Sultan Abdülhamid’i Neden Severim?
Fakire sevgili okur ve dinleyicilerimden sık sık Neden Sultan Abdülhamid’i bu kadar benimsiyor ve önemsiyorsun? 1,200 sayfa kitap yazmaya değer tarafı neydi sizin için? Gözünüzde onun diğer padişahlardan farkı nedir? tarzında sorular gelir. Ben de onlara bazen tarihten, bazen de mantıktan yararlanarak ikna edici cevaplar vermeye çalışırım.
İşte “Neden Abdülhamid?” sorusu bana bundan 14 yıl önce de sorulmuş ama biraz farklı bir cevap vermiştim. Bu cevabımda şahsî hayatımın Sultan 2. Abdülhamid’in eserleriyle kesişmesi olgusunu yakalamaya çalışmıştım. İkna edici midir bilmem ama ilginç bir yaklaşım olduğu kesin. Bursa’da konuşuyor olmamın bunda payı olsa gerekti.
Şimdi size bundan 15 yıl kadar önce, 13 Nisan 2010 Salı günü Bursa’daki o söyleşi hakkındaki bir ön değerlendirmeyle birlikte yukarıdaki soruya verdiğim cevabı nakledeceğim.
Ön değerlendirme şöyle:
Gökçen Plaza’da düzenlenen söyleşi saat 17’de oldukça kalabalık izleyici topluluğu karşısında gerçekleştirildi.
Mustafa Armağan gösterilen ilgiye memnuniyetini ifade ettikten sonra tarihe ilginin her geçen gün artmasının nedenlerini “Türkiye’de kimliklerin yeniden sorgulanmaya başlaması, sorgulamalarda çok ciddi kırılma noktalarının gündeme gelmesi, tarihî kimliğimizin hatırlanması ve tarih açılımının yeniden ve doğrular ile gerçekler üzerine oturtulma çabaları” olarak işaret ettikten sonra şunları söyledi:
“Bakın, televizyon kanallarının hemen hepsinde tarihle ilgili programlar yapılıyor, yüksek tirajlı gazetelerin birçoğunda tarihçilerin köşe yazıları yer alıyor. Tarihle ilgili dizi filmler rating rekorları kırıyor. Bu da gösteriyor ki BİLİNMEYEN TARİHİ araştırıp doğruları ortaya koymak bundan böyle kitlelerin daha çok gündeminde olacak ve daha çok ilgi ile izlenecek.”
Ardından soru-cevap kısmına geçildi. Şeyh Said isyanı, Ermeni tehciri, medreseler neden kapatıldı?, Osmanlı’nın önemi, kardeş katli gibi klasik sorular arasında NEDEN ABDÜLHAMİD? sorusuna Mustafa Armağan’ın ilginç ve bir o kadar net açıklaması sanıyorum söyleşinin en can alıcı ve en çarpıcı olan bölümüydü.
“Soru: Mustafa Armağan denildiğinde arkadaşlar arasında hemen şöyle bir söylem oluşuyor. Neden Abdülhamid? Ben de size bu soruyu yöneltiyorum: NEDEN ABDÜLHAMİD?
Cevap: Bakın, ben bugüne kadar 27 (şimdilerde iki katını geçti) kitap yazdım. Bunların içinde sadece iki tanesi Sultan Abdülhamid’le ilgili (artık dört). Yani yüzdeye vurduğunuzda %10 bile değil. Ama bu iki kitap çok sevilip yüzbinlerce okura ulaşmayı başardığı için arkadaşların aklında böyle bir intiba kalmış. Aslında bundan hiç şikayetçi değilim, aksine gayet memnunum.
Sultan 2. Abdülhamid’e ilgimin kişisel bir nedeni de var. Ben ilkokulun ilk dört sınıfını (bizim zamanımızda ilkokullar vardı), Bursa’da Hoca İlyas İlkokulu’nda okudum (Zafer Plaza’nın arkasındaki eski bina, şimdi ortaokul). Tarihi kayıtlardan öğrendiğime göre Sultan 2. Bayezid zamanında yapılan bu Türkiye’nin halen faal olan en eski vakıf okulunu zamanla harap olunca Sultan Abdülhamid yeniden yaptırmış.
Ortaokulu yine Bursa’da Çelebi Mehmet Ortaokulu’nda okudum. Burası da Sultan Abdülhamid tarafından inşa edilmiş (maalesef yakınlarda depreme dayanıksız diye insafsızca yıktılar).
Gündüzleri bir işte çalıştığım için gittiğim Akşam Lisesi’nin ilk yılını Bursa Erkek Lisesi binasında okudum. İşe bakın ki bu bina da Sultan Abdülhamid tarafından yaptırılmış olup dönemin en nadide mimari örneklerinden biridir.
Akşam Lisesi’nin müteakip son yılını Tahtakale’deki Bursa Süleyman Çelebi Lisesi’nde tamamladım ve bu okulun da –asıl binası yıkılmakla beraber- eski hali Sultan Abdülhamid’in eseriydi.
Ardından 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni kazandım. Yine işe bakın ki, 1901 yılında İstanbul Üniversitesi’ni (Darülfünunu) açtıran da Sultan Abdülhamid’di.
Dahası var:
1974 yılından itibaren Bursa’da Teleferik semtinin hemen altında, o zamanki adıyla Piremir –şimdiki adıyla Abdal Musa- Mahallesi’nde ikamet ettik. Ne kadar gariptir ki, oturduğumuz mahallenin adı bir vakitler Sultan’ın ismini taşıyormuş, yani Hamidiye Mahallesiymiş. Kırım’dan gelen göçmenler yerleştirilmiş.
Son olarak evimizin yanı başımızdaki o muazzam binasıyla Işıklar Askeri Lisesi’ni yaptıran da Ulu Hakan’dan başkası değildi.
“Neden Abdülhamid?” sorusuna cevaben bu kadar gerekçe yeterli sanırım.”
Yorum Yazın