İstanbul
26 Nisan, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.32
  • EURO
    43.77
  • ALTIN
    4105.0
  • BIST
    9.358
  • BTC
    92349.288$

Şeytanın Dostlarıyla Savaşın

21 Nisan 2025, Pazartesi 21:46 102 kez okundu.

 

Şeytan hayali bir varlık değil. Dünyadaki imtihan ortamının bir gereği olarak yaratılmış olan şeytanın telkin, taktik ve faaliyetlerine karşı sürekli teyakkuzda olmak gerekir. Çünkü şeytan, Allah’a başkaldırarak, O’nun kullarını saptıracağına yemin etmiştir.

 

Bu sinsi varlığın en büyük amacı, insanları doğru yoldan saptırmaya çalışarak, kendi yoluna uydurmaktır. Kovulmuş şeytan, kendisiyle birlikte çok sayıda kişiyi cehenneme sokma amacıyla kıyamet gününe kadar çalışacaktır.

 

Ancak bu sinsi düşman ve organize ettiği askerleri, Allah’ın samimi mümin kullarını saptırmayı başaramazlar. Elbette ki müminler de hata yapabilirler ancak hatalarını fark edip hemen Allah’tan bağışlanma diler ve tevbe ederler.

 

Şeytanın en önemli taktiği insanlara sinsice yaklaşması ve sürekli kötülüğü fısıldamasıdır. Kur’an’dan açıkça anlaşıldığı gibi, onları boş ve amaçsız işlerle oyalarken, yaptıkları kötülükleri de kendilerine çekici ve süslü gösterir.

 

Şeytan ara sıra ortaya çıkan bir varlık da değildir. Onun mücadelesi insanın yaratılışıyla başlamıştır ve insanlar yaşadığı sürece de devam edecektir. Şeytanın varlığını unutan insan, içinde sürekli kötülüğü fısıldayan sesin, şeytana ait olduğunu anlamayabilir ve onun verdiği telkinlerin de kendi düşünceleri olduğu yanılgısına kapılabilir. Ancak salih müminler, Allah’ın verdiği akıl ve anlayış nedeniyle, bu sesin şeytana mı yoksa kendi vicdanlarına mı ait olduğunu kolaylıkla ayırt edebilirler.

 

Şeytanın telkinlerinden etkilenen insanlar hayatları boyunca sürekli gelecek endişesi içinde olurlar. Oysa onlara bu vesveseleri, varlığını unuttukları şeytan verir, gerçekte ise her şey Allah’ın kontrolündedir. Her şeyi olduğu gibi geleceği de Allah’ın yaratmakta olduğunu bilen mümin ise Allah’a dayanıp güvenir. Bu nedenle şeytan, mümine geleceğe dair korku veremez. Bu gerçeklerden gafil olan kimse ise yaşadığı endişe yüzünden uygun olmayan davranışlarda bulunabilir.

 

Şeytan, insana sağından, solundan, önünden, arkasından, yani en uygun gördüğü yanından yaklaşıp sokularak, aldatıcı ve boş vaatlerde bulunur. Verdiği telkinlerle, Allah’a karşı sorumlu olduğu konuları unutturmak için çabalar. Hayattaki her olayın Allah’ın kontrolünde olduğunu, Rabbimizin her şeyi sarıp kuşattığını, ölümü, Allah’ın huzurunda yapayalnız hesap verileceğini unutturmaya çalışır.

 

Ancak şeytana karşı her an teyakkuzda olan mümin, onun varlığını unutmaz ve Rabbine sığınır. Çünkü şeytanın kışkırtmalarından Allah’a sığınılmazsa, kişi onun telkinlerine açık hale gelebilir. Böylece şeytan kendisine uyanların dostu olur, insanı Allah’tan ve O’nun zikrinden tamamıyla uzaklaştırır.

 

Allah’la bağlantısını kopararak tamamen dünya hayatına yönelen kişi, ahirette şeytanla birlikte sonsuz pişmanlığı tadacak olan gruba dahil olur. Kaypak karakterli şeytan, kendisine uyanları nasıl aldattığını ahirette şöyle açıklayacak:

 

İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: “Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır.” (İbrahim Suresi, 22)

 

Ve hiç kuşkusuz, şeytana uyan kimse, hesap günü ne derece büyük bir yanılgı içinde yaşadığını kavrar; çünkü o gün insanın ‘görüş gücü keskin’dir. Dünyadaki hayatı boyunca şeytana karşı dikkatli olmayıp, yaptığı telkinlerin etkisiyle Allah’ın gösterdiği doğru yola uymadığı için büyük bir pişmanlık içine düşer. Ancak artık her şey bitmiş, dünyadaki imtihan ortamı sona ermiş ve şeytan da onu yapayalnız ve yardımsız ve yüzüstü bırakmıştır.

 

Allah bizleri bâtıl yollara sevk eden şeytana kulluk yapmaktan, onun yoluna uyarak hak yoldan uzaklaşmaktan, onun aldatıcı boş vaatlerine kanmaktan ve onun organize ordusunun neferi olup ona hizmet etmekten esirgesin. Allah, bizi şeytan ve dostlarından oluşan fitne/fesad fırkası ile mücadele veren kendi fırkasından kılsın. Çünkü Rabbimiz bize emrediyor:

 

Şeytanın dostlarıyla savaşın! (Nisa Suresi, 76)

 

Kur’an bizi ikaz ediyor; teyakkuzda olun, dikkat edin!

 

Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 19)

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum