Seçim Şaklabanlıkları
04 Haziran 2018, Pazartesi 11:33 839 kez okundu.Seçim beyannamelerinde birçok vaatte bulunulur. Önemli olan bu vaatlerin gerçekleşmesini sağlayacak iradedir.
Dolayısıyla bizim gibi yıllarını lafla geçirmiş ülkelerde, halk çok umursamaz bu beyannameleri ama bunu ortaya koyan kimmiş bakar.
Alışık zira, bol keseden atanlara neredeyse meydanlarda para basanlara, esip gürleyip, iktidara gelince, tüm vaatlerini unutanlara.
En çok da kendisini sol diye tarif edenlerin, meydanlarda şirinlikler yapıp, gerçekte halktan nasıl nefret ettiklerini de yaşayarak öğrendi.
Dili, dini, kültürü, inancı, yaşam tarzına karşı yapılanları bırakın müziği yahu kendi müziği bile yasaklandı bu ülkede. Ve bunlar kodlandı genlere. Unutulmaz ve unutulamaz.
İlk kez seçtikleri liderleri idam edildikten sonra, hiç utanmadan CHP’nin o dönemki kurmayları, “hak ettiler” diyebildi. Zaten sonra da halka karşı tepeden bakış, onları hor görme hiç bitmedi.
Sahiden bu CHP zevatı, halkı küçümsemeye hala devam ediyor. Sanıyor ki, meydanlardaki şaklabanlıklarını halk yutar. Millet, gülüp geçiyor. Elbette yutan bir kesim var. Ancak onların bir kısmı tıbbın alanına giriyor. Bir kısmı da yarattıkları dinin beyni saf dışı bırakan müridleri olduğundan, yapacak bir şey yok. Ha şimdiki FETÖcüler, ha bu putçular. Zerre fark yok aralarında.
Seçim beyannamelerinden, ülkedeki gelişim çizgisini okuyabilirsiniz. Nereden nereye gelinmiş; özellikle ekonomik vaat ve rakamları, standartlardaki değişimi görebilirsiniz.
Bir ara 2002-2015 arasındaki AK Parti ve CHP seçim beyannameleri hakkında iki adet yazı yazmıştım. CHP’nin tüm beyannamelerinde, “demokrasi, hak-hukuk, özgürlük” gibi kavramlar hep vardı. Yani çok daha önceleri de darbecileri alkışlarken de.
Yıl olmuş 2018 hala darbecileri destekliyorlar ve yine aynı kavramları da kullanıyorlar. Bu zihniyetin enteresan bir özelliği bu. Kavramlara yükledikleri kendine özgü anlamları var. Evrensel anlamda kullanmazlar hiçbir zaman. Onlar, demokrasi diyorsa, siz bundan evrensel literatürdeki demokrasiyi anlarsanız, hata etmiş olursunuz. Yaşayarak öğrendik bunları. Kavramları nasıl öldürdüklerini göre göre geçti yılları bu ülkenin.
Bu yüzden şimdi meydanlarda, besmele çekince, halkı tavlayacağını sanarak, daha da itici olduklarının farkında değiller. Üstelik komik hallere de düşüyorlar. Muharrem İnce, abdestsiz sokağa çıkmadığını ve dini bilgisinin fevkalâde olduğunu söylerken, Elif tablosunu ters tutmalar, daha önceki dönemlerde iftar sofrasında ezan okunmadan su içmeler gibi komiklikler.
Evet, din, bizim toplumda etkili ve kullanılmaya müsait bir alan. Ancak, köprünün altından çok sular aktı. İçinde çeşitlilikleri barındıran bir parti AK Parti. Liderinin dindarlığı ve yaşam tarzı sonradan edinilmiş bir şey değil. Dolayısıyla Erdoğan bu kitleden dindar biri olduğu için oy almıyor. Önemli bir unsur ama burada sahicilik söz konusu.
Sosyal medyanın böyle günlerde tadına doyulmuyor. CHP’liler abdesti savunurken, AK Partililerin, “Laiklik elden gidiyeeah!” yazıp, dalga geçmeleri “CHP, ülkeye şeriatı getirecek!” ya da “İrtica hortladı!” gibi ironik paylaşımlarla, bunları aslında yaptıklarıyla yüzleştirmeleri, sahiden komedi filmlerini aratmıyor.
Gerçekten bu insanlar nasıl bir tornadan geçtiyse, mukayese ve düşünme gibi dertleri yok. Maalesef en eğitimlileri bile ülkesini tanımıyor. Önyargılarının esiri olmuşlar. AKM’nin yerine Türkiye’nin en büyük opera salonlarından biri yapılırken, ekrandaki akademisyen, “Bunlar, opera ve tiyatroları kapattılar” diyor. Çünkü ona göre, bu ‘gerici zihniyetle’ tersi olamaz.
Aslında Erdoğan nefretinin ortak nedeni, küçümsedikleri ve hor gördükleri bir irade tarafından yönetiliyor olmak.
Gerisi laf ve gerçek nedeni gizlemekten başka bir şey değil.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum