Prof. Dr. Fatma Bozkurt

Prof. Dr. Fatma Bozkurt

Mail: yazar@muzakerat.com

Trump!

Tahmin Edilemeyen Bir Lider olarak Trump: Söylemler, Eylemler ve Stratejilerle Değişen Bir Dünya

Donald Trump, siyasi sahnede bir bilmece olma niteliğini koruyor. Bir yandan “barış” vaadiyle askerleri eve döndüreceğini söylerken, diğer yandan da yayılmacı stratejiler ve beklenmedik hamlelerle dikkat çekmeye devam ediyor. Bu açıklamalar insanlarda kafa karışıklığı yaratsa da Trump’ın zıt gibi görünen bu yaklaşımları, basit bir çelişkiden öteye geçiyor. Farklı dinamikleri ustalıkla manipüle ederekstratejik planlarını uygulayan bir lider portresi çizmekle beraber iş insanı pragmatizmi ile tahmin edilemeyen bir yönetim tarzını birleştiren Trump, 20 Ocak 2025 tarihinden itibaren bir kez daha ABD Başkanı olarak görev yapmaya hazırlanıyor. Bugünkü yazımızda, konuşmaları, eylemleri ve jeopolitik hesaplamaları ile Başkan Trump’ı detaylı analiz edeceğiz.


 

Barış Söylemleri ve Yayılmacı Hırslar

Trump, kampanyalarında ve konuşmalarında sık sık 'bitmek bilmeyen savaşları' sona erdirme ve Amerikan askerlerini eve geri getirme sözü vermiştir. Bu mesaj, savaştan yorulmuş halkla doğrudan bağlantı kurarken 'Önce Amerika' felsefesiyle de uyum içindedir. Ancak, bu söylemlerle ters düşen ve farklı bir yörünge çizen eylemler de göze çarpmaktadır.


 

1.Ortadoğu Politikaları ve Stratejisi

İsrail: Trump’ın başkanlık döneminde (2017-2021), Aralık 2017’de Kudüs’ü Israil’in başkenti olarak tanıma kararlılığı, çok tartışılan ve ABD’nin önceki politikasından radikal bir kopuş olarak kabul edilen bir adım oldu. Bu hamle, Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Mayıs 2018’de Kudüs’e taşınmasıyla desteklenmiştir. Trump, bu kararlılığını çoğu zaman "tarihi bir başarı" olarak lanse etmiş ve kendisini Israil’in güçlü bir müttefiki olarak konumlandırmıştır. Bu politikalardan bazıları, uzun zamandır verilen sözlerin yerine getirilmesi ve ABD-İsrail ilişkilerinin ilerletilmesi olarak ifade edilmiştir. Dikkat edersek bu seçim kampanyalarında da Trump kendisini Israil’in çıkarlarını koruyacak ve savunacak bir lider olarak tanımlamıştır. Bu ise 2025 yılı ile birlikte ABD-İsrail ilişkilerinin İsrail’in yayılmacı politikasında var olabileceğini göstermektedir.

İran: Trump’ın Ortadoğu stratejisinin önemli bir ayağı, İran’a karşı izlenen sert politikalardır. 2018’de ABD’yi İran nükleer anlaşmasından (İJCPOA) çekerek İran’a karşı ağır ekonomik yaptırımlar uygulamıştır. Bu politikalar, İran’ın etkisini kısıtlama ve bölgede ABD müttefiklerinin güvenliğini artırma amacı taşımaktadır. Ancak bu sert politikaların İran içinde ciddi ekonomik ve toplumsal sıkıntılara yol açtığı da bilinmektedir.

İran’daki iç karışıklıklar, Trump’ın politikalarıyla daha da derinleşti. Ekonomik yaptırımlar, İran halkını ekonomik olarak zayıflatırken, protestoların ve toplumsal huzursuzlukların artmasına neden oldu. Özellikle 2019’daki "Benzin Protestoları" ve sonrasındaki huzursuzluklar, İran rejimi üzerindeki baskıyı artırdı.

