üç haftalık bir ziyaret yaptı... Ertesi sene askeri darbe gerçekleştirildi... Marksist ve İnançlı gruplar etkisiz hale getirilip liderleri tutuklandı, siyaset yapmaları yasaklandı...
Askeri müdahaleden sonra Türkiye, ABD gerilla operasyonu için bir üs oldu... ABD, mevcutlarının yanı sıra Erzurum, Batman ve Muş'ta yeni askeri üsler kurmuştu...
Dünyada komünizm çöktü... ABD başta olmak üzere "Batı ve içerdeki Uşakları" açık hedef olarak İslam'ı seçtiler... Türkiye'yi de uzun bir süre maşa olarak kullandılar...
Lakin, bugün, artık oynayamadıkları ve oyalayamadıkları yükselen güç, yükselen değer Türkiye var... Türkiye hemen hemen her konuda, her platformda kendi göbeğini kendi kesen, ABD ya da AB çıkarlarına hizmet etmeyen, karşılıklı dengeleri izleyen, kendi çıkarlarına ters düşen hiç bir konuya onay vermeyen bir güç ekseni haline geldi...
Bir milletin, devletin ve koca bir devin uyanışı tüm zalimlerin uykularını kaçırıyor...
FETÖ, Fırat Kalkanı ve son olarak Afrin "zeytin dalı" operasyonuyla da son 40 yıldır başımıza örülen tüm statükocu terör örgütlerinden ve içerideki destekçilerinden kurtuldu, kurtuluyoruz... Hak-Batıl mücadelesi hızlanmıştır... Fakat mutlaka hak galip gelecektir...
İstemeseler bile...
Yorum Yazın