Bu yeni dönemde Trump’ın iç karışıklıklardan faydalanarak İran’daki yönetimi zor durumda bırakmayı hedeflemesi olasıdır. Bunun yanı sıra, İran’ın nükleer programını daha agresif bir şekilde denetlemek isteyebilir ve siber saldırılarla İran’ın altyapısını hedef alabilir. Öte yandan, Körfez ülkeleriyle daha sıkı ittifaklar kurarak İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamayı sürdürmesi de olası adımlar arasındadır. Bu, hem ekonomik yaptırımların devamı hem de bölgesel izolasyon politikalarının güçlendirilmesi anlamına gelecektir.

Irak: Trump’ın Irak’a yönelik politikaları, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlama ve terörle mücadele stratejilerinde Irak’ın jeopolitik önemini kullanma odaklı olmuştur. Ancak bu politikalar, bir yandan ABD askerlerinin çekilmesine yönelik söylemleri, diğer yandan stratejik çıkarlar doğrultusunda devam eden askeri ve ekonomik varlığı arasında bir denge arayışıyla dikkat çekiyor.

Trump, seçim kampanyası boyunca Irak’taki Amerikan askerlerinin geri çekilmesini bir öncelik olarak lanse etmişti. Ancak bu çekilme söylemleri, sahadaki gerçekliklerle çelişki gösteriyor. ABD’nin Irak’taki askeri varlığı, “IŞİD’in yeniden canlanma riski” şeklinde öne sürülerek, sınırlı da olsa, özellikle Bağdat ve Erbil gibi bölgelerde terörle mücadele operasyonları adı altında devam edecektir.

Irak, petrol kaynakları nedeniyle ABD’nin ekonomik çıkarları açısından kritik bir ülke. Trump yönetimi, Irak’ın enerji ihracatından elde ettiği gelirleri düzenlemek için baskılar kurarak İran’a yakın grupların bu kaynaklardan faydalanmasını daha önce de engellemeye çalışmıştı. Bu dönemde yine aynı amaç doğrultusunda Trump’ın enerji piyasalarını ABD lehine şekillendirmek için Irak’la daha güçlü ekonomik işbirlikleri kurmaya çalışması muhtemeldir. İran’ın Irak’taki nüfuzunu azaltmaya yönelik politikaların yeni bir Trump döneminde devam etmesini de bekleyebiliriz. Unutmayalım ki Trump, İran’ın Irak üzerindeki etkisini kırmak için belirgin hamleleri daha önce de uyguladı. İran destekli milis grupların etkisini sınırlamak amacıyla ekonomik yaptırımlar ile birlikte diplomatik baskılar kurdu. 2020 yılında İranlı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, bu stratejinin bir parçası olarak değerlendirilmeli. O dönem, Süleymani’nin Bağdat’ta bir ABD hava saldırısıyla öldürülmesi, İran’ın Irak’taki etkinliğine ciddi bir darbe vurmuştu.

Suriye: Trump’ın Suriye politikası, Amerikan askerlerini bölgeden çekme söylemini ve ABD'nin ekonomik çıkarlarını koruma stratejisini aynı anda yürütmeye çalışmasıyla şekillendi.

Trump, başkanlığı sırasında Suriye’deki Amerikan askerlerini çekme planlarını defalarca dile getirdi. Bu söylem, “askerleri eve döndürme” vaadiyle uyumlu olsa da sahadaki gerçekliklerle tam olarak örtüşmüyor. 2025’te göreve başlaması ile yeni Suriye döneminde bölgedeki askeri varlığı daha da azaltmayı amaçlasa da petrol sahaları gibi stratejik noktalardaki kontrolü sürdürmeyi devam etmesi muhtemeldir. Bir ticaret adamı olan Trump, ABD’nin doğrudan müdahalelerden kaçınarak bölgedeki etkisini daha çok ekonomik araçlarla sağlamayı hedefleyen bir strateji yönünden izleyecektir. Bu yaklaşım, askeri varlığın azaltılmasıyla birlikte ekonomik çıkarların korunmasını amaçladığını göstermektedir.

Bunun yanı sıra Trump kesin olarak Türkiye ile ilişkilerin güçlendirecek ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki etkisini destekleyerek bölgedeki İran ve Rusya’nın nüfuzunu sınırlayacaktır. Ancak burada dikkat etmemiz gereken husus, ABD’nin Suriye’deki göç yönetimi politikasında söz sahibi olmaması gerektiğidir. Bu madde sadece sınır komşularını ilgilendirir ve ana sınır komşu Türkiye olduğu için yine Türkiye öncülüğünde gerçekleşmelidir. Nüfus kayıt ve tapu binalarının yıkılmış olduğu ile ilgili analizim “Bölgede Gizem ve Gerçekler” çalışmamda ayrıntılı değinilmiştir.

Diğer Körfez Ülkeleri: Trump, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleriyle kuvvetli bağlar kurmuş, bu ilişkileri ekonomik ve stratejik çıkarlarla güçlendirmiştir. Bu bağlamda, Trump’ın Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde dikkat çeken unsurlar şunlardır:

  • Silah Satışları ve Ekonomik İşbirliği: Trump, Suudi Arabistan ve BAE ile yaptığı büyük çaplı silah satış anlaşmalarıyla bölgedeki askeri kapasiteyi artırmayı ve ABD ekonomisine doğrudan katkı sağlamayı hedeflemiştir. Özellikle Suudi Arabistan’a yapılan milyarlarca dolarlık silah satışları, bu ilişkiyi ekonomik bir kaldıraç haline getirmiştir.

  • Abraham Anlaşmaları: Trump, İsrail ile Bahreyn ve BAE arasındaki normalleşme sürecini kolaylaştırarak Abraham Anlaşmaları’nın mimarı olarak öne çıktı. Bu anlaşmalar, İsrail ile Arap dünyası arasındaki ilişkileri dönüştürmeyi ve İran’a karşı bölgesel bir ittifak kurmayı hedeflemiştir. Trump, bu başarıyı sık sık Orta Doğu’daki barış vizyonunun bir parçası olarak lanse etmiştir.

  • İran’a Karşı Stratejik Denge: Trump, Körfez ülkeleriyle işbirliklerini derinleştirerek İran’ın bölgedeki etkisini sınırlandırmayı hedefledi. Özellikle Suudi Arabistan ve BAE ile yapılan askeri ve ekonomik anlaşmalar, İran’a karşı bir güç dengesi oluşturma stratejisinin parçasıydı.

  • Enerji Güvenliği: Körfez ülkeleri, dünya enerji piyasasındaki kritik rollerinden dolayı Trump’ın politikasında önemli bir yer tutmaktadır. Trump, bu ülkelerle ilişkileri enerji piyasalarını istikrarlı tutma ve ABD’nin petrol çıkarlarını koruma amacıyla da güçlendirmiştir.

Yeni bir Trump döneminde, Körfez ülkeleriyle ilişkilerin daha da derinleşmesi beklenebilir. Özellikle, “genişletilmişAbraham Anlaşmaları çerçevesinde daha fazla Arap ülkesinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi için girişimlerde bulunabilir ve İsrail’in yayılmacı politikasının sessizce izlenmeye devam edilmesi de bu ihtimaller arasındadır.


 

2.Ekonomik Baskı ve Avrupa’nın Zayıflatılması

Trump’ın Avrupa’ya yaklaşımı, NATO ve ekonomik krizler üzerinden hesaplanmış bir kaldıraç stratejisine işaret ediyor. Bu strateji, ABD’nin Avrupa üzerindeki etkisini artırmayı ve jeopolitik avantajını pekiştirmeyi hedefliyor.

Avrupa’yı Kendi Sorunlarıyla Baş Başa Bırakmak: Trump, Ukrayna-Rusya savaşına doğrudan müdahaleden kaçınarak Avrupa’nın bu krizi kendi başına çözmesini teşvik etti. Bu yaklaşım, Avrupa ülkelerinin iç kaynaklarını savaşla mücadeleye yönlendirmesine yol açarak ekonomik dayanıklılığını zayıflattı. Avrupa’nın savunma harcamalarını artırmaya zorlanması, sosyal refah ve kalkınma bütçelerinde kesintilere gidilmesine neden oldu. Özellikle Almanya gibi ekonomik açıdan güçlü ülkeler, savunma harcamalarını artırırken iç ekonomik dengelerinde zorluklar yaşadı. Bu durum, Trump’ın ABD’nin NATO üzerindeki yükünü azaltma hedefiyle de uyumlu bir strateji olarak değerlendirilmeli.

Grönland ve Kuzey Kutbu Stratejisi: Trump, Grönland’ı satın alma teklifinde bulunarak Avrupa’daki stratejik düşünceyi sarstı ve dikkatleri üzerine çekti. Bu teklif, yalnızca alışılmadık bir diplomatik hamle olarak değil, aynı zamanda ABD’nin küresel stratejik çıkarlarını genişletme girişimi olarak da değerlendirildi. Grönland, Kuzey Kutbu’nda stratejik bir geçiş noktası olmasının yanı sıra zengin doğal kaynaklara sahip olması nedeniyle büyük jeopolitik öneme sahiptir. Trump, Danimarka’nın Grönland’a verdiği ekonomik desteği eleştirerek bu kaynakların kontrolünü sağlamayı ve ABD’nin enerji güvenliğini artırmayı hedefledi. Bu adım, aynı zamanda Avrupa’nın bu alandaki zayıflığını hedef alarak ABD’nin stratejik üstünlüğünü güçlendirme niyetini açıkça ortaya koymaktadır.

Ticaret ve Brexit Stratejisi: Trump, Avrupa Birliği ile yapılan ticaret anlaşmalarını yeniden müzakere ederek ABD’nin ekonomik çıkarlarını öncelikli hale getirdi. Özellikle tarım, teknoloji ve otomotiv gibi sektörlerde Avrupa’nın ticari dengesi üzerinde baskı kurdu. Bu, Avrupa ülkelerinin ABD’ye ticari olarak daha bağımlı hale gelmesine yol açtı. Örneğin, Almanya gibi otomotiv devi ülkeler, ABD’nin getirdiği tarife tehditlerinden ekonomik olarak ciddi şekilde etkilendi.

Trump’ın Brexit’i desteklemesi ise Avrupa’nın siyasi birliğini zayıflatmaya yönelik stratejik bir hamle olarak değerlendirildi. Brexit sonrası süreçte, ABD ve İngiltere arasında ikili ticaret anlaşmalarının güçlendirilmesi, Avrupa Birliği’nin ekonomik gücünü daha da zayıflatmayı hedefledi. İngiltere ile yapılan bu anlaşmalar, Avrupa’yı ekonomik ve siyasi açıdan bölerek ABD’nin küresel üstünlüğünü pekiştirme çabalarının bir parçası oldu.


 

Donald Trump, çelişkili gibi görünen söylem ve eylemleriyle bir bilmece olmayı sürdürürken, hesaplanmış kaosu bir strateji aracı olarak kullanarak hem iç politikada hem de küresel sahnede var olacaktır.


 


 


 


 

Yorum Yazın

casibom-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-hiltonbet-elexbet-tulipbet-ekattorney.com-beinwon-beinwon-beinwon-beinwon-beinwon-beinwon-beinwon-beinwon-tagbeefmaster.com-beinwon-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